YAZAN: BURCU ERBAŞ
In partnership with Wings

Oyun oynamanın sadece çocuklara has olduğunu mu düşünüyorsunuz? İlerleyen yaşın getirdiği sorumluluklara modern yaşamın her geçen gün daha da ağırlaşan problemleri eklenince, hepimiz gereğinden ciddi hayatlar sürdürüyoruz. Gülmenin, eğlenmenin, rahatlamanın birer lüks, biraz olsun saçmalamanınsa tamamen şımarıklık olarak görüldüğü bu ciddiyet içerisinde sıkışıp kalıyor, ne nefes alabiliyor ne de özgürlüğümüzü hissedebiliyoruz. Sonucunda da en ufak stres faktörlerine karşı inanılmaz tahammülsüz oluyor, öfkemizi yönetemiyor hatta gittikçe yaratıcılığımızı, espritüelliğimizi kaybediyoruz. Küçükken hepimizin sahip olduğu fakat büyüdükçe kaybettiğimiz o hayata karşı hafifliğimizi ve neşemizi geri kazanmanın yolu da çocukken yapmayı en çok sevdiğimiz şeyden geçiyor: Oyun oynamak! En son ne zaman eğlenceli ve kafa dağıtıcı bir şey yaptığını hatırlamayan herkes için yetişkinlikte oyun oynamanın neden çok önemli olduğunu ve nasıl gündelik yaşamlarımıza oyunu dahil edebileceğimizi yazdık!


Yetişkinlikte oyun oynamak neden çok önemli?

Tanımına göre kişinin kendi kendine yönettiği, içsel bir motivasyona dayanan yaratıcılığa bağlı kuralları olan ve hayal gücü ile beslenen her şeye oyun denebiliyor. Bitiminde herhangi bir sonuç elde etmemize rağmen yaparken bize neşe veren her aksiyon oyundan sayılabiliyor. İlk anda hiç bir amacı olmayan ve büyük bir zaman kaybıymış gibi duyulan oyunların aslında bir amacı da hayatımıza denge sunmasında saklanıyor. Gündelik yaşamlarımız hep belirli bir sonuç beklentisi içinde yaptığımız aksiyonlarla dolup taşarken oyun zamanı buna 180 derece zıt bir konumda duruyor. Bilinçli şekilde zamanımızı “boşa harcamak” bize aktif dinlenme sağlarken sonuçtan değil süreçten keyif almayı hatırlatıyor, sorunlarımızı ve sorumluluklarımızı bir an olsun unutabilmemizi sağlıyor.

İyi olma halini destekler

Araştırmalara göre oyun oynamak sağlığı bütünsel şekilde destekleyebiliyor. Kişinin stres seviyelerini azaltırken enerjisini ve mutluluk hislerini yükseltebilen oyunlar fiziksel olarak da daha hareketli bir gün geçirmeyi sağlıyor. Eğlenirken içgüdüsel olarak zıplamayı, koşmayı, tırmanmayı hatta takla atmayı bile tetikleyebilen oyun vakti doğal olarak yaşamlarımızı daha hareketli kılıyor.

Ruhsal olarak bir rahatlama ve hafiflik sağladığı, zihni şimdiki anda tutarak meditatif bir etki gösterdiği için de kişinin hayata karşı daha optimist bakmasına, geleceğe dair daha umutlu yaklaşmasına yardımcı oluyor.

Stresi daha iyi yönetmemizi sağlar

Bir süre boyunca bize neşe ve eğlence sağlayan bir aktivite yapmak, stresin negatif etkilerini dengelemeye de yardımcı oluyor. Gündelik yaşamda düzenli olarak oyun oynamak için zaman ayırmak, stres seviyelerinin azalmasını, pozitif düşünce yapısının güçlenmesini ve yaratıcı başa çıkma stratejilerinin gelişmesini sağlıyor. Bu da bizi hayatımızdaki stres faktörlerine karşı hem zihinsel hem de duygusal olarak daha dayanıklı kılıyor.

