YAZAN: ALEYNA TEPE İPER

Yaşam akışı, geçmişin, bugünün ve geleceğin sürekli etkileşiminden oluşur. Verdiğiniz her karar, hatırladığınız her anı ve belirlediğiniz her hedef bu üç zaman dilimini kapsar. Öte yandan bu denli iç içe geçmiş bu zaman dilimleri arasında bir denge bulmak zorlayıcı olabilir. Aradaki denge kaybolduğunda kendinizi geçmiş anılarda kaybolmuş, bugünün sorumlulukları arasında sıkışmış ya da geleceğin belirsizlikleri karşısında endişelenmiş hissedebilirsiniz. İyi oluş halini sürdürmek ve hayatın akışına uyumlanmak için bu zaman dilimleri arasında denge kurmak önemlidir. Geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki dengeyi koruyabilmeniz için Dr. Philip Zimbardo’nun “dengeli zaman perspektifi” nedir? Hayatınıza nasıl entegre edebilirsiniz? Sizin için anlattık!


Zaman perspektifi teorisi nedir?

Hayatı nasıl yaşadığınızı anlamak için bakmanız gereken ilk noktalardan biri zamanla olan ilişkinizdir. Zaman perspektifiniz, olayları nasıl değerlendirdiğinizi, yaşamı nasıl gördüğünüzü ve nasıl hareket ettiğinizi belirler. Bu doğrultuda, Dr. Philip Zimbardo’nun geliştirdiği Zaman Perspektifi Teorisi, zaman algısının düşünce ve davranış üzerindeki etkisini anlamaya yardımcı olan güçlü bir model sunar. Zimbardo, psikoloji dünyasında, Stanford Hapishane Deneyi gibi devrim yaratan çalışmalarıyla tanınan bir isimdir. Öte yandan Zimbardo’nun çalışmaları yalnızca bu deneyle sınırlı değil. Öne sürdüğü Zaman Perspektifi Teorisi, insanların zamana karşı bakış açılarının yaşam kalitelerini nasıl etkilediğini ve bu perspektifleri nasıl dengeleyebileceklerini açıklayan beş farklı kategoriden oluşan kapsamlı bir yaklaşımdır.

1. Geçmiş-pozitif

Geçmiş-pozitif perspektife sahip kişiler, geçmişe güzel anılar, kazanımlar, gelenekler ve yaşanmışlıklar üzerinden bakar. Bu kişiler geçmişteki mutlu anılarını hatırlayarak kendilerini güçlü hisseder, geçmişlerinden ilham alır ve hayata daha iyimser bir gözle bakabilir. Bu bakış açısı, kişinin köklerine bağlı kalmasını sağlar ve toplumsal değerleri koruma eğilimini artırır. Ancak dengesi bozulursa geçmişe odaklanmak, kişiyi bugünden ve gelecekten koparabilir. Hayatı sadece nostalji penceresinden görmek, ilerlemeyi ve değişimi zorlaştırır, tatminsizlik duygusuna neden olabilir.

2. Geçmiş-negatif

Bu bakış açısı, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimlere, hayal kırıklıklarına ve pişmanlıklara odaklanan kişileri temsil eder. Sonucunda ise kişinin kendisiyle ya da başkalarıyla ilgili suçluluk, öfke ve hayal kırıklığı duymasına neden olabilir. Geçmişte yapılan hatalara takılı kalmak, kişinin öz güvenini azaltabilir ve gelecekte yeni adımlar atmasını engelleyebilir. Öte yandan dengenin bozulması ve geçmişteki olumsuzluklara saplanıp kalmak, duygusal yükü artırır, kişiyi “keşke” kalıbına hapsederek bugünü yaşamayı zorlaştırır.

