Dijital etkileşimlerin insanlık tarihinde hiç görülmedik biçimde hayatlarımıza nüfuz ettiği bir gerçeklikte yaşıyoruz. Artık hayatımızı şekillendiren bir numaralı etken, gün içerisinde en çok maruz kaldığımız dijital ekranlar. Bu aynı zamanda ürpertici bir gerçek. Teknolojinin yaşamlarımıza kattığı nimetler yadsınamaz. Ancak dijital etkileşimlerin analog etkileşimlere ağır bastığı bir zamandayız ve bunun ciddi bir maliyeti de var. Eğer siz de teknoloji ile olan ilişkimizde bir gariplik sezmeye başladıysanız, hiç de yalnız değilsiniz.
Özellikle akıllı cep telefonlarının hayatımıza girmesiyle birlikte internet erişimimiz kesintisiz hale geldi. İnsanlardan çok makinelerle etkileşim halindeyiz ve dikkatimizi sürekli dağıtan bir dijital bombardıman altında yaşıyoruz. Rahatsız edici bir tik haline gelen cep telefonunu sürekli kontrol etme dürtüsü bir kontrol eksikliği duygusu uyandırırken, anlamlı bir hayat sürmenin ön koşulu olan bölünmemiş dikkat ile bir işi sonuna kadar sürdürmemizi, öğrenmemizi ya da yaratmamızı sağlayan bilişsel güç oldukça zayıflamaya başladı.
Birçok pratik faydasının yanında manevi bir boyutu da olan “anda kalma” kapasitemiz için ciddi sıkıntılar söz konusu
Takip ettiğimiz kişilerin hayatlarının özenle filtrelenmiş dijital tasvirleri, bizlerde ister istemez bir yetersizlik duygusu uyandırıyor. Zeki insanlar olarak bu dijital hayatların göründüğü kadar toz pembe olmadığını bilsek dahi, sosyal hayvanlar olarak daha derinlere gömülü olan duygusal ve sosyal devrelerimizi ikna etmek o kadar da kolay olmuyor.
Duygusal yükü daha fazla ve dolayısıyla dikkatimizi çekmek için daha çok kullanılan negatif, şiddet ve cinsellik barındıran içeriklere çok daha fazla maruz kalıyoruz. Bu şekilde ya farkına bile varmadan yıkıcı bir haleti ruhiye içerisine giriyoruz ya da bunlara direnmek için ciddi bir bilişsel çaba harcıyoruz. Yüz yüze fikir alışverişinde bulunmayı ve incelikli duyguları okumayı bırakıp kendimizi ekranların arkasına sakladığımızdan beri sosyal becerilerimiz aşınmaya uğruyor. Kendi duygu ve düşüncelerimizle yalnız kalarak kişisel değişim ve dönüşümün doğası gereği sancılı süreçlerinden geçmek yerine hiç bitmeyen bir içerik akışı içinde kaybolup zevk bağımlıları haline gelme tehlikesiyle karşıyayız.
Teknolojinin hayatımızın her alanına girdiğini göz önünde bulundurduğumuzda asıl ihtiyacımız olan şey kestirme birkaç ufak teknikten öte genel bir tavır, bir hayat felsefesi. Bu noktada parlak bir bilgisayar bilimi doçenti olan Cal Newport’un aynı isimli kitabında tanımladığı dijital minimalizm felsefesi tam da aradığımız şey.
Dijital minimalizm
Dijital minimalizm; çevrimiçi vaktinizi, değer verdiğiniz şeylere faydası olan, titizlikle belirleyip optimize ettiğiniz sınırlı sayıdaki faaliyetle, odaklı halde geçirmenizi ve geri kalan her şeyi gönül rahatlığıyla geri çevirmenizi öngören bir teknoloji kullanım felsefesi.
Artık bu felsefeyi nasıl hayata geçirebileceğimize yönelik pratik uygulamalardan bahsetmek istiyorum.
1. Telefonunuzla temasınızı azaltın
Telefona rastgele aralıklarla çok kısa da olsa bakıyor olmak bağımlılığımızı pekiştiren bir alışkanlık. Cep telefonlarımızı birer kazı kazan makinesi olarak düşünebiliriz. Belki de her yirmi seferinde bir kez, beynimizin “işte bu” diyeceği bir şeyle karşılaşıyoruz ama bu bizde telefona daha çok bakma dürtüsü yaratıyor. Dolayısıyla telefonlarımızla olan sürekli teması azaltmamız önemli.
- Telefonu uzak tutun: Telefonu kendinizden uzak tutabileceğiniz fırsatları belirleyin. Mesela yemek yerken telefonu masadan tamamen uzak tutabilirsiniz. Çocuğunuzla vakit geçirirken ya da herhangi bir sosyal ortamda telefona dokunmadan dikkatinizi tamamen karşıdaki kişiye verebilirsiniz. Uzmanların da uyku kalitemiz için önemle tavsiye ettiği üzere telefonları yatak odasına sokmamayı tercih edebilirsiniz.
- Bildirimlerin çoğu kapalı olsun: Anlık uyarı almanın önemli olmadığı bütün bildirimlerinizi kapatın. Örneğin bir alışveriş uygulamasından “Seni özledik, nerelerdesin?” minvalinde bir bildirim almanın pek bir manası yok. Anlık mesajlaşma alışkanlıklarınızı da gözden geçirin ve hangilerinin anlık olmasının kritik olduğuna dürüstçe karar verdikten sonra bildirimlerinizi ayarlayın.
- Telefonunuz sürekli uyku modunda olsun: Acil durumların hala aranarak bildirildiği bir dünya varsayımıyla zırt pırt gelen bildirimlerle dikkatiniz dağılmasın diye telefonunuzu sürekli olarak uyku modunda tutun. Bu şekilde sadece arandığınız zaman telefonunuz sizi uyaracak. Gelen bildirimlerle de telefonunuza bakmayı tercih ettiğiniz zaman ilgilenebilirsiniz.
- Saat kullanın: Sırf saate bakmak için ya da alarmını kullanmak için telefonu kullanmayın. Gün içerisinde kullanmak için kol saatiniz, yatak odanızda da alarmlı bir masa saatiniz olsun.
İlginizi çekebilir: Dijital Detoks: Oturumu Kapatın
2. Profesyonel olun
Gittiğiniz tatile sırf sizi çeksin diye yanınızda profesyonel bir fotoğrafçı götürmenizden bahsetmiyorum (geçim kaynağınız profesyonel modellikse başka tabii). Bu tamamen seçici olmakla alakalı. Dijital bir mecradan beklentilerinizi kendi mesleki ve kişisel değerlerinizi göz önünde bulundurarak net bir şekilde belirleyin. Dijital dünyada önünüze atılmış sonsuz sayıdaki içeriğin girdabında bilinçsizce kaybolmak yerine tükettiğiniz ve ürettiğiniz şeyler belli bir amaç doğrultusunda ve belli sınırlar dahilinde olsun. Bir bilgisayar veya cep telefonu aracılığıyla ulaştığınız her türlü uygulama, internet sitesi veya dijital araç için tek tek değerlendirme yapın.
Lafı uzatmadan söylüyorum: Size hizmet etmeyeni gözünün yaşına bakmadan bırakın. Detoksa gerek yok, eğer kendi değerlerinize hiçbir katkısı yoksa o alışkanlığınızı hayatınızdan tamamen çıkarın. Eğer bir platformdan tamamen çıkmıyorsanız da takip ettiklerinizi ciddi bir elemeden geçirin. Yerinde bir değerlendirme yapmak istiyorsanız kendinize şu soruyu sorun ve üzerine ciddi ciddi düşünün:“Bugün [x] üzerinden neler edindim ve bu edindiklerim benim için ne kadar kıymetli?”
