Ayça İşbilir’in yeni kitabı Bilinç Yogası, insanların doğal olmayan ve gün geçtikçe hızlanan hayatlarının sonucunda, beden ve doğa ile kopan bağlarını bilinç ile sağlamlaştırmanın yollarını ele alıyor.
Tüm yaşamım boyunca “Ben kim oldum?” diye sordum ve sorular soruları takibe başladı.
Bu düşünceler, duygular, hisler, davranışlar bana mı ait? Ben böyle düşünürken ve eyleme dökerken kim oluyorum? Peki ilişkiler ve iş hayatı nasıl daha “kolay” olur; bakış açılarımız ve düşünce yapımız değişir de yargılarımızdan özgürleşirsek hayatımız neye benzer?
İş hayatında görevler ve liderlikler üstleniyorum, kendi hayatımın lideri olabiliyor muyum? Kendi seçimlerimi yapabiliyor muyum?
Bilinç için gönüllü müyüm?
Bedenimin, zihnimin daha sağlıklı olması ve bilincimin daha geniş olması için bu yıl neler yapabilirim?
Kaçınılmaz gerçek: Değişim
Geleneksel değerler dönüşüyor; iş ve yaşam tarzlarımız değişiyor, hızlanıyor. Toplumsal çeşitliliğin artması sonucu, iş ve aile yapılarımızda da değişiklikler artıyor. Daha hızlıyız artık, dijital dönüşümün hızla yayılmasının etkisi ile düşünürken, yemek yerken, yürürken, seyahat ederken hatta zihinsel olarak bir düşünceden bir diğerine göç ederken de çok hızlıyız. Adapte olabiliyor muyum tüm bunlara, nefes alabilsem, doğada olabilsem, yavaşlayabilsem ve biraz daha dinlensem demeye başladığım günlerde Vedik Felsefeyi öğrenmeye başladım.
Acele etmediğim sürece uzağımda olabileceklerin, yakın olduğunu fark etmeye başladım.
İş hayatında; fark yaratmak ve farklı stratejiler için mesleki inovasyonlar beni motive etmekteydi. Çalıştığım tüm sektörlerde ve şirketlerde, bilgi ve teknoloji akışının parçası olmaya devam ettim. Tüm bu becerileri edinebilmek için organizasyonlarda, sürekli değişimi yönetebilen ve belirsiz iş koşullarında hedeflere yön verebilen harika liderler ile birlikte çalışma şansım oldu.
Bir yandan da yeni tip liderlik modellerine ihtiyaç duyuluyor demeye başladım. Kontrol odaklı, takımın parçası olmayan, otoriter, eleştirel yaklaşan ve iş bitirici yönetim modelleri çoktan demode olmaya başlıyordu. Dünya Ana değişiyor, iş modelleri değişiyor, yeni neslin beklentileri de bundan nasibini alıyor. Ben dönüşebiliyor muyum diye önce kendime ayna tutmaya başladım.
Kuantum ile iyileşmek
Endorfin, dopamin, serotonin ve oksitosin düzeylerimi merak etmeye başladığımda yolum Kuantum ile kesişti. İlaç içmek dışında tedavisi olmadığı söylenen Vertigo hastalığım hayat kalitemi alt üst etmişti. İlaç içersem başım dönmüyor ama günüm uyuklamakla geçiyordu. Seçimim ilaç içmek yerine kuantum enerjisinin dengeleme frekansları ile kendimi iyileştirme potansiyelimi güçlendirmekten yana oldu.
Bırakın gerçekleri gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çalıştığım gelecek benimdir.
Tesla
Bilgiye ulaşmak ve daha çok öğrenerek hem kendime ve hem de başkalarına katkı olmaya niyetim böyle başladı.
İnsan hız kesmiyor
Arap yarımadasında 5 yeni şehir kuruldu, Dubai, Abu Dabi, Manama, Doha ve 500 milyar dolarlık Neom, kapitalizmin yeni merkezleri olan bu şehirlerde yeni stratejileri oluşturulacak ve yüksek performans gösterecek yetenekli liderler buradan yetişecek; ne de olsa halen DNA’mızın keşfedilmeyen “hurda gen” diye tabir edilen yüzde 97’lik kısmı var.
İsveç‘teki Nobel Komitesi, 2016 yılında Kimya Ödülü’nün “moleküler makinelerin tasarımı ve üretimi” alanındaki çalışmaları nedeniyle Sauvage, Stoddart ve Feringa arasında paylaştırıldığını açıkladı. İsveç Kraliyet Bilim Akademisi, düzenlediği basın toplantısında, Sauvage, Stoddart ve Feringa’nın “gerekli enerji sağlandığında verilen görevi yerine getirebilen, hareketleri kontrol edilen moleküller geliştirdikleri” için Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldüklerini belirtti.
Hareketleri kontrol edilen moleküller ile şirket çalışanlarını uzaktan yönetmek mümkün olur mu sorusu geldi bir an aklıma. Yok artık dedim; dünya üzerinde farklı kıtalarda ve ülkelerde ofisleri olan şirketler için bu bir yeni çağ yönetim modeli olabilir mi?
İlginizi çekebilir: Scio Kuantum Biofeedback Sistemi Nedir?
