“Ta ki gerçekten affedecek bir şey olana kadar, affetmek çoğu insana iyi bir fikir gibi görünür.”
Affetmek teoride asil bir davranıştır. “Affet, gitsin…” Dile kolay, söyleriz. Ama pratiğe gelince, o kadar da kolay bir şey değil. Acı ve hayal kırıklığı karşısında genellikle ilk tepkimiz bize acı veren insanların acı çektiğini görmek istemek olur. Bu da öc alma isteği, suçlama ve nefret duygularını beraberinde getirir. Bu doğal bir süreçtir.
Affetmek güçsüzlük değil, özgürleşmektir
Affedememe, kin, suçlama, nefret gibi duygulara tutunma sebebimiz içimizde bir yerin fena halde acıması. Bu duygular bizi içlerine hapseden savunma duvarlarımız. Bu duygulara dayanarak güç aldığımızı sanıyoruz. Affetmek de bu yüzden çoğu zaman bize güçsüzlük gibi geliyor. Oysa biz bu duygulara tutunup onları besledikçe acımızı da farkında olmadan besliyoruz. Bu hisler biz fark etmesek de kendimizi gerçekleştirme yolunda önümüzde engel oluşturuyorlar.
Affetmek, her şeyden önce fiziksel ve psikolojik olarak bize zarar veren duygulardan kurtulabilmek için esas. Bizi acıtan birinden, ona hınç duymaya devam ederek kurtulamayız. Hıncımız, ancak bizi esir eder. 1991 yılında Nobel Barış ödülüne layık görülen, yıllarca askeri baskı altında ev hapsinde yaşamış Burmalı bir politikacı olan Aung San Suu Kyi’nin söylediği gibi, “Beni asla esir alamadılar. Çünkü kalbimde onlara karşı nefret oluşmasına hiç izin vermedim.”
Suçlamayı bırakıp kendi içimizdeki acıya dönüp onunla karşılaştığımızda ise farkındalık devreye girer. Yalnızlığımızla, korkumuzla, savunmasız tarafımızla karşılaşma, bu duyguları sağaltma ve sonsuza dek özgürleşme imkanı buluruz. Affettiğimiz zaman özgürleşen kişi affettiğimiz kişi değil, biz oluruz. Suçlama, kin ve öfkenin bünyemizde yarattığı olumsuz etkilerden kurtulur, geçmişi bırakıp, geleceğe temiz gözlerle bakabiliriz. Bu cesur ve zor bir adımdır.
Yapılan araştırmalara göre, garez ve hınç duyguları kortizol (stres hormonu) seviyelerinin ve kan basıncının yükselmesine, kalp atışlarının hızlanmasına ve terlemeye sebep olurken, affetmek bünyeyi stresten kurtararak üzüntü, gerginlik ve huzursuzluk duygularını azaltıyor. Affettiğimiz zaman fiziksel ve psikolojik sağlığımızda önemli oranda iyileşmeler oluyor.
İlginizi çekebilir: Bilim Açıklıyor: Affetmenin İyileştirici Gücü
Eğer affedemediğiniz birileri varsa, hele ki bazı hatalarınızdan dolayı kendinizi affedemiyorsanız, aşağıdaki birkaç nokta size yardımcı olabilir.
1. Affetmeye niyet edin
Affetme süreci her şeyden önce affetmeye niyet etmekle başlıyor. Affetmek, içeride sıkışmış bir düğümün açılması ve negatif yükün atılmasıyla kendiliğinden meydana geliyor. Tıpkı uykuya dalmak ya da unuttuğunuz bir şeyi hatırlamak gibi, üzerinde çok fazla kontrolümüz yok. Affetmek yolunda atabileceğiniz ilk adım, bunu istemek ve affetmeye niyet etmek. Bugünden yarına, öyle hemen size zarar vermiş olan kişiyi ya da kendinizi affedemeyeceksiniz belki. Ama buna niyet etmek dahi üzerinizdeki ağırlığı kaldırır, kalbinizi bir nebze de olsa ferahlatır. Affetme meditasyonu bu yolda size yardımcı olabilir.
2. Doğru sınırlar belirleyin
Affetmek bir sanattır. Bazı insanlar “Ben çok affediciyim, hemen unuturum” diye övünürler. Size zarar veren bir insanın yaptıklarını hemen unutuyorsanız, size tekrar zarar vermesi için kapıları açık tutma olasılığınız yüksek. Affetmek, bir insanın size sonsuza dek zarar vermesine izin vermek, karşı tarafa sınırsız geçiş vizesi vermek demek değil. Affederken, sınırları da doğru belirlemek gerek. Affettiğiniz kişiye güvenmeniz veya onu yaşamınızda tutmaya devam etmeniz dahi gerekmeyebilir.
3. Öz şefkat egzersizleri yapın
Öz şefkat egzersizleri,affetmek yolunda önemli bir adım. Kendimize karşı ne kadar yumuşak ve affediciysek, başkalarına karşı da anlayışımız aynı oranda artar. Kendimizle aramızdaki iletişim kuvvetlendikçe, kendi içimizde bütünlük oluşur. Düşünsel davranış ve döngülerimizin farkına vardığımız, kendimizi olduğumuz gibi sevip, kabul etmeye başladığımız zaman kendimizle barışırız. Kendisiyle barışık ve onu acımasızca eleştirmeyi bırakmış bir insan, herkesi affedebilir.
İlginizi çekebilir: Öz Şefkat: Kendinizle Bağ Kurabiliyor Musunuz?
4. Empati kurmaya açık olun
Hiçbirimiz bile bile isteye isteye hata yapmayız. Stres altında kalmış insanlar başkalarını strese sokarlar. Canı acımış insanlar başkalarını acıtırlar. Karşınızdaki kişiyi hangi yaşam deneyimleri size yaptığını yapmaya zorlamış olabilir? Affedemediğiniz kişi eğer kendinizseniz, siz de her ne yaptıysanız başınıza gelmiş olayların, yaşadığınız irili ufaklı travmaların ve içinizde sıkışmış olan duyguların esareti altında yaptınız. O anda o davranışı ortaya koymaktan başka şansınız yoktu. Olayların kaçınılmazlığını anlamak, suçluluk ve suçlama duygularından kurtulmanıza yardımcı olur.
5. Ders çıkarın
Bu olaydan ne öğrendiğinizi kendinize sorun. Başımıza gelen her talihsiz olay bize bir mesaj vermek, bir şey öğretmek için. Sizin bu yaşadığınızdan çıkarımınız ne oldu? Kendinize de nezaketle ayna tutma şansını değerlendirdiniz mi?
Kaynak: Tarabrach, Huffpost, Gratergood Berkeley