3. Bugün-hedonistik

Bugün-hedonistik bakış açısı, anın keyfini çıkarmak ve hayata karşı daha coşkulu bir yaklaşım benimsemek anlamına gelir. Bu kişiler için her şey andadır ve andaki her şey keyiflidir. Ancak denge bozulursa, kişi uzun vadeli sonuçları düşünmeden tamamen anlık hazlara odaklanarak dikkatsizlik ve sorumsuzluk gibi sonuçlarla yüzleşebilir. Bu perspektife aşırı odaklanmak, kişinin gelecek için plan yapmasını engelleyebilir ve uzun vadede tatminsizlik hissine yol açabilir.

4. Bugün-kaderci

Bugün-kaderci perspektife sahip kişiler, hayatlarının kendi kontrolleri dışında geliştiğine inanır. Bu bakış açısına göre, kader ya da dış güçler olayların gidişatını belirler. Dolayısıyla bu kişiler genellikle pasif bir duruş sergiler ve olaylar karşısında çaba göstermekte zorlanır. Kendi hayatını şekillendirme gücüne sahip olduğuna inanmayan bir kişi, sorunlarla yüzleşmek ya da hedef belirlemek yerine, hayatta sadece akışa kapılabilir. Bu durum da uzun vadede tatminsizliğe ve hayal kırıklığına yol açabilir.

5. Gelecek odaklı

Gelecek odaklı kişiler, hedeflerine ulaşmak ve uzun vadeli başarı elde etmek için devamlı planlar yapar. Bu bakış açısı, bireyi daha disiplinli ve kararlı bir hale getirebilir. Ancak dengesi bozulursa, sürekli bir şeyler başarmaya odaklanan biri, kendini tükenmiş hisseder ve anın güzelliklerini fark edemez. Bu durum ise, uzun vadede yaşamdan kopukluk hissine ve duygusal tükenmişliğe yol açabilir.

Bu perspektiflerden herhangi birine aşırı odaklanmak, yaşam dengesini bozabilir ve kişinin kararlarını, ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Zaman Perspektifi Teorisi’nin önerdiği en önemli şey, bu beş perspektiften birine aşırı odaklanmamak ve dengeli bir ilişki geliştirmektir.

En doğru zaman hangisidir?

Aslında en doğru tek bir zamandan bahsetmek pek mümkün değildir. En doğru zaman, geçmiş, bugün ve geleceğin dengeli bir şekilde bir araya geldiği akıştır. Dr. Philip Zimbardo’nun “dengeli zaman perspektifi” olarak isimlendirdiği bu teori, geçmiş, bugün ve gelecek arasında bir denge kurmayı ifade eder. Bu denge, geçmişten alınan dersleri bugünkü yaşama olumlu bir şekilde entegre etmeyi ve geleceğe yönelik planlar yapmayı sağlar.

Dengeli zaman perspektifi, farklı durumlar karşısında esnek olabilmeyi ve uyum sağlamayı mümkün kılar. Bu yaklaşım, sadece duygusal dayanıklılığınızı artırmakla kalmaz; aynı zamanda daha sağlıklı kararlar almanıza ve yaşamın her anını kutlamanıza yardımcı olur. Bu bakış açısı da sizi en doğru zamana, yani dengeye ulaştırır.

Dengeli zaman perspektifi nasıl sağlanır?

Dengeli zaman perspektifini benimsediğinizde geçmişten gelen deneyimlerinizi kabullenir, bugünü dolu dolu yaşayarak anın tadını çıkarmaya odaklanır ve geleceğe yönelik planlar yaparak hayatınıza yön verirsiniz. Bu üç boyut arasında dengeyi kurmak, alışkanlıklarınızı değiştirmeyi ve bakış açınızı yeniden yapılandırmayı gerektirdiğinden biraz zaman alabilir. Bu noktada kendinize karşı sabırlı ve şefkatli olmanız faydalı olabilir. İşte dengeli zaman perspektifini benimsemenizi kolaylaştıracak temel adımlar.

Geçmişi kabul edin.

