Netflix’in yeni yayınlanan filmi Malcolm & Marie, tek mekan, iki oyuncu, bir gece ve çarpıcı konusu ile son zamanlarda yapılan aşk filmlerinden hemen sıyrılıyor. Başrollerini Zendaya ve John David Washington’ın paylaştığı filmin senaristliğini ve yönetmenliğini ayrımcılık, bağımlılık, şiddet gibi günümüz toplumunun en can yakıcı problemlerini işlemesiyle tanınan Sam Levinson üstleniyor. Levinson bu gerçekçi tarzını ilk bakışta bir aşk filmi gibi görünen Malcolm & Marie’nin de dinamiğine taşıyarak tüm Dünya’da karantinalarla beraber giderek artan ilişki içi şiddete vurgu yapıyor. Klasik bir çift kavgası izliyormuşuz izlenimini veren Malcolm & Marie aslında duygusal şiddetin ve toksik bağlanmanın en gerçekçi örneğini oluşturuyor.
Malcolm & Marie’nin konusu ne?
Bir film yapımcısı olan Malcolm ile kız arkadaşı Marie’nin, Malcolm’ın yazıp yönettiği ilk filmin galasından evlerine, ilk başta çok da anlaşılmayan bir sebepten ötürü, kırgın dönmelerini konu alıyor.
Malcolm filmin ilk sahnesinden itibaren kendine güveni narsisizm kayabilen, gürültülü, sabit görüşlü, tutkulu olduğu kadar dominant bir erkeğin imajını veriyor. Marie ise uyuşturucu bağımlılığı geçmişine sahip, özgüvensizlik, kıskançlık gibi duygusal problemler yaşayan sıkılmış, sessiz, mutsuz bir genç aktristi portre ediyor. Filmin kendisi pandeminin var olduğu bir dünyada geçmese de tüm senaryonun tek bir evin içinde sadece 2 kişi ile ilerlemesi, karantina döneminde maruz kaldığımız yaşam koşullarına bir gönderme yapıyor. Neden birbirlerine kırgın olduklarını filmin en sonuna dek anlayamadığımız çiftin gece boyunca süren kavgaları ise kimi zaman oldukça sert, zalim ve kırıcı geçerken kimi zaman ise af dileyici ve sevgi dolu yaşanıyor. Tartışmaları süresinse karakterler ve geçmişleri hakkında bildiklerimiz artarken kavganın haklı olanının kim olduğunu merak etmemeye ve birbirlerinden bu denli nefret eden bir çiftin neden hala beraber olmaya devam ettiklerini düşünmeye başlıyoruz.
Toksik bir ilişkinin anatomisi
Birbirlerine delicesine aşık olduklarını düşünen Marie ve Malcolm aynı zamanda birbirlerinden nefret ediyor. Bunun en büyük sebebi de ilişkilerinin birbirlerinin hataları, geçmişleri ve zayıflıkları üzerine kurulmuş olmasında yatıyor.
Marie’nin kendi hakkında duyduğu bütün özgüvensizlikleri kullanarak ona duygusal şiddet uygulayan Malcolm bu hakkı kendinde Marie’yi geçmişlerinde uyuşturucu bağımlılığından kurtarmış olmasında buluyor. O dönemde Marie’nin onu aldatmış olmasını affeden Malcolm yaşadıkları her kavgada bunu hatırlatarak Marie’nin üzerinde hak sahibi oluyor.
Buna karşın Marie ise Malcolm’ın galada büyük başarı sağlayan ilk filminin kendi hayatından esinlenerek yazıldığını, bu nedenle tüm başarısını aslında kendisine borçlu olduğunu hatırlatıyor. Kendi hayatı olmasa ortalama bir film yapımcısı olacağını söylediği Malcolm’un filmin başından beri kurmaya çalıştığı özgüvenini sürekli olarak zedeliyor. Birbirlerini en acıtan yerlerinden vuran bu çift ne olursa olsun her tartışmanın sonunda yine birbirlerine dönüyor.
Neden toksik ilişkilerde ayrılmak çok güç?
Nefret, kin ve kıskançlığın bu denli baskın olduğu bir ilişkide çifti birbirine bağlayan tabi ki de aşk olmuyor. Peki o zaman ne? Eş bağımlılık yani co-dependancy duygusal şiddeti, tacizi ve psikolojik manipülasyonu kullanarak birbirine bağlı kalınan ilişki durumunu açıklamak için kullanılıyor. Birbirlerine ne kadar kırıcı sözler söyleseler, ayrılık konuşmaları yapsalar da her sabah yine yan yana uyanan Marie ve Malcolm’ı ilişkilerinde tutan tam da bu durum oluyor.
Sözlü saldırı, baskı, kontrol etme, rezil etme, dalga geçme gibi duygusal şiddetin her türlü formunu barındıran ilişkilerde çiftlerin ayrılmaları kadar beraber kalmaya devam etmeleri günümüz toplumunun en acı verici gerçeklerinden birini oluşturuyor. Yapılan araştırmalar bir kadının ona duygusal şiddet uygulayan partnerini tam olarak terk edebilmesi için ortalama 7 kere ayrılıp barışmaları gerektiğini gösteriyor. Filmde de izleyicilerin Marie’nin Malcolm’ı terk etmesini istemesi oldukça anlaşılabilirken neden ayrılamadıklarını anlamak da zor olmuyor. Onu iyileştiren, bağımlılığından kurtaran Malcolm’a hayatını borçlu olduğunu düşünen Marie, Malcolm’ın ona defalarca hatırlattığı gibi, onsuz yaşamayacağına, sağlıklı olamayacağına, tekrar bağımlı olabileceğine inanıyor. Buna karşın Malcolm da onun gözünde her ne kadar “sorunlu” birisi olsa da Marie’nin bütün başarısının kaynağı olduğunu bildiği için ayrılamıyor. Suçu bir tarafa atmak yerine toksik bir ilişkide duygusal şiddetin her iki kişi tarafından da nasıl kullanılabildiğini anlatan film, eş bağımlılığın en az bir uyuşturucu bağımlılığı kadar zarar verici olduğunu gösteriyor.
Duygusal şiddetin en az fiziksel şiddet kadar zarar verici ve kötü niyetli olduğunu bilmek, sözlü tartışmaları sözlü saldırılardan ayırt edebilmek ve eş bağımlılığın farkına varmak kendimizi flört şiddetinden korumamızın ilk adımını oluşturuyor. Karantina döneminde sıklığı ve şiddeti giderek artan duygusal şiddet inanmak istediğimizden çok daha sık yaşanıyor. Eğer siz de “karmaşık” olarak tanımladığınız ilişkinizin aslında toksik olabileceğine inanıyorsanız yaşadıklarınızı lütfen yakın çevrenizle ve mümkünse psikolojik danışmanınızla paylaşın.