Hiçbirimiz ne kadar yaşayacağımızı ve yaşlandığımızda hayat kalitemizin nasıl olacağını kesin olarak bilemiyoruz. Yapabileceğimiz en iyi şey, sağlıklı beslenip düzenli egzersiz yaparak vücudumuzu ve zihnimizi dinç tutmak. Seçtiğimiz hayat standardıyla yaşlandığımızda sağlıklı koşullara sahip olabilir, uzun ve doyurucu bir yaşama kavuşabiliriz. İşte 7 adımda uzun ve sağlıklı yaşamın sırları!

1. Aktif bir yaşam

Eski çağlardan beri, sağlam bir zihnin ancak sağlam bir vücutta bulunabileceği söyleniyor. Düzenli fiziksel aktivite ve sedanter yaşam tarzından uzak bir günlük rutin kas kütlesini, kilo dengesini, kemik sağlığını koruduğu gibi enfeksiyon ve hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmeye de yardımcı oluyor. 

Tüm bunların yanı sıra aktif bir yaşam sürmenin beyin sağlığına etkileri de azımsanmayacak kadar fazla! Yaşlanmaya bağlı olarak zayıflayan beyin fonksiyonlarını, konsantrasyon gücünü ve çevreyi algılama kapasitesini iyileştiren fiziksel aktivite, beyindeki nöronların aktif vaziyette kalmasına destek sağlıyor. 

2. Bütünsel beslenme

“Ne yersek oyuz.” felsefesi artık hepimizin bildiği ve kabul ettiği bir gerçek. Sadece doymak için yemek, belki günü kurtarmaya yardımcı oluyor. Ancak uzun vadede sağlıksız yağlar içeren, besin değeri düşük, işlenmiş gıdalar tüketmek vücudu yorarak vitamin ve mineral eksikliğine bağlı olarak çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

Uzun ve verimli bir yaşam için; vitamin ve mineral bakımından zengin sebze ve meyveler içeren bitki bazlı, sağlıklı tahıl ve tohumların yer aldığı, lifli, sindirim sisteminin çalışmasına yardımcı olan sağlıklı yağlar ağırlıklı, yeterli miktarda protein içeren besinler tüketmeye özen göstermek gerekiyor. 

İlginizi çekebilir: İlaç Gıdalar: Bütünsel Sağlık İçin Gökkuşağını Tüketin

3. Anlam bulma ve bağ kurma

Bazı araştırmalar (*) evli insanların bekar insanlara göre daha uzun süre yaşadıklarını ortaya koyuyor. Bu araştırmadan yola çıkarak bağ kurmanın, aidiyet duygusunun; sevgi, şefkat, birlik ve beraberlik duygularının insanı hayata karşı daha istekli hale getirdiğini söylemek mümkün. Ayrıca bağ kurma ve anlam arayışında bir hayat sürdürme, depresyonla savaşmayı kolaylaştırarak kalp hastalıkları riskini de azaltıyor.

Bağ kurmayı yalnızca ilişkiler ve evlilik bazında ele almak şart değil. Herhangi bir sosyal bağlılık da aynı şekilde dünyayı anlamlandırarak bireysel kaygılardan uzaklaşmaya olanak sağlıyor. Örneğin aile ve arkadaşlarla kurulan ilişkilerin yanı sıra bir yardım kuruluşuyla çalışmak, spor takımlarında yer almak, kariyer hedeflemek, bilimsel araştırmalar yapan bir grupta yer almak bu sosyal bağlara örnek gösterilebilir.

4. Yapay ışıktan uzak kalma

Geçmiş zamanlarda günümüzdeki kadar teknolojik alet bulunmadığı için insanlar bu kadar fazla mavi ekran ışığına maruz kalmıyordu. Şu an her birimizin elinde cep telefonu, telefonlar olmadığındaysa bilgisayarlar var. Sürekli olarak yapay ışığa ve radyasyona maruz kaldığımız bir çağda yaşıyoruz. Bu durum uzun vadede uyku kalitesinin bozulmasına, daha stresli hissetmeye, doyumsuzlaşmaya ve depresyona, sosyal medya gibi etkenler sebebiyle çeşitli psikolojik problemlere ve iletişim sorunlarına neden oluyor. 

Aynı zamanda göz ve beyin sağlığını da etkisi altına alan teknolojik alet kullanımı, ileriki yaşlarda gözle ilgili birçok probleme sebep olmakla birlikte Alzheimer gibi zihinsel sorunlara da sebebiyet verebiliyor.

5. Daha az stres

Stresli olduğunuz zamanlarda “Ömrümden 10 yıl gitti!” cümlesini kurduğunuz oldu mu? Bu abartılı söylem aslında çok da gerçek dışı değil. Stresli bir yaşama sahip olmak gerçekten de ömrünüzden vakit çalıyor. Kalp hastalıkları, bağırsak problemleri, psikolojik rahatsızlıklar yaşamanıza neden olan stres sağlıklı bir yaşamın en büyük düşmanlarından bir tanesi.

Uzun ve sağlıklı yaşamın sırları arasında stresi kontrol altına alabilmek yer alıyor. Daha az strese sahip bir yaşam için, hayatınızda size stres yaratan faktörleri ortadan kaldırmaya yardımcı olacak yeni yollar keşfedebilir, meditasyon gibi zihinsel pratiklere vakit ayırabilir, düzenli egzersiz ve yoga yaparak bedeninizi aktif tutabilir ve aynı zamanda beslenmenize özen göstererek serotonin gibi mutluluk hormonlarını harekete geçirecek doğal yöntemler benimseyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Strese Karşı 15 Dakikalık Yoga Akışı

6. Mindfulness ve şükran duygusu

Dolu dolu yaşamanın püf noktalarından biri de yaşanılan hayatın farkında olmak. Sürekli olarak gelecek kaygısı yaşamak, elde olmayanlara veya ulaşılamayanlara hayıflanmak, mevcut anın değerini bilmemek anksiyete ve stres yaratmakla birlikte hayattan haz alma duygusunu da törpülüyor.

Tatminkar bir hayata sahip olmak istiyorsanız mindfulness pratikleriyle, öz şefkat çalışmalarıyla hayatınıza ve kendinize şükran beslemeye başlayabilirsiniz. İnsanın kendisini sevmesi ve kendi bedenine, dış görünüşüne, zihnine, duygularına kalbini açması kişiye hiç kimsenin veremeyeceği bir yaşam motivasyonu sağlamaya yardımcı oluyor.

7. Ölüm farkındalığı

2020 wellness trendleri arasında da yerini alan ölüm farkındalığı, her anlamda sağlıklı bir yaşam için mutlaka benimsenmesi gereken görüşler arasında. Ölümü kabullenerek, şu an bu bedene ve yaşam hakkına sahipken onu iyi değerlendirmek gerektiğinin bilincinde olarak hem hayatta yapmak istediklerinizi ertelemekten vazgeçebilir hem de kendinize daha sağlıklı bir yaşam standardı tercih edebilirsiniz.  

Aynı zamanda ölüm korkusunu yenmek, özellikle ilerleyen yaşlarda yaşanan kaygı ve depresyon gibi sorunların önüne geçerek hayata karşı daha istekli ve dinç kalabilmeyi garantiliyor. 

İlginizi çekebilir: Stephen Jenkinson: Ölüm Manifestosu ve Yaşam Üzerine

(*) https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0378437117305988

Fotoğraf: Designed by prostooleh / Freepik





BLOOM SHOP