Yaratıcılığı besler

Doğası gereği hayalperest, absürt ve çoğu zaman oldukça komik olan oyunlar bizden de hayal gücümüzü, espritüelliğimizi, pratik zekamızı, hazır cevaplılığımızı kullanmamızı bekliyor. Özellikle grup içinde oynanıyorsa bolca gülmemizi ve çevremizi de güldürmemizi sağlıyor. Küçük güzellikleri fark etmemizi, hayal gücümüzü kullanmamızı sağlayan oyun bu sayede yaratıcılığımızı da besliyor.

Gündelik hayatımıza oyunu nasıl taşıyabiliriz?

Peki işle, okulla, ailevi sorumluluklarla ve tabii ki sosyal planlarla dolu ajandalarımıza nasıl oyun vaktini dahil edeceğiz? Bilinçli şekilde oyun zamanı planlayarak. Oyun oynamayı iki perspektiften egzersiz ve düşünce yapısı olarak değerlendirmek hayatımıza dahil etmeyi kolaylaştırabilir.

  • Egzersiz olarak oyun: Oyunlar bizi fiziksel olarak daha aktif kılıyor. Bu da aslında egzersiz için ayırdığımız vakti oyun oynamaya oldukça müsait kılıyor. Eğer yaz tatilinde spor için yüzüyorsak bu vakti arkadaşlarımız veya çocuklarla suda yarışlar yapmak, dalmak, takla atmak, zıplamak için kullanabiliriz. Koşmak yerine elim sende, saklambaç veya frizbi oynayabiliriz. Ağırlık kaldırmak yerine Boulder dersine yazılabiliriz!
  • Düşünce yapısı olarak oyun: Oyun oynamak aynı zamanda yaptığımız her işe bir oyun havası getirmek, oyuncu bir ruh haline bürünmek anlamına da geliyor. Romantik ilişkilerimizde daha flörtöz konuşmak, işimizi küçük oyunlara çevirerek yapmak bile oyun oynamanın sağladığı faydaları hissetmemize yardımcı oluyor.

Kendi oyun kimliğinizi keşfedin

Bunlara ek olarak nasıl oyunlardan hoşlandığımızı bilmek de oyun oynamayı yeniden hayatımıza sokmamızı sağlayabiliyor. Oyun üzerine araştırmalar yapan National Institue For Play’e göre 8 farklı “oyun kimliği” bulunuyor. Bu kimlikler arasında kendimize en çok hitap edeni bulmak, gündelik yaşamımıza nasıl oyun zamanını dahil edebileceğimizi anlamamıza da rehberlik ediyor.

  1. Koleksiyoncu: Hatıralıkları, kartpostalları, stickerları, oyuncak figürlerini biriktiriyor, koleksiyonlarınızla ilgilenmeyi seviyorsunuz.
  2. Yarışmacı: Belirli kuralları olan ve çoğunlukla birden fazla kişi ile oynanan oyunları ve galip gelmeyi seviyorsunuz.
  3. Sanatçı: Resim çizmeyi, maket yapmayı, hamurla oynamayı, örgü örmeyi, bir şeylerin nasıl çalıştığını anlamayı hatta yeni baştan bir şeyler yaratmayı -örneğin uçurtma yapmak- seviyorsunuz.
  4. Yönetmen: Oyunları oynamaktansa yaratmayı; mizansenler oluşturmayı, senaryo yazmayı, kostümler giymeyi, oyun alanını dekore etmeyi seviyorsunuz.
  5. Kaşif: Yeni yerleri keşfetmeyi, kimsenin gitmediği yollardan yürümeyi, ağaçlara tırmanmayı, mağaraları gezmeyi, yeni oyunlar denemeyi, farklı bakış açıları geliştirmeyi seviyorsunuz.
  6. Şakacı: Arkadaşlarınızı güldürmeyi, taklitler yapmayı, saçmalamayı, absürtleşmeyi seviyorsunuz.
  7. Kinestetik: Bedeninizi harekete geçirmekten keyif alıyor, takla atmayı, dalış yapmayı, koşmayı, dans etmeyi, başınızın üzerinde durmaya çalışmayı seviyorsunuz.
  8. Hikaye Anlatıcısı: Birisinden hikaye dinlemeyi ve/veya hikaye anlatmayı seviyor, sohbet ederken hayal gücünüzü limitsizce kullanabilmeyi istiyorsunuz.

Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz! 



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP