YAZAN: DİLAN GÜNAÇTI

Kolajen, vücudun en yaygın proteinlerinden biridir ve vücudun çeşitli yapılarında bulunur. Vücut, kolajen üretmek için gerekli olan amino asitleri sağlamak ve bu proteinleri oluşturmak için çeşitli besinlerden faydalanabilir. Yaş almayla birlikte vücudun kolajen üretiminde düşüş yaşanması vücutta yeteri kadar kolajen olmasıyla orantılı olan dolgun, esnek ve canlı bir cilt gibi olumlu etkileri de azaltır. Bu nedenle vücudunuzda kolajenin az olmasının neden olduğu etkileri yaşamamak için bakım rutininize şimdiden kolajen depolamayı dahil edebilirsiniz. Kolajen depolama nedir ve kolajen nasıl depolanabilir sorularını sizin için yanıtladık. 


Kolajen depolama nedir?

Bağ dokularının başlıca yapısal ögesi ve bir protein tipi olan kolajen vücutta doğal olarak bulunan bir bileşendir. Cilt ve kıkırdak gibi yapıları oluşturur. Cilt hücrelerini sıkı, esnek tutmak ve yenilemek için çalışarak cildin elastikiyetini sağlar. Nem oranını artırarak yaşlanma belirtilerini geciktirir. Tüm bu etkilerin yanı sıra ciltteki kırışıklık ve ince çizgi görünümünü azaltabilir. Kolajenin eksikliği durumunda ise tüm bu olumlu etkiler tam tersi sonuçlara dönüşür: Cilt esnekliğini kaybeder, canlılığını yitirir ve yaraların iyileşmesi daha uzun sürer. 

Vücudumuzda doğal olarak bulunan bu bileşen yaşlanmamızla orantılı olarak azalmaya başlar. 25 yaştan itibaren her yıl vücudumuzdaki kolajenin %1’ini kaybederiz. Yaşlandıkça kolajen üretiminin azalması cildin donuk, kırışığa meyilli ve daha gevşek olmasına neden olur. Bu oran devam eden süreçte yılda yaklaşık %2’ye kadar yükselirken, menopozun ilk beş yılında kadınlar toplam kolajenlerinin %30’unu kaybedebilir. İlerleyen yaşlarda kolajen eksikliğinin neden olduğu olumsuz durumların önüne geçebilmek için kolajen depolamayı bakım rutinine dahil etmek yardımcı olabilir. 

Kolajen depolama, kolajen üretimini 20’li yaşlarda ve 30’lu yaşların başlarında artırmaya dayanan bir yöntemdir. Tıpkı bir bankacılık sistemi gibi düşünüldüğünde, vücudumuzun daha kolay kolajen üretebildiği yaşlarda kolajen oranımızı artırabilirsek yaşlanma belirtileri göstermeye başladığımızda bu depo işimize yarar. Kolajen depolama, kolajen seviyelerini ihtiyaç duyduğumuzda yükseltmeye çalışmak yerine, şimdiden mümkün olduğunca artırmak üzerine ilerleyen bir süreçtir.

Cildinizdeki kolajen üretimini artırmanın yolları

Bu anlayışa göre temel hedef, cilt hücrelerinin en aktif ve etkili çalıştığı yaşlarda mümkün olan en güçlü cilt temelini oluşturmaktır. Kolajen depolama süreci ne kadar erken başlarsa, ileride oluşabilecek hasar o kadar az olur çünkü uzmanlara göre bir durumu önlemek onu tedavi etmekten daha etkili sonuçlar elde etmemize yardımcı olabilir. Bu nedenle yaşlanmanın etkileri ortaya çıkmadan önce bir “kolajen bankası” oluşturarak kaynaklarınızı korumak ve artırmak kalıcı etkiler elde etmenize yardımcı olacaktır. Böylece kolajen kaynakları azalmaya başladığında bile cildinizin daha uzun süre sıkı, dolgun ve genç görünmesini sağlayabilirsiniz. 

1. Micro-needling

Kolajen indüksiyon tedavisi olarak da bilinen bu kozmetik prosedürde cildi delmek için küçük iğneler kullanılır. Küçük yaralar vücudun daha fazla kolajen ve elastin üretmesini sağlayarak cildi iyileştirir. Bu işlem cildin daha taze ve genç görünmesini sağlar.

2. Kolajen takviyeleri

Kolajen takviyeleri; toz, jel ve kapsül formunda olabilir. Kolajen bazlı serumlar ve konsantre formüller kullanmak da cildin elastikiyetini ve sıkılığını artırmanın etkili bir yoludur. 

3. C vitamini

C vitamini, cildi serbest radikal hasarına karşı korumaya yardımcı olan güçlü bir antioksidandır ve kolajen oluşumu için gereklidir. Diyetinize bol miktarda koyu yeşil yapraklı sebzeler, narenciye ve biber gibi C vitamini açısından zengin besinleri ekleyebilirsiniz. C vitamini içerikli cilt serumlarını ise dışarıdan bir takviye olarak kullanabilirsiniz.

4. Güneşten korunun

Cilde zarar veren ve kolajen rezervlerini tüketen UVA ve UVB ışınlarından cildinizi korumak için her gün güneş koruyucu kullanın. UV ışınları bulutlu günlerde bile kolajen yıkımına sebebiyet verebilir. Bu nedenle, düzenli olarak SPF özellikli ürünler kullanmak hem yaşlanma karşıtı hem de kolajen biriktirici önlemlerden biridir.

5. Retinoid kullanın

Retinoidler, cildinizdeki fibroblastları, yani kolajen üreten hücreleri uyararak kolajen üretimini artıran A vitamini türevleridir. Retinoid içeren kremler cilt bakımında hücre yenileyici etkileri sayesinde düzenli kullanımda daha sıkı ve genç bir cilt vaat eder. 

6. LED ışık terapisi

LED ışık terapileri, pek çok farklı cilt sorununu tedavi etmek için seçebileceğiniz farklı renk ayarlarına sahiptir. Yaşlanma gibi cilt sorunlarında uygulanan kırmızı ışık, sadece mevcut kolajeni korumakla kalmaz, yeni kolajen oluşumunu da teşvik eder.

Kolajen üretimi yaşla birlikte azaldığından, yukarıda sıralanan önlemler kolajeni uyarmaya ve düzenli uygulandığı takdirde genel cilt sağlığının uzun vadede iyileştirilmesine ve yaşlanma belirtilerinin geciktirilmesine yardımcı olacaktır. Aşırı güneşe maruz kalma, sigara içme ve kötü beslenme gibi bazı yaşam tarzı faktörlerinin kolajen seviyelerindeki düşüşü hızlandırabileceğini unutmamak önemlidir.


Bu içerik bilgilendirme amaçlıdır. Profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almaz veya olması amaçlanmamıştır. Bir sağlık sorununuz varsa veya böyle bir sorununuz olduğundan şüpheleniyorsanız, mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir. 



Dilan Günaçtı

1998 yılında İzmir’de doğan Dilan, lisede Türk Alman Kültür ve Eğitim Vakfı’nda eğitim gördü, lisansını ise Koç Üniversitesi'nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi üzerine yaptı. Pandemi ile birlikte kişisel gelişim ve meditasyona yönelirken, David Cornwell’den Mindfulness eğitimi alarak bilinçli farkındalık pratiği ve nefes teknikleri üzerine araştırmalarına devam etti. Editör olarak çeşitli...



BLOOM SHOP