Geçmişle sağlıklı bir ilişki kurmadan ilerlemek ve dengeli bir zaman perspektifi oluşturmak mümkün değildir. Geçmiş, bugünkü kararlarınızı ve gelecek planlarınızı etkileyen deneyimler bütünüdür. Ancak bu, geçmişe takılı kalmanız gerektiği anlamına gelmez. Aksine, geçmişi kabullenmek, anılardan ders almak ve alınan dersleri bugüne olumlu bir şekilde taşımak demektir. Geçmişteki güzel anılara odaklanmak, size moral ve güç verebilir. Benzer şekilde, geçmişte yaşadığınız zorlukları anlamlandırmak ve onlardan ders çıkarmak, ileride aynı hataları tekrarlamamanız için size rehberlik eder. Geçmişte sıkışıp kalma halini aşmada, kabul ve affetme büyük önem taşır. Kendinizi ya da başkalarını affetmek, geçmişin duygusal yükünü hafifletir. Yaşananları geçmişte bırakarak geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemenizi sağlar. Bu sayede geçmiş, bugününüzü ya da geleceğinizi olumsuz etkilemek yerine destekleyen bir unsuru haline gelir.

Bugünde yaşayın.

Aslında bugün, hayatın gerçekten yaşandığı tek andır. Ancak modern dünyanın hızı, sürekli artan dikkat dağıtıcı unsurlar ve yoğun stres, çoğu zaman anı yaşamayı zorlaştırır. Dengeli bir zaman perspektifi için bugüne odaklanmayı öğrenmek, hem zihinsel hem de duygusal sağlığınız için kritik bir adımdır. Bugünü dolu dolu yaşayabilmek için çeşitli farkındalık pratikleri yapabilirsiniz. Bu küçük anlar, yaşamın tadını çıkarmanıza ve stresi azaltmanıza yardımcı olur. Ayrıca, dikkat dağıtıcıları azaltarak bugünü daha verimli geçirebilirsiniz. Sosyal medyada fazla zaman harcamaktan kaçınmak, telefon bildirimlerinizi kapatmak ve önceliklerinize odaklanmak, bugünü fark etmenizi kolaylaştıracaktır. Bugünde yaşamak elbette geçmişi ve geleceği tamamen göz ardı etmek anlamına gelmez. Tam tersine bugünün keyfini çıkarırken hem geçmişin hem de geleceğin bir parçası olduğunuzu hissetmek anlamına gelir.

Geleceği planlayın.

Aşırıya kaçmadığında gelecek odaklı bir bakış açısı, hayatınıza yön ve anlam kazandırabilir. Ancak bu planlama sürecinde kaygıya kapılmadan hareket etmek ve gerçekçi hedefler belirlemek büyük önem taşır. Öncelikle, hayallerinizi somut ve ulaşılabilir hedeflere bölmekle başlayabilirsiniz. Bu yaklaşım, geleceğin daha net ve yönetilebilir görünmesini sağlar. Ayrıca, hayatın belirsizliklerini kabul ederek esnek bir tutum sergilemek de önemlidir. Her şeyin planladığınız gibi gitmeyeceğini bilmek ve bu durumları birer öğrenme fırsatı olarak görmek, hayal kırıklıklarını azaltır ve sizi daha güçlü kılar. Bu esneklik, geçmişteki olumsuz deneyimlerinizle ve hem bugün hem de gelecekte karşılaşabileceğiniz zorluklarla daha kolay başa çıkmanıza olanak tanır. Planlar ve umut, yalnızca geleceğe dair kavramlar değildir; aynı zamanda bugün harekete geçmek için güçlü bir motivasyon kaynağıdır. Geleceği planlamak, geçmişten gelen dersleri ve bugünkü enerjinizi kullanarak hayata bir yön vermenize yardımcı olur. Bu süreci, bugünün ve geçmişin değerini unutmadan gerçekleştirdiğinizde dengeli bir yaşam perspektifi elde edersiniz.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP