YAZAN: DİLAN GÜNAÇTI

Günümüzde yükselen cilt bakım trendlerine baktığımızda, doku hasarı en az olan ve cildin kendini yenileme mekanizmalarını harekete geçiren uygulamaların öne çıktığını görüyoruz. Dolgu ile hacim kazandıran işlemler cazibesini yitirirken, cilt dokusunu içeriden güçlendirip gençleştiren farklı yöntemler merak uyandırıyor. Somon spermi ile yapılan cilt gençleştirme uygulamaları, yeni estetik trendlerinin başında geliyor. Bu tedavinin nasıl yapıldığına, hangi faydaları sunduğuna ve botoks gibi uygulamaların yerini alıp alamayacağına birlikte göz atalım.


Somon spermi nedir?

Yaygın adıyla somon spermi olarak bilinen estetik işlem, PDRN adı verilen ve somon DNA’sından üretilen bir molekülün cilde enjeksiyonu ile gerçekleşiyor. Bu işlemde somon sperminden elde edilerek filtrelenmiş, saflaştırılmış ve sterilize edilmiş doğal DNA fraksiyonları yani polinükleotidler kullanılıyor. 

Doğal DNA fraksiyonları insan DNA’sını yansıttığı için polinükletoidlerin deri altına enjekte edilmesi vücutta fibroblast üretimini uyararak kolajen ve elastini artırmaya yardımcı oluyor. Bu da cilt bariyerini onarırken, iltihabı azaltıyor ve cilt elastikiyetini artırıyor. 

Amerika’da Jennifer Aniston ve Kim Kardashian gibi ünlülerin cilt sırrı olarak gündeme gelmesiyle büyük ilgi görmeye başlayan somon spermi uygulamaları, aslında uzun süredir Asya’da, özellikle de Güney Kore’de kullanılıyor. Bu yöntemin keşfi ise balıkçıların yaralarını daha hızlı iyileştirmek için somon spermi sürdüğüne dair yaygın anlatılara dayanıyor. Halk arasında dolaşan bu bilgi klinik araştırmalara kapı açarken, PDRN önce tıbbi tedavilerde, daha sonra da günlük cilt bakım ürünlerinin içeriklerinde kullanılmaya başlıyor. 

Somon spermi cilt bakımında nasıl kullanılır?

PDRN’nin cilde farklı şekillerde uygulama yöntemi mevcut. Deri altına yapılan enjeksiyonlar, mikro iğneleme yöntemi ve PDRN içeren kozmetik ürünleri başvurabileceğiniz yöntemler arasında yer alıyor. Bu uygulamaların etki seviyeleri ve yöntemleri değişiklik gösterirken, kendinize en uygun tedaviyi bulmak da sizin tercihlerinize kalıyor. 

Somon spermi enjeksiyonu, PDRN’nin cilde en etkili şekilde ulaştırıldığı yöntem olarak biliniyor. Bu yöntemde içerik, ince iğneler ile doğrudan cilde enjekte ediliyor. Bu işlem yaklaşık yarım saat sürerken, ilerleyen günlerde görülebilecek kızarıklık ve şişlikler normal sayılıyor.

Sonuçları ise işlem sonrası hemen görmek mümkün değil. Tam etkilerini almak iki veya dört haftaya kadar değişiklik gösterebiliyor. Yaklaşık altı ay kadar kalıcı olan bu uygulamadan düzenli ve kalıcı sonuçlar almak içinse yılda iki kez tekrarlanması öneriliyor. Somon spermi enjeksiyonları genel olarak güvenli kabul edilse de alerjik bir durumunuz olup olmadığını kontrol etmek ve işlemi mutlaka uzman bir merkezde yaptırmak oldukça önemli.

Farklı bir yöntem olan mikro iğneleme ise, cildin üst tabakasında küçük iğneler yardımıyla mikro kanallar açılması ve PDRN serumunun yüze uygulanması ile yapılıyor. Bu kanallar sayesinde serum cildin daha derinlerine ulaşıyor ancak yine de etki sıralamasında enjeksiyondan sonra geliyor.

Eğer herhangi bir kozmetik işlem yaptırmak istemiyor fakat bu içeriğin faydalarını merak ediyorsanız, PDRN’ye sahip cilt bakım ürünleri bulmak da mümkün. Özellikle Kore markalarında, yaygın olarak serum ve maskelerde yüzde 0,5–1,5 oranında PDRN içeren ürünler bulabilirsiniz. Fakat bu ürünler, profesyonel uygulamalar gibi deri altına nüfuz edemedikleri için etkileri diğer uygulamalar kadar belirgin olmuyor. 

Somon sperminin potansiyel faydaları nelerdir?

Somon spermi uygulamaları göz çevresi, tüm yüz, boyun ve dekolte bölgesinde cilt görünümünü iyileştirmek amacıyla kullanılabilir. PDRN, ciltteki kolajen üretimini destekleyerek ince çizgilerin ve kırışıklıkların azalmasına yardımcı olur. Artan kolajen üretimi cilt dokusunun bütünlüğünü, elastikiyetini ve parlaklığını güçlendirir.

Bu işlemin bilinen faydaları arasında cilt kalitesini artırmak, ton eşitlemek ve nem seviyesini yükseltmek de yer alır. Bu özellikleri sayesinde dolgu veya botoks yaptırmayı tercih etmeyenler için cildi daha sağlıklı ve canlı göstermeye yardımcı olabilecek alternatif bir yöntemdir.

2024 yılında yapılan çalışmalar, cilt elastikiyeti ve nem oranında iyileşmeler sağlanabildiğini ortaya koysa da sonuçların kişiden kişiye değişiklik gösterebileceğini vurgulamaktadır. Bununla birlikte, polinükleotidlerin fibroblastları uyararak kolajen üretimindeki rolünü desteklediğine dair klinik veriler bulunur. Kabul edilen etkilerin netliği için geniş kapsamlı araştırmalar devam etmektedir. 

Somon spermi botoksun yerini alabilir mi?

Somon spermi, botoks kadar yaygınlaşsa da iki işlemin birbirlerinin yerini almaları, estetik amaçları farklı olduğu için mümkün değildir. Botoks, yüzdeki kaslara etki ederek kırışıklık görünümünü yok eden bir nörotoksindir. Somon spermi enjeksiyonları ise cildin nemini artırmaya, kolajen üretimini desteklemeye ve cilt dokusunu onararak genel cilt kalitesini iyileştirmeye yardımcı olur. Bu durum ince kırışıklıklara etki gösterse de sonuç botoks ile aynı olmaz. Fakat düzenli yapıldığında cildi gençleştirme etkisi görüldüğü, botoksa kıyasla organik bir içerik olduğu ve suratta ifade kaybına sebebiyet vermediği için pek çok kişi tarafından bir alternatif olarak kabul edilir.

Günümüzde kozmetik işlem yaptırmış birçok kişinin var olan dolgularını erittirdiğini veya halihazırda yaptırdıkları işlemleri yeniletmemeyi seçtiğini görmekteyiz. Doğal görünüm artık daha sık tercih edilirken, sağlıklı bir şekilde yaş alabilmek bu sayede yeni bir statü göstergesi haline geliyor. Güzelliğe dair yenilenen bu anlayış; ciltte yapısal değişikliklere sebep olmadan, cildin mevcut kalitesini artıran işlemlerin ön plana çıkmasına sebep oluyor. 

Minimal invaziv, cilt yenilenmesini içeriden destekleyen ve sonuçları daha doğal olan işlemler güzellik sektörünün geleceğini oluşturuyor. Somon spermi yani PDRN gibi vücudun doğal yenilenme süreçlerini harekete geçiren uygulamalar, yeni bir güzellik anlayışının kapıda olduğunun işaretlerinden yalnızca biri. 



Dilan Günaçtı

1998 yılında İzmir’de doğan Dilan, lisede Türk Alman Kültür ve Eğitim Vakfı’nda eğitim gördü, lisansını ise Koç Üniversitesi'nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi üzerine yaptı. Pandemi ile birlikte kişisel gelişim ve meditasyona yönelirken, David Cornwell’den Mindfulness eğitimi alarak bilinçli farkındalık pratiği ve nefes teknikleri üzerine araştırmalarına devam etti. Editör olarak çeşitli...



BLOOM SHOP