
Biz her ne kadar düzenli, çalışkan, tutkulu ya da hevesli olsak da hayatın akışı bazen planladığımız çizgiden sapabiliyor. Yaşamın karmaşık yapısına aşina olmamıza rağmen karşımıza çıkan olumsuzluklar karşısında hevesimizi kaybediyor, belki de hemen Murphy Kanunu’na sığınıyoruz: “Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, o şey ters gidecektir!” Bu bakış açısı çoğu zaman bir nevi savunma mekanizması gibi işler, başımıza gelen olumsuzluğu bir nedene bağlar, kabul eder ve devam ederiz. Ardından her şey yolunda gidiyor gibi gelse de arka planda hep bir “Ne zaman işler tersine dönecek?” beklentisiyle yaşar ve aksi bir ihtimali düşünmeyiz: Ya her şey yolunda giderse? Ya olumsuz gibi görünen akış, aslında bizi olmamız gereken yere taşıyorsa? Ya Murphy Kanunu değil de Yhprum Kanunu işliyorsa?
Yhprum Kanunu nedir?
Yhprum Kanunu, tıpkı ismi gibi Murphy Kanunu’nun tersidir. Murphy, bir şeyin ters gitme ihtimali varsa o şeyin mutlaka ters gideceğini söylerken Yhprum “Yolunda gitme olasılığı olan her şey yolunda gider!” düşüncesini savunur. Bu bakış açısı, körü körüne iyimser olmayı değil, hayatın kendi içinde bir dengeye sahip olduğunu fark etmemizi sağlar. Binlerce olasılık arasında çoğu zaman bizim için iyi olanın ne olduğunu bilemeyiz, yalnızca varsayarız. Varsaydığımız “iyi sonuç” gerçekleşmediğinde ise hayal kırıklığı yaşarız. Yhprum, bu bakış açısını değiştirmeyi teşvik eder. Belki de başımıza gelen şeyler ya da karşı karşıya kaldığımız sonuçlar bizim için iyidir.
Murphy’nin karamsar tarafının aksine Yhprum, yaşamın akışına güvenmeyi, süreci kontrol etme çabamızı biraz olsun bırakmayı öğütler. Çünkü zaten bu, çoğu zaman karşılığı olmayan bir çabadır. Yaşamın kendi ritmi, döngüsü ve düzeni içine her şeyi kontrol edebileceğimiz yanılgısını bırakmak; pozitif düşüncenin ötesinde, karmaşanın içinde bile bir düzen olabileceğini kabul etme halidir. Yhprum Kanunu’na göre evren, lehimize çalışan olasılıklarla doludur. Biz anlayamasak bile, küçük tesadüfler, gecikmeler ya da rastlantılar bir bütünün parçasıdır. Bu yüzden, “Neden böyle oldu?” sorusunu sormak yerine “Bakalım bu yol beni nereye götürecek?” sorusunu sormak, pozitif olasılıklara açık kapı bırakmak anlamına gelir.
Yhprum Kanunu nasıl çalışır?
Yhprum Kanunu, temelde insanın dünyayı algılama biçimiyle ilgilidir. Evrimsel psikolojiye göre hayatta kalabilmek için beynimiz, olumsuzlukları fark etmeye ve onları önlemeye programlanmıştır. Dolayısıyla çoğu zaman Murphy Kanunu’nun karamsar yapısı bize daha tanıdık gelir. Öte yandan nörobilim araştırmaları, beynin aynı zamanda olumlu olayları da “kendini gerçekleştiren kehanet” şeklinde destekleyebileceğini gösterir. Yani bir şeyin iyi gideceğine inanmak, davranışlarımızı o yönde şekillendirir ve bu da olumlu sonuçların ortaya çıkma olasılığını artırır. Böylece, “Bir şeylerin yolunda gitme olasılığı varsa, gidecektir” inancı, kişinin algısını, davranışlarını ve stresle başa çıkma becerisini olumlu yönde etkileyerek pozitif olasılıkları fark etmeyi ve hayata pozitif bir bakış açısıyla bakabilmeyi sağlar.
Psikoloji perspektifinde ise Yhprum Kanunu, bilişsel çerçeveleme (cognitive reframing) süreciyle benzer şekilde işler. Bilişsel çerçeveleme, olayları yeniden yorumlama becerisi olarak tanımlanır. Bir aksiliği başarısızlık olarak görmek yerine, onu yön değişikliği ya da yeni bir fırsat olarak değerlendirmek, kişinin stres tepkisini azaltır ve esneklik kapasitesini artırır. Bu da hem psikolojik dayanıklılığı hem de genel yaşam tatminini yükseltir. Başımıza gelen şeylerin iyi şekilde karşılık bulacağına inandığımızda, farkında olmadan o sonuca hizmet eden mikro davranışlar sergileriz: daha sakin kalır, daha açık iletişim kurar, daha yaratıcı düşünürüz.
Sonuç olarak Yhprum Kanunu, körü körüne “her şey harika olacak” demek değildir. Aksine, beynin nasıl çalıştığını anlamaya dayalı, bilinçli bir iyimserlik yaklaşımıdır. Olası aksilikleri inkar etmeden, onları daha büyük bir düzenin parçası olarak görmeyi sağlayan bu bakış açısı, hem zihinsel dayanıklılığı artırır hem de stres karşısında üretkenliği ve yaratıcılığı korur.
Yhprum bakış açısını nasıl benimseyebiliriz?
Yhprum Kanunu’nu hayatımıza dahil etmek, kör bir iyimserlikten ziyade, bilinçli bir farkındalık geliştirmeyi gerektirir. Her şeyin yolunda gitmesi, dış koşulların mükemmel şekilde ilerlemesinden ziyade, bizim olayları algılama biçimimizle ilgilidir. Hayat her zaman planladığımız gibi gitmeyebilir ancak bu, sürecin yanlış olduğu anlamına gelmez. Yhprum bakış açısı, olan biteni kontrol etmeye çalışmak yerine onunla birlikte kendi ritmimizi yakalamayı, olumsuz gibi görünen olaylarda bile bir anlam bulabilmeyi öğretir.
- Olanı fark et: Yhprum Kanunu’nun ilk adımı farkındalıktır. Çoğu zaman otomatik düşüncelerle hareket eder, olup biteni hemen “iyi” ya da “kötü” olarak etiketleriz. Oysa olanı olduğu gibi gözlemlemek, onu değiştirme çabasına girmeden kabul etmek zihinsel berraklık kazandırır. Bu da düşünce döngüsünden çıkmayı ve olasılıkları daha geniş bir perspektiften görmeyi sağlar.
 - Anlamı yeniden tanımla: Bir olayın bizdeki etkisi, o olayın kendisinden çok, ona yüklediğimiz anlamla ilgilidir. Yhprum bakış açısı, bilişsel çerçevelemeyi kullanarak olumsuz görünen durumlara farklı bir mercekten bakmayı önerir. Örneğin, bir fırsatı kaçırmak ilk anda kayıp gibi görünse de uzun vadede bizi, hedeflerimize daha uygun bir yola yönlendirebilir. Bu perspektif, hayata duyulan güveni güçlendirir ve kontrol kaybı hissini azaltır. “Bu neden oldu?” sorusu yerini “Bu deneyim bana ne öğretiyor?” sorusuna bıraktığında, engel olarak gördüğümüz durum bir nevi rehbere dönüşür.
 - Akışa güven: Kontrol ihtiyacı, insanın en derin psikolojik eğilimlerinden biridir ancak yaşamın doğası gereği her şey kontrol edilemez. Yhprum Kanunu, bu gerçeğe teslim olmaya ve akışa güvenmeye teşvik eder. Akışa güvenmek pasif bir kabulleniş değil, sürecin kendi içinde bir mantığı olduğuna inanma halidir. Her şeyi planlama çabasını bırakıp sürece güvenmeyi öğrendiğimizde, tesadüflerin bile lehimize işlediğini fark ederiz.
 - Yönünü yeniden belirle: Yhprum bakış açısı, her şeyin yolunda gideceğini ummakla birlikte, sorumluluk almayı da teşvik eder. Bir şeylerin yolunda gitmesi çoğu zaman bizim bakış açımızı değiştirmemizle mümkündür. Beklentilerimiz, hedeflerimiz ya da yöntemlerimiz artık bize hizmet etmiyorsa, yeniden yön belirlemek gerekir. Böylece daha bilinçli seçimler yapabilir, karşımıza çıkan engeller karşısında pozitif bir tutum sergileyebiliriz.
 
Kısacası Yhprum Kanunu, hayatın her zaman kolay olacağına dair bir söz vermez ama zorlukların içinde bile “Ya her şey yolunda giderse?” düşüncesine tutunmayı sağlar. Her şeyin yolunda gitmesi, dış koşulların mükemmel olmasından değil, içsel dengenin yerinde olmasından kaynaklanır. Olanı fark etmek, anlamı yeniden tanımlamak, akışa güvenmek ve yönünü yeniden belirlemek… Bu dört adım, olaylara bakış açımızı dönüştürerek yaşamla uyum içinde var olmaya yardımcı olabilir!

