YAZAN: RANA MENGÜ

Çoğu zaman hep bizimle olacak, hayatımızın sonuna kadar taşımak zorunda kalacağımız bir şeymiş gibi gelen travma, sanılanın aksine binlerce insana yeni bir yaşam şansı veren ikinci bir kapı aralayabiliyor. Hepimizin hayatının bir noktasında tanıştığı travmanın birçok biçimi var. Tanışma anında atılan doğru adımlarla eskisinden daha güçlü olabiliriz. The Doctors Pharmacy’nin Dr. Hyman ve Dr. James Gordon’ın bir araya geldiği bölümünde, ikili uzun süreli iyileşme sağlamak için travma sonrası zihin-beden bağlantısından yararlanan basit egzersizleri tartışıyor.


James Gordon kimdir?

The Transformation (Dönüşüm), Discovering Wholeness and Healing After Trauma (Travma Sonrası Bütünlüğü ve İyileşmeyi Keşfetmek) kitaplarının yazarı Dr. James Gordon, Harvard mezunu bir psikiyatrist. Depresyon, anksiyete ve psikolojik travmayı iyileştirmek için zihin-beden tıbbını kullanma konusunda da dünyaca tanınmış bir uzman. Doktor, Bosna’da, Gazze’de, Haiti’de, 11 Eylül sonrası New York’ta, Parkland’da ve dünyanın trajedi ve travma ile karşı karşıya kalan diğer birçok bölgesinde travmatize olmuş çocuklar, aileler, gaziler ve aktif görevdeki askerler ile çalışıyor. 

Travma sonrası en iyi gelen şey: Doğru nefes ile yapılan meditasyon!

Meditasyon, bizi şu anın farkındalığına getirmenin en eski yolu. Sessizce oturup gözlerimizi kapatarak burnumuzdan aldığımız nefesi ağzımızdan verdiğimizde ortaya çıkan doğru ve yumuşak nefes, meditasyonu destekleyen en önemli etkenlerden. 

Konsantre olunması gereken bu meditasyonda nefese, nefes alırken “yumuşak” kelimesine ve nefes verirken karnın gevşediği hissine odaklanmalıyız. Böylece, akciğere daha fazla oksijen göndererek daha sağlıklı olmalarına yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda Latince’de dolaşmak anlamına gelen vagus sinirini de harekete geçiriyoruz. Bu sinir, savaş ya da “kaçma” tepkisinin panzehiri olarak da biliniyor. Doğru nefes ile harekete geçtiğinde ise beyindeki korku ve öfke merkezi olan amigdaladaki aktiviteyi sakinleştiriyor. Yani aslında beyninizin farklı bölümlerine erişmek için yollarımız var, yapmamız gereken tek şey zaman ayırıp bedenimizi dinlemek!  

Dr. James Gordon’a göre doğru nefes 

Sadece beynin daha iyi ve daha etkili çalışmasına yardımcı olmakla kalmayıp travma nedeniyle bozulan sol ve sağ yarım küre gibi beyin bölümlerini entegre ederek yeni beyin dokusu oluşturabilir, beyin hasarının miktarını azaltabiliriz. Sadece aktivite değil, korku ve öfke merkezi de olan amigdaladaki dokuyu, hafızadan ve stres tepkisini modüle etmekten sorumlu olan hipokampustaki beyin dokusu miktarını, frontal korteksteki ve öz farkındalık, yargılama ve şefkatten sorumlu olan bölgelerdeki beyin dokusunu artırabiliriz. Yani kelimenin tam anlamıyla doğru yapılan meditasyonla doğru noktalarda yeni beyin geliştirebilir ve yanlış noktalarda aşırı aktif olan beyni sakinleştirebiliriz.

6 adım ile iyileşen travma

1. Değişimin mümkün olduğuna inanmak

İlk olarak travmanın atlatılabileceğinin mümkün olduğuna ve bunu yapmak için yıllarca psikoterapi görmek ya da bir sürü hap almak gerekmediğine inanmak gerekiyor. Dr. James Gordon belki herkes için değil ama çoğu insan için temel yöntemin bu olduğunu savunuyor!

2. Deneyimle öğrenmek

Yöntemin bize kendini deneyimle öğretmesine izin vermeliyiz. Örneğin meditasyon sonrası yaşanılan huzurun biri tarafından anlatılmasına gerek duyulmadan hissedilmesi ya da bisikletten düştükten sonra duyulan acının sadece bisiklete binenler tarafından tam anlamıyla anlaşılabilmesi gibi. Deneyimle beraber zihnimiz, birini ikna etmek gerekmeksizin duyguya odaklanarak farkın yaratılabileceğine inanmaya başlıyor.

3. Çizimle çalışmak

Bu teknik için bir sanatçı olmaya gerek yok. Gereken tek şey; üç çizimi yapmak. Başlangıç olarak kişi kendisini çizmeli. (Bir renk, bir çizgi veya çöp adam bile olabilir.) İkinci çizim ise kendimizi en büyük sorunumuzla çizmek olmalı. Bu, kendimizi rahatsız eden bir şeyi tanımlamaya başlamamızda yardımcı olacak. Sonrasında bunu kağıda dökmek, üzerindeki kontrolümüzü artıracağı için yaşanılanın gücünü biraz olsun ortadan kaldıracak. Son olarak ise kendimizi sorunlarımızı çözülmüş halde çizmeliyiz. Problemin ortadan kalktığını somut olarak görebilmek, onun geçeceğine olan inancımızı artıracaktır.

4. Diğer insanlarla bağlantı kurmak ve paylaşmak

Grup bilincinin hayati bir önem taşıdığı biliniyor. Gerçekten ciddi bir fiziksel ya da duygusal sorunumuz olduğunda, insanlarla (arkadaş, aile) bir araya gelmek iyileşme sürecini hızlandırıyor. Zor bir dönemden geçerken diğer insanlarla bağlantı kurmak, öğrendiklerimizi diğer insanlarla paylaşabilmek dönüşüme katkı sağlıyor. 

5. Bedenle barışmak için dans etmek

Travmatize olduğumuzda ya savaş-kaç durumunda olduğumuzu ve gerçekten gergin olduğumuzu ya da kendimizi kapattığımızı, duyarsızlaştığımızı, gerginliği bedenimizde tuttuğumuzu ve zihnimizin donup kaldığını hissederiz. Gözlerinizi kapatmak, ayaklarınızı omuz genişliğinde açmak, 5 ya da 10 dakika boyunca aşağı yukarı sallanmak ve vücudunuzu hareket ettirebileceğiniz bir müzik dinlemek travmanın yarattığı fiziksel ve zihinsel sabit kalıpları kırmaya başlamamızı sağlıyor. Yaşanılan travma sonrası, sadece duygularımızla değil, genellikle düşmana dönüşen bedenimizle de yeniden dost olabilmek çok önemli. 

6. Sağlıklı beslenmek

Hem zihinde hem de bedende tutulan travma için zihin-beden bağlantısından yararlanan yöntemlerin uzun süreli iyileşme sağlamada başarılı olması için bir etken de beslenme. Dr. Gordon’un travma iyileştirme protokolünün bir parçası olan yeme-içme düzeninde karbonhidratları beslenmeden çıkarmak veya içinde rafine şeker olan işlenmiş ve paketli gıdaları yememek, beslenmede protein açısından zengin olan baklagiller, kırmızı et, tavuk, balık, soya ürünleri, yoğurt, az yağlı peynirlere bolca yer vermek ve balık, kuru yemiş, keten tohumu, koyu yeşil yapraklı sebzeleri mümkün olduğunca çok tüketmek iyileşme sürecini hızlandıran en lezzetli yollar arasında yer alıyor. 

Bonus!

Evin yükünü taşıyan yataklardan kurtulmak

Dr. James Gordon’a göre çoğu insanın sağlık hakkında düşünürken genellikle aklına gelmeyen bir şey de yataklarının kalitesi. Geleneksel yatakların çoğu, zamanla gaz çıkaran ve hava kalitesini etkileyen toksinler içeriyor. Bunlar, kokulu poliüretan gibi uçucu organik bileşikler (VOC -Volatile organic compounds) veya diğer kimyasalları bünyesinde barındırabilir. Her gece ortalama 8 saat boyunca havaya toksin sızdıran, sonrasında da solunmasına neden olan bir maddenin üzerinde uyumak sanıldığından daha zararlı olabiliyor.

Peki ne yapmalı? Bu durumu kontrol edebilmek için lateks ve küresel organik tekstil standartlarına uygun ve uyku performansına odaklanan yüksek standartlı yataklar tercih edilebilir. Sadece temiz değil, aynı zamanda genelde çok konforlu olan bu yataklar tüm vücut toparlama sistemi ile duruşumuzu düzgün bir şekilde hizalamamıza yardımcı olmak için oluşan negatif alanı ortadan kaldırıyor. Doğru yatak seçimi uyku zamanındaki doğal hareketlerimize hızlı tepki vererek daha az uyku kesintisi ve daha tutarlı REM uyku döngüleri yaşamamızı sağlıyor. Yataktan yorgun kalkanlara ve ne kadar uyursa uyusun dinlenemeyenlere duyurulur!





BLOOM SHOP