
Şu anda kendinizi yaratıcı birisi olarak tanımlıyor musunuz? Peki küçükken yaratıcı olduğunuzu düşünür müydünüz? Büyük ihtimalle hepimiz bu sorulara benzer cevapları veriyoruz. Küçükken hepimizin sahip olduğu o sonsuz merak, yaratıcılık, deneme cesareti yaş ilerledikçe azalıyor. Bir zamanlar en sevdiğimiz derslerin müzik, resim, el işleri olduğu, kendimizi ifade edebileceğimiz birçok yaratıcı yolun bulunduğu okul dönemlerinden bu yana hayatlarımız giderek rutinleşiyor ve işin doğrusu gittikçe sıkıcılaşıyor! Yetişkin olmakla gelen sorumluluklar arttıkça en sevdiğimiz hobilerimize dahi ayıracak vaktimiz kalmıyor. Nitekim içimizdeki o kendimizi özgürce ifade edebilme, kafamızı boşaltma, ekranlardan uzakta ellerimizi kullanarak bir şeyler yapma, yaratma isteği kaybolmadı. İşin aslı yaratıcılığımız yok olmadı, sadece uyuyakaldı! Onu uyandırmanın yolu da hayal gücümüzü kullanmaktan, küçüklüğümüzden feyz alarak yeniden oyuncu olmayı hatırlamaktan geçiyor. Sizin için 3 basit adımda yaratıcılığı hayatımıza yeniden katmanın yollarını yazdım!
1. Geçmişinize bakın ve eskiden ilgi duyduğunuz şeyleri hatırlayın.
Çoğu zaman herhangi bir yeni hobiye, diziye, kitaba başlarken motivasyonumuz ve ilgimiz çok yüksektir. Ancak bu yoğun hislerimiz zamanla azalır, motivasyonumuz düşer. Hele ki başladığımız bu yenilik gerçekten bize hitap etmiyorsa onu bırakma ihtimalimiz çok yüksektir. Bu nedenle bir davranışı sürdürülebilir bir alışkanlığa çevirebilmenin en basit yolu ondan keyif almaktan geçer. Herkesin neyden ne kadar keyif aldığı son derece kişiseldir. Gündelik yaşamımız boyunca gerçekten neşe ve keyif aldığımız anlara ve o anlarda ne yaptığımıza dikkat etmek yaratıcı aktivitelerimizi beslemenin bir yoludur. Diğer bir yolu da çocukluğumuzu hatırlamaktan geçer. Küçükken en çok ne yapmaktan keyif alırdık? Buna vereceğimiz cevap bugünümüzü de şekillendirebilir.
Aynı zamanda herhangi bir aktiviteyi oyunlaştırmak da ona devam etmeyi kolaylaştırabilir. Duolingo’da “streak”i bozmamak için her gün yeni bir dil pratik etmek bunun en güzel örneğidir. Buna benzer şekilde kendi kendimize de bu oyunlaştırmayı yaratabilir; bir resim çizme “challenge”ı yaratabilir, günlüğümüze her yazı yazdığımızda veya her örgü ördüğümüzde kendimize bizi mutlu edecek küçük bir ödül verebiliriz.
“Yaratıcı yetişkin, hayatta kalmayı başarmış bir çocuktur.”
Ursula Le GUIN
2. Kendinize yüksek beklentiler koymayın.
Hepinizin hayatında yaratıcılığını beslemek için ayıracağı günler, hatta saatler olmayabilir. Hatta bu büyük bir çoğunluğumuz için bu şekilde. Ancak ilham duygumuzu arttırmak için tuvalin başında 2 saat oturmamız veya hafta sonları seramik kurslarına gitmemize gerek yok. En küçük ve basit anlarımıza bile yaratıcı bir bakış açısı ile yaklaşabiliriz. Örneğin bir restorana gelen hiç tanımadığımız insanlar hakkında hikayeler uydurmak, sıkıcı geçen bir toplantıda defterimize bir şeyler karalamak, herkese açık bir alanda rastladığımız piyanonun tuşlarına basarak melodi oluşturmaya çalışmak en az o “art workshop”ları kadar yaratıcılığımızı ateşleyebilir.
Zaman beklentisinin yanı sıra kendimizden belki diğer arkadaşlarımıza belki de küçüklüğümüze kıyasla harika işler beklemek de demoralize edici olabilir. Eskisi kadar iyi resim çizmemek, küçükken 8 sene çaldığımız gitarı şu an zor hatırlamak kadar normal bir his yok. Teorik eksikliğin öz güvenimizi düşürmesine izin vermek yaratıcı hobilere hem başlamanın hem de sürdürebilmenin önüne taş koyabilir. Ne yaparsak yapalım zamanla mutlaka iyileşeceğimizi aklımızın bir ucuna koyarak beklentilerimizi düşürmeli, belki Instagram’a yaraşır değil ama harika zaman geçirmemize yardımcı olacak o resmi yapmalı, o keki pişirmeli veya o müzikleri çalmalıyız!
Mary Lou COOK
“Yaratıcılık; icat etmek, denemek, büyümek, risk almak, kuralları çiğnemek, hata yapmak ve eğlenmektir.”
3. Para kazanma gayesi olmadan yarattıklarınızı paylaşın.
Hayatınıza daha çok yaratıcılık katmak istiyorsanız daha çok beklentiye, baskıya veya kurala değil, daha büyük bir özgürlüğe ihtiyacınız var. Yaratıcı hobiler üzerinden para kazanmak istemenin bir motivasyon aracındansa bir iş, bir sorumluluk, bir yük haline gelmesi bu yüzden yaşanır. İşin ucunda para kazanmak veya kaybetmek varsa yaratıcılığın üzerinde ciddi bir baskı ve beklenti vardır. Yaratıcı işleri profesyonel olarak yapmıyor ve sadece ilhamımızı arttırmak istiyorsak çizdiğimiz resimleri e-ticaret sitelerinden satmaya veya sosyal medyada takipçi sayısı arttırmaya çalışmanın yaratıcılığımız üzerinde pek bir faydası olmaz. Yaratıcılığımızı yeniden keşfetmenin yolu keyif almaktan, eğlenmekten, deneyip yanılmaktan, oyun oynamaktan geçer. Bir şeyde çok iyi olmak, en üst seviyelere çıkmak, yaratımlarımızın üzerinden para kazanmak tek amacımız olursa işe başlarkenki motivasyonumuzun ve ilhamımızın giderek azaldığını hisseder, ilerleyen zamanlarda yaratıcı tıkanıklıklar yaşayabiliriz.
“Yaratıcı bir yaşam, zengin bir yaşamdır. Daha büyük bir yaşam, daha mutlu bir yaşam, daha yayılmış bir yaşam ve çok daha ilginç bir yaşamdır.”
Elisabeth GILBERT
