Kaynak: Pinterest

Nefesinizi tuttunuz, kalp atışlarınız hızlanmaya başladı ve bir çığlık attınız! Vücudunuzun verdiği bu tepkiyi tanıdınız mı? Muhtemelen bir korku filmi izlerken aynı duygu durumlarını sizde yaşıyorsunuz!

Peki korku filmi izlerken vücudunuzun verdiği bu tepkinin, kilonuza da etki ettiğini biliyor muydunuz? Korkmak ve gerilmek, size belli miktarda kalori kaybettiriyor. Şaşırtıcı değil mi? Yapılan bazı araştırmalar insanların korku filmleri izlerken kalori harcadığını, bazı insanların da filmden sonra kendilerini daha mutlu hissettiklerini ortaya koydu!

Bir filmden ne kadar etkileneceğiniz o filmi ne kadar korkunç bulduğunuzda doğrudan ilişkili. 2012’de İngiltere’deki Westminster Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, 10 denekten 10 korku filmini izlemeleri istendi. Bu esnada deneklerin kalp atış hızını, oksijen alımını ve karbondioksit çıkışını takip ettiler. Bunun sonucunda ise 1980’de Jack Nicholson’un oynadığı The Shining filmi, en çok kalori harcatan korku filmleri listesinin başında yer aldı.

Bu filmi izleyen kişi 184 kalori harcadı. Dile kolay, 184 kalori deyip geçmeyin! Çünkü Amerikan Egzersiz Konseyi’nin fiziksel aktivite kalori yakım sayacına göre 64 kiloluk bir yetişkin ancak 40 dakikalık bir yürüyüş sonrasında 184 kalori yakabiliyor. The Shining filmini, Jaws ve The Exorcist filmleri de takip etti. Bu filmleri izleyenler ise sırasıyla 161 ve 158 kalori yaktılar.

Peki korku filmlerini izlerken nasıl kalori harcarız?

Londra’da bulunan Roehampton Üniversitesi’nde araştırmalar yapan Richard Mackenzie’ye göre, korku filmi izlerken kalori kaybetmemizi sağlayan süreç sırasıyla şöyle çalışıyor: Korku filmi izlerken stres yaşıyoruz. Stres ise sinir sistemimizi herhangi bir konuda mücadele içindeymişiz gibi uyarı yolluyor. Bu da adrenalin hormonunun serbest kalmasına yol açıyor. Adrenalin ise kalori yakmamızı sağlıyor ve tam bu noktada savaşmaya ya da kaçmaya hazır hale geliyoruz.

Yapılan bir diğer araştırmaya göre ise, korku filmi izlemenin beyaz kan hücrelerinin sayısını önemli ölçüde artırdığını ortaya çıkardı. Her ne kadar bu araştırmanın sonuçları hakemli bir dergide yayımlanmasa da beyaz kan hücreleri insan metabolizmasındaki hastalık ve enfeksiyonlara karşı savaştıkları için, araştırma sonucunda elde edilen bu bulgu son derece önemliydi. Stres dergisinde yayınlanan aynı araştırma, korku filmi izleyenlerin bağışıklığının kısa vadeli de olsa güçlendiğini ortaya koydu.

Psikiyatri ve davranış bilimleri profesörü olan Firdaus Dhabhar’da, korku filmlerini “yararlı stres” kavramını üreten bir araç olarak düşünebileceğimizi söylemekte. Uzun vadede stres, kalp hastalıkları, depresyon, tansiyon gibi rahatsızlıkların tetikleyicisi olsa da kısa süreli yaşanan bu gibi stres atakları bağışıklık sistemi için adeta bir antrenman görevi üstlenebilir.

Kısa süreli korku ruh halimizi iyileştirebilir mi?

Sosyolog, korku araştırmacısı ve yazar Margee Keer, korku filmi izlemenin ruh halini iyileştirmeye de yardımcı olduğunu söylüyor. Kerr’e göre korku filmi gibi ürkütücü bir deneyimden sonra insanlar kendilerini daha az endişeli, daha az sinirli ve daha mutlu hissediyorlar. Kerr, bu durumun deneyim sırasında serbest bırakılan farklı nörotransmiterler ve hormonlarla açıklanabileceğini ifade ediyor. Tabii burada önemli bir ayrıntı da var. Bu araştırmalar korku filmi izlemek için istekli olan kişileri bağlıyor.

Çocuklara dikkat!

Korku ve gerilim türünden hiç hoşlanmayan insanlar için bu olumlu etkiler söz konusu dahi olmayabilir. Özellikle çocuklar için bu filmlerin pek de uygun olduğu söylenemez. Michigan Üniversitesi’nde yapılan eski bir araştırma, çocukluk döneminde medya tabanlı bir korku yaşayan üniversite öğrencilerinin yüzde 26’sının deneyimden hala kaygı duyduğunu tespit etti. Tavsiyemiz, sevdiğiniz korku kuşağını izlemeden önce çocuklarınızın uyuduğundan emin olun.

İlginizi çekebilecek diğer yazılara aşağıdan ulaşabilirsiniz:

 Kaynak: Time





BLOOM SHOP