Doğadan kopan hayat
Sanal platformlar, sanal oyunlar, sosyal medya platformları derken, saç kılından ince moleküller ile uzaktan neler yapılabilir ki sorusu ile birden artık gerçekten yorulduğunu sezdiğim Dünya Ana ve 5 Elementi düşündüm. Daha ne kadar uzaklaşacağız topraktan, sudan, havadan, bitkiden, kuştan, kelebekten…
Bu hız ve innovasyon çağında Dünya Ana yorgun ve ağlıyor; duyuyor muyuz? Çevre felaketleri, denizler, virüsler, salgın hastalıklar, hızla kirlenen hatta yok olan ormanlar… Soluduğumuz temiz hava rezervi azaldı. Çevre sorunlarına bağlı sağlık problemleri, adı konulamayan yeni hastalıklar ve sindirim sorunları hızla artmaya başladı. Gluten diyeti yapmadan, wi-fi olmadan, akıllı cep telefonumuzun bataryası dolmadan veya kredi kartlarımız yanımızda olmadan yaşayamaz; sevgi, şefkat, şükran ve dinginlik olmadan yaşayabilir hale geldik.
Doğala dönüş
Sevindiren ve gülümseten şeyler de var; gençler doğaya ve hayvanlara daha hassas, bugünlerde eskiye dönüş başladı. Streç film ile kaplamak yerine yemeğini muz yaprağına saran, bakır su bardağını yanında taşıyıp alkali su içmeye özen gösteren, yiyeceği kadarından fazlasını tabağına almayan, yemeyeceği kadar doğal olmayan hiçbir şeyi bedeninde kullanmayanların sayısı artıyor.
Etik davranış ve empatinin artan öneminin yanı sıra; Vejeteryan, Vegan, Yogik ve Satvik yaşam tarzını benimseyenler beş elementi, hayvanlara ve doğaya katkıyı daha çok konuşuyorlar artık. Doğal ve saf olanı daha çok benimsemeye başlayanların sayısı artıyor.
Kimlik arayışı
Benlik idraki uzun ama zor değil; problem olarak algılananlar ise sadece bakış açıları nedeniyle olana yüklenen anlam. Problem olarak tanımlananlar herkes için ortak ise, kimse ona sahip olmak istemiyor. Fakat kaçış yok ise, gerçektir. Doğum, yaşlılık, hastalık ve ölüm bu kapsamdadır. Bu dört unsur, hepimiz için doğal ve gerçektir, ortaktır ve bunlardan kaçış yoktur.
Önce içinde bulunduğumuz realitenin farkında olmamız gerekir. En yoğun olanlar, bedenlerden ve zihinlerden gelen, acılar, ağrılar, üzüntüler ve korkular. Üstelik, sana acı ve sıkıntı veren dostun ya da arkadaşın ise, bu daha yoğundur. Bu evrende 8,400,000 canlı türü var; en mutlu insanların en fakir ülke olan kaderi sui le yazılmış olan Bangladeş’te yaşadığı varsayılıyor. Bangladeşliler istikrarlı bir yoksulluk yaşamaktalar ama yüzleri hep gülüyor, demek ki para ile olmuyor saadet.
Modern hayat bizlere geçici çözümler buluyor. Doğadan koçluk almayı bıraktık üzerine toprağın kimyasını bozduk. Susuzluk sebebi ile yaşanacak küresel savaş pek yakında. Ormanları yakıyoruz, kesiyoruz, problem tabir ettiğimiz konular da çoğalıyor. Hayatın amacı gelişmek mi, yoksa stres içinde sabırsızca bireysel modda yaşamak mı?
“Bilinç Yogası” kitabı ne anlatıyor?
Bilinç Yogası, yaşamını farkındalıkla “bilinçli” seçimler yaparak, herkesten ve her şeyden alıp kabule gönüllü olan; fiziksel ve zihinsel olarak daha bilinçli yaşamak isteyen kendi hayatlarının lideri olmayı ve kolay yaşamı seçenler için çekici olabilir.
Yaşamdan beklentilerine göre seçimlerinin, kararlarının, kısacası “Bilincin Yogisi” olmanın tanımını kendimce yazdım. Hepimiz kendi seçimlerimiz ve kararlarımız ile kendi bilincimizin sahibiyiz ve farklı bakış açılarına sahibiz.
Bilinç Yogası çokça kadim bilgilere yer veriyor; Vedik Felsefe, Vedik Metinler, Yoga Sutra, Upanişadlar, Özgün Hali ile Bhagavat Gita’dan Bilinç’e dair çokça tanımlar bulacaksınız.
O halde şimdi Yoga konuşmaya başlayalım; Yoga zihin dalgalarının kontrol altına alınarak, zihnin özgürleşmesidir. Böylece bakan kişi görmeye başlar ve varlığının ardındaki sebep ortaya çıkar. Yoksa zihinsel dalgalarda gezinmeye devam edersin, asıl sen uzakta kalır…
Sen sadece beden, nefes, duyu, zihin ve yaptıkların değilsin; sonsuz varlık olarak bütünü bir olansın; saf bilinçsin ve zihin ötesi farkındalıksın.
İnsan deneyim aradığında, beden olur
Bilgiyi aradığında, zihin olur
Rabbi aradığında, kalp olur
Hakikati aradığında, hiç olur
Bilinç ile hiç olduğunda; Raja Yogi yani “Zihnini Yöneten Kral”, gerçek efendi sen olursun.
İlginizi çekebilir: SCIO NLP Uygulaması Hangi Alanlarda Fayda Sağlar?