Erkek egemen olan bu dünyada, kadınlar için yaşamak, üretmek ve başarılı olmak çok zor. Biz kadınlar, çalışma hayatında, aile hayatında ve zaman zaman sosyal hayatta bile cinsiyet ayrımcılığının oluşturduğu engellerle karşı karşıya kalabiliyoruz.
Tüm bu eşitsizliğe rağmen, tarih boyunca gücünü ispatlamaktan geri durmayan kadınların başarı hikayelerini onlara teşekkür etmek ve biz kadınlara ışık olmasını sağlamak için vurgulamak istedim. İşte tarihe adını yazdıran bilim, moda ve edebiyat dünyasından güçlü ve başarılı kadınlara birer örnek!
Marie Curie
Dünyanın tanıdığı ismiyle Madam Curie 1867 yılında Polonya’da dünyaya geldi. Kadın olması gerekçesiyle üniversiteye kabul edilmedi, ancak yılmayıp hem üniversite okumayı hem de Avrupa’da doktora alabilmeyi başaran ilk kadın fizikçi unvanını aldı.
Ünlü fizikçi ve kimyager Curie, aynı anda iki dalda Nobel Ödülü alan ilk bilim insanı olarak da dünya tarihine adını yazdırdı. Polonyum ve Radyum elementlerini bulduktan sonra, I. Dünya Savaşı döneminde taşınabilir röntgen cihazını icat etti. Curie, yaşadığı dönemin koşullarına, erken yaşta eşini kaybetmesi sonucu girdiği depresyona ve sahip olduğu iki kız çocuğuna rağmen hiçbir şeyin çalışmalarını engellemesine izin vermedi.
Araştırmaları esnasında yüksek dozda radyasyona maruz kalmasından dolayı 1934 yılında kan kanserinden hayatını kaybetti. Böylece “Bilim için Ölen Kadın” olarak tarihe geçti. Madam Curie’nin çalışma defteri, bugün hala yüksek dozda radyoaktif içeriyor olmasından dolayı özel bir odada muhafaza edilip, özel kıyafet giyen araştırmacılar tarafından incelenebiliyor.
Coco Chanel
1883 yılında Fransa’da dünyaya gelen Gabrielle Bonheur Chanel, sahne aldığı bir gece kubünde söylediği “Qui qu’a vu Coco dans I’Trocadero?” isimli şarkıdan esinlenerek Coco takma adını aldı.
Coco Chanel, dönemin kadın moda anlayışını değiştirip, daha erkeksi ve özgüvenli tasarımlar hazırladı. No:5 parfümü, incileri, şapka tasarımları ve aşklarıyla hafızalara kazındı. Kadınların çok kabarık, abartılı ve rahat olmayan tafta ve korseli elbiselerini, pantolonlar, gemici kumaşından yapılan kıyafetler, küçük ve klas şapkalar ve tüvit takımlar ile değiştirdi.
En büyük aşkı Bob Chapel’in ölümünden sonra diktiği, yaşadığı yas ve üzüntüyü simgeleyen “Küçük Siyah Elbise” de moda dünyasına damgasını vurup, ikonik parçalar arasına yerleşti.
Coco Chanel, yalnız başına çıktığı bu yolculuktan bir imparatorluk kurarak ayrıldı.
Özellikle kadınların daha pasif olduğu, Fransa’nın ve bütün dünyanın savaşta olduğu sıkıntılı bir dönemde kendini cesareti ve çalışma azmiyle var etti. Hiçbir başarı ve yükselişin tesadüf olmadığını kanıtladı.
Agatha Christie
1890 yılında İngiltere’de doğan İngiliz asıllı Agatha Christie, tarihin en önemli ve en büyük polisiye roman yazarıdır. Okula gönderilmeyip evde annesi tarafından eğitim verilen, küçük yaşta denemeler yazmaya başlayan, kariyerine farklı bir isimle duygusal romanlar yazarak başlayan Agatha Christie, daha sonraları okuduğu dedektiflik romanlarını beğenmeyip daha iyisini yazabileceğini düşünerek polisiye romanlar yazmaya başladı.
Klasikler arasına da girmiş olan toplam 79 adet kitabı bulunmaktadır. Yarattığı Belçikalı Dedektif Hercule Poirot ve yaşlı Bayan Marple karakterleri sayesinde kitaplarında farklı bir dünya oluşturmayı ve romanlarını birbirine bağlamayı başardı. Çok sayıda filmi çekilen, tiyatrolarda oynanan ve sayısız roman ve filme ilham kaynağı olan kitapları ile Agatha Christie “Polisiye Roman Kraliçesi” olarak kendini dünyaya kabul ettirdi.
Doktor olan ilk kocası sayesinde, tıp dünyası ile ilgili, arkeolog olan ikinci kocası sayesinde de arkeoloji, arkeolojik gezi ve kazılar ile ilgili fazlasıyla bilgiye sahip oldu. Bu bilgileri sıkça romanlarında kullandı. Romanlarının tüm dünya tarafından ilgi görüp sevilmesinin nedeni belki de, gerçekliği olan kanıtları, olayların tahmin edilemeyen gizemleri, kişilerin karanlık ve gizli yanları ve tabii ki Agatha Christie’nin üstün ve kıvrak zekası oldu.
Yukarıda anlatılan kadınlar ve daha fazlası, yılmayıp devam ederek, zorluklara göğüs gererek, eşlerinin veya ailelerinin başarıları yanında sönük kalmak yerine, kendi kariyerleri ve çalışmaları ile öne çıkarak tarihe isimlerini yazdırdılar.
Margaret Thatcher’ın dediği gibi; “Bir şeyi söyletmek istiyorsanız erkekten isteyin. Bir şeyi yaptırmak istiyorsanız kadından isteyin.” Tabii ki erkeklerin gücü, çalışması ve başarılarını göz ardı etmiyoruz. Ancak, bir kadının dilediği zaman neler başarabileceğini dünyaya göstermek istiyoruz. Güç ve azim her zaman içinizde mevcuttur, sadece doğru zaman ve olayı bekliyordur. Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun!