İşte o an geldi. Daha önce bu yaşımızda, bu benliğimizle hiç yaşamadığımız yepyeni bir yıl var önümüzde. Bu ay biraz durup sakinleşmeye, dinlenmeye ne dersiniz? Bir şeyi değiştirmeyi düşünmeden, planlamadan sadece olduğunuz halinizle var olmanın tadını çıkarmak nasıl olurdu? Öyle kitaplar var ki bulunduğumuz andan bizi alıp bambaşka zamanlara ve dünyalara götürebiliyor. Böylece kendi halimizde akışta kalabiliyoruz. Böyle bir akışa kendimizi bırakabilmek ekranların yaptığı gibi bizi uyuşturmadan zihnimizin derinliklerine ulaşmamızı sağlayabiliyor. Bloom Kitap Kulübü ocak ayı seçkisi için görsel dünyası zengin ve kurgusu derin kitaplar seçtik. Şimdi kendinizi sayfaların akışına bırakma zamanı. Keyifli okumalar!
Küçük Tilkili Kadın – Violette Leduc
Fransız edebiyatının çığır açan isimlerinden biri olan Violette Leduc’un yazıları 20. yüzyılın sosyal normlarına karşı gelen, samimi ve cesur bir içsel yolculuğun aynasıdır. İlk kez 1965 yılında yayımlanan Küçük Tilkili Kadın romanı özgün ve cesur bir anlatımla insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve bireysel kimliğin keşfini ele alır. Kitap, farklı dönemlerde bir kadının yaşadığı aşk, arzular ve yalnızlık duygularını işlerken, aynı zamanda cinsiyet, toplum ve özgürlük temalarına da derinlemesine dokunur.
Aynı zamanda yazarın otobiyografik ögelerinin de yer aldığı Küçük Tilkili Kadın romanı, özellikle kadın kimliğine dair toplumsal normlara karşı çıkışı ve bireysel özgürlüğün önemini vurgulamasıyla da bilinir. Kışın bu soğuk günlerinde sıcacık bir mekanda otururken duygu yüklü, düşündürücü ve bir o kadar da şiirsel bir anlatıyla Paris’in büyülü atmosferine yoksul bir kadının bakış açısından tanık olmak ve umut hissiyle içinizi ısıtmak istiyorsanız bu kitap aradığınız eser olabilir.
Sanat Tarihinde İlkler – Nick Trend
İşten eve gelmişsiniz. Sıcacık bir duş alıp kendinizi evinizin güvenli kollarında geçireceğiniz geceye hazırlamışsınız. En sevdiğiniz köşeye kurulmadan önce bitki çayınızı yanınıza alıp mumunuzu yakmışsınız. Böyle bir anda derin bir rahatlama hissiyle oturduğunuz köşenizde ekransız ama bir o kadar da görselliği ön plana çıkaran sayfalara göz atmak ister misiniz? Basit ve etkili bir anlatım tarzıyla sanatın kapılarını okurlara aralayan sanat tarihçisi Nick Trend’in Sanat Tarihinde İlkler kitabı tam da böyle bir anınızda sizi hem sanatın hem de tarihin etkileyici atmosferine kavuşturabilir.
İlk gülümsemeyi kim resmetti? Sanatın ilk öpücüğü ne zamandı? Çocukları gündelik oyunlarında resmetmek ilk kimin aklına gelmişti? Hiç düşündünüz mü? Tüm bu soruların yanıtı aslında insanlığın toplumsal ve sosyal dönüşümüne de ışık tutuyor. Bu dönüşüm anları sanatçıların fırçalarıyla ölümsüzleşiyor. Aynı zamanda sanat severler ve tarih boyunca sanatın gelişimini öğrenmek isteyen okurlar için bir rehber niteliğinde olan bu kitap, 30 öncü eser aracılığıyla görsel hikayelerin ardındaki bağlamları samimi bir dille okura aktarıyor. Bu eserlere açıklamaları eşliğinde yeni bir perspektiften bakmak estetik algınıza yeni anlamlar katacak. Bu kitabı okurken rahat okuma köşenizden farklı görsel dünyaların tarihsel derinliklerine yolculuk edeceksiniz.
Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım – Elena Ferrante
Daha önce hiç Elena Ferrante kitabı okudunuz mu? Deniyor ki bir kere bu yazarın kitabını okudunuz mu diğer kitaplarıyla da mutlaka buluşmak istiyorsunuz. Elena Ferrante kim diye soracak olursanız kim olduğunu bilmiyoruz. Bu, kitapları onlarca dile çevrilen ve ödüller alan İtalyan bir yazarın takma adı. Peki, dilimize Eren Yücesan Cendey’in müthiş çevirileriyle aktarılan eserleri arasından neden yazarın bu kitabını önerdim? Geçtiğimiz yaz The New York Times, yazar, çevirmen, akademisyen, eleştirmen ve yayıncılardan oluşan 503 kişilik dev bir ekibin oylarıyla 21. yüzyılın en iyi 100 kitabını seçti.
Bu listedeki en iyi kitap ise Elena Ferrante’nin Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım oldu. Bu kitap aynı zamanda yazarın ünlü Napoli Romanları serisinin de ilk kitabı. Napoli Romanları, 40’tan fazla dile çevrildi ve dünya çapında büyük bir hayran kitlesi kazandı. Ayrıca HBO tarafından uyarlanan dizi, kitapların başarısını daha da geniş bir kitleye ulaştırdı. Bu nedenle yazarla tanışmak için iyi bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum. Dört kitaptan oluşan bu seri, 1950’lerden 21. yüzyılın başlarına kadar uzanan bir zaman diliminde, İtalya’nın Napoli kentinde büyüyen Elena Greco (Lenù) ve Raffaella Cerullo (Lila) adlı iki kadının hayatlarını, dostluklarını ve rekabetlerini anlatıyor. Yeni bir yıla yeni bir yazarla tanışarak başlamak hoş olmaz mı?
Serinin ilk kitabı olan Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım, alanının en tanınmış illüstratörlerinden olan Mara Cerri’nin özgün çizimleri ve Fanny & Alexander tiyatro topluluğunun oyun yazarı ve oyuncusu Chiara Lagani’nin romandan uyarladığı metniyle bir çizgi romana dönüştü. Bu uyarlama, Elena ve Raffaella’nın karmaşık dostluğunu ve Napoli’nin yoksul mahallelerinde geçen hikayelerini hem görsel hem de metinsel açıdan çarpıcı bir şekilde yeniden yorumluyor.
Mara Cerri’nin duygu yüklü illüstrasyonları, hikayenin melankolik ve derin atmosferini kusursuz bir şekilde yansıtırken, Chiara Lagani’nin metin uyarlaması, orijinal eserin edebi ruhunu koruyarak hikayeyi yeni bir boyuta taşıyor. Görsel sanatların edebiyatla buluştuğu bu kitap, Napoli Romanları dünyasına bir giriş yapmak ve Elena Ferrante’yle tanışmak için iyi bir başlangıç. Siz de bu yıl ekranlarla aranıza mesafe koyarak görsel deneyimlerinizi artırmak istiyorsanız bu edebi çizgi romana bir şans verebilirsiniz.
Doppelganger – Naomi Klein
Kanadalı yazar, aktivist ve sosyal eleştirmen Naomi Klein, çağımızın en etkili düşünürlerinden biridir. Yazar, Doppelganger kitabında kendi kimlik krizinden yola çıkarak toplumsal yansımalar ve “öteki” olma kavramını inceliyor. Kitabın çıkış noktası, Naomi Klein’ın sık sık bir başka yazar olan Naomi Wolf ile karıştırılması. Almanca bir kelime olan Doppelganger, birinin tıpatıp benzeri olmak anlamına geliyor zaten. Bu yanlışlık üzerinden yola çıkan Klein, kimlik, algı ve modern toplumun parçalanmış aynalarını araştırıyor.
Klein, kişisel bir deneyimi toplumsal bir bağlama oturtarak bugün “ayna dünya” dediği bir fenomenin içinde yaşadığımızı iddia ediyor. Ona göre bu dünya, gerçekliğin çarpıtıldığı, yanlış bilgi, kutuplaşma ve algı yönetiminin hüküm sürdüğü bir yer. Klein, kitapta popüler kültür, siyaset ve medya dünyasındaki yankı odalarını, komplo teorilerinin yükselişini ve bireylerin nasıl daha radikalleştiğini inceliyor. İklim krizi, kapitalizm, teknolojik değişim ve kimlik politikaları gibi konuları derinlemesine ele alıyor.
Klein’in, bir bireyin deneyiminden yola çıkarak bugünün dünyasını anlamaya yönelik geniş çaplı bir sorgulama sunduğu bu kitabı kutuplaşma, yanlış bilgi çağında hakikatin savunulması ve bireylerin nasıl manipüle edildiği üzerine düşünmek isteyenler için derin bir okuma deneyimi sunuyor. Ayrıca The Guardian’ın 21. Yüzyılın En İyi 100 Kitabı arasında gösterilen Şok Doktrini kitabıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Kanadalı yazar, son kitabı Doppelganger ile 2024 Women’s Nonfiction Ödülü’ne de layık görüldü.
The Art of Making Memories – Meik Wiking
Kopenhag’daki Happiness Research Institute’un CEO’su ve çok okunan Hygge kitabının yazarı Meik Wiking, mutluluk kültürü ve iyi yaşam felsefesi üzerine bir kitapla daha karşınızda! Art of Making Memories yeni bir yıla girerken geçmiş yılın mutlu anılarını değerlendirmek ve geleceğe yönelik unutulmaz anılar yaratmak için ilham verici bir rehber. Anılarınızı nasıl daha kalıcı ve anlamlı hal getirebileceğinizi, mutlu bir hayatın temelinde hafızanın nasıl bir rol oynadığını öğrenerek 2025 yılını bambaşka bir bakış açısıyla değerlendirebilirsiniz.
The Art of Making Memories, samimi anlatımıyla mutluluğun kendisini ve anlamını arayan herkes için pratik ve bilimsel temeli olan öneriler sunuyor.
