Fotoğraf: One Day/vulture.com

Birisiyle karşılaşıyorsun, kim olduğunu bile doğru düzgün tanımadığın biriyle; ama onun tek bir bakışı kalbinin deli gibi çarpmasına yetiyor. Sözcükler birbirine karışıyor, ellerin buz kesiyor ve tir tir titriyorsun. Kalbin sanki yerinden çıkacakmış gibi, içinde kocaman bir heyecan dalgası, karnında uçuşan kelebekler.. Tebrikler, aşık oldun!

Biz aşkı yıllar boyunca kalbin işiymiş gibi düşünmüş olsak da gerçekte aşk, beynin işidir!

Yapılan tüm araştırmalar, insanların aşık olma sürecinin biyokimyasal bir tarafının olduğunu gösteriyor. İlk iş dopamin, adrenalin ve noradrenalin hormonlarının salgılanmasıyla başlıyor. Dopaminin salgılanmasıyla, içimizdeki coşku ve sevinci baskın bir şekilde hissetmeye başlıyoruz , adrenalin ve noradrenalin ise vücut tepkimelerimizi ayarlıyor. Bu sayede ellerimiz titriyor, göz bebeklerimiz büyüyor, kalbimiz hızlı çarpıyor ve aşk başlıyor!

Aşk başlayınca beyin, seratonini yani mutluluk hormonunu daha çok salgılamaya başlıyor. Kendimizi çok daha keyifli hissedip, hayata daha pozitif bakmaya başlıyoruz. Aşk sırasında salgılanan tüm bu hormonlar aynı zamanda da bizi güzelleştiriyor. Cildimiz normalden daha parlak, enerjimiz de eskisinden daha yüksek hale geliyor.

Aşk zamanla biter mi?

Bir çift düşünelim; aşkın ilk evresinin heyecanını atlatıp duygularının karşılıklı olduğunu anlamış bir çift! Kalp çarpıntıları, el titremeleri zamanla azalmış ve hatta son bulmuş bir çift.

Sakın aşkları bitti diye düşünmeyin. Çünkü ilişki devam ettikçe, beynimiz ilk zamanlarda salgıladığı dopamin, adrenalin ve noradrenalin hormonlarını çok salgılamaz ve bu hormonlar yerine sevgi ve bağlılığın hormonu olarak da bilinen oksitosin hormonunu salgılamaya başlar.

Çiftler zamanla birbirlerine karşı daha sakin ama daha bağlı bir sevgi hissetmeye başlarlar. Zaman içinde ise sağlam temelleri oluşan sağlıklı bir ilişki, kişiyi birçok anlamda iyi hissettirir. Sevmek ve sevilmek mutlu ve tamamlanmış hissettirir. Hayatın güzelliklerini paylaşıp, zorluklarını birisiyle beraber göğüsleme fikri daha güçlü ve motive kılar. Birçok kişinin yana yakıla kaçtığı yalnızlık hissi ise ortadan kaybolur.

Aşk ne kadar merkezinizde?

İlişkinin ilk başlarında, hormonların etkisiyle her anımızı aşık olduğumuz kişiyle geçirmek isteriz. Ancak bu durum zamanla azalır. Enerjimizi sahip olduğumuz aile, iş, arkadaşlar, hobiler gibi diğer alanlara bölüştürürüz. İlişkide yapacağımız en büyük hatalardan birisi de aylar geçmesine rağmen hala sadece ilişkiden beslenmeye çalışıyor olmamız olur.

Hayatındaki diğer alanları görmeyip kendini sadece ilişki alanını bırakan kişi, hem kendisi hem de hayatındaki kişi adına yanlış bir yol tercih etmiş olur. Eğer aile üyelerinden, arkadaşlarımızdan, işteki başarılarımızdan alacağımız enerjinin tümünü hayatımızdaki kişiden almayı beklersek hem biz hayal kırıklığına uğramış oluruz, hem de o kişinin sırtına çok yük biner ve onu yorarız.

İlişkiniz başlayalı üç dört ay oldu ve sizin hala tüm odağınız bu ilişkideyse, bu durumu değiştirmeye, kendinizi sahip olduğunuz diğer alanlara doğru da yönlendirmeye çalışmanızı öneririm.

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:



Klinik Psk. Nazlı Kocabaşa

1986 yılında İstanbul'da doğan Nazlı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesini bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Uzmanlığına klinik psikoloji üzerinde devam eden Nazlı aynı zamanda psikodrama, aile danışmanlığı ve emdr terapistliği eğitimleri aldı. Şuanda "Tempora Aile Danışmanlık Merkezi"nde yetişkin ve çift-aile terapisti olarak hizmet vermektedir....



BLOOM SHOP