Tabi değer verdiğiniz ve önemli bulduğunuz şeyleri kaçırmanızı ve size gerçekten hizmet eden teknolojilerden vazgeçmenizi istemeyiz. Ancak kazandıklarınızın yanında kaybettiklerinizi de değerlendirmeye alın ve optimum kullanım koşullarınızı belirleyin. Eğer anlık erişim için kritik değilse akıllı telefonlarınızda bazı uygulamaları silebilirsiniz ya da kendinize bir sınır belirleyebilirsiniz. Kullanım sürenizi telefonunuzdan takip edebilir ve belirlediğiniz sınırlar için uyarı ayarlayabilirsiniz.
3. Dijital dünyada asosyal olun
Başlık sizi rahatsız ettiyse şöyle bir genişletelim: Gerçek dünyada sosyalleşebilmek adına dijital dünyada asosyal olun. İnsan canlıları olarak başkalarıyla kurduğumuz sağlıklı ilişkiler hayati önem taşıyor. Mutlu, sağlıklı ve tatmin edici bir hayat için başkalarıyla bağ kurmaya ihtiyacımız var. Dijital iletişim araçlarının ruh sağlığımız üzerindeki etkilerini tespit etmek pek kolay değil. Bu konuyla ilgilenen bilimsel araştırmaların sayısı artmaya başladı ancak çok farklı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Fakat Cal Newport’un da kitabında belirttiği üzere rahatlıkla söyleyebiliriz ki asıl mesele, sosyal medya faaliyetlerimizin bizi çok daha önemli bir şeyden, gerçek dünyada sosyalleşmekten uzaklaştırması.
Dijital dünyada yaşadığınız iletişim gerçek dünyada yaşadığınız bağlantının sadece ufak bir uzantısı ya da vesilesi olarak kaldığı sürece bir problem yok. Ancak sosyalleşme ihtiyacınızın çoğunu dijital dünya üzerinden yaşamaya başladıysanız alarm çanlarının çalması gerek. Bir göz temasının ve beraber paylaşılan bir anın yerini kalp butonu aldığında oturup ciddi ciddi düşünmemiz gerekiyor.
Dijital ilişkilerinizi kısıtladığınızda, ilişki tarzınızı sandığınızın aksine daha anlamlı ve tatmin edici bir hale getireceksiniz. Eşiniz dostunuz veya aile fertleriniz, WhatsApp’dan yolladıkları her komik videoya tepki verdiğiniz ya da paylaşımlarına kalp gönderdiğiniz sürece sizinle kurdukları ilişkinin fena gitmediğini düşünürler ve tüm bunlar yeterli bir samimi ilişki gibi görünür. Bu durumda da daha anlamlı bir bağ kurmak için zaman ve çaba harcama motivasyonu azalır. Oysa bu yazışmalarda belli amaca hizmet eden önemli noktalarda var olmaya devam ederken tüm güne yayılan geyiklere katılmayı bıraktığınız takdirde bu dinamik değişir ve kimse bu mesajlaşmaların gerçek sohbet yerine geçtiği hissiyatına kapılmaz.
Yakın olduğunuz insanlara bu yeni iletişim tarzınızı açıklarsanız bu yorucu görevden azade olacağınız gibi onları da kırmaktan kaçınmış olursunuz. Sonuç olarak iki taraf da bu zayıf iletişim tarzının eksikliğini doldurmak için daha iyi iletişim ve ilişki kurma yolları arayacak ve sizin için gerçekten değerli olan ilişkiler bu şekilde güçlenecektir.
4. Yeni alışkanlıklar edinin
Bütün bunların yanında çok önemli bir nokta daha var. Sürdürülebilir bir dijital minimalizm felsefesi için azalttığımız teknoloji kullanımı sonucu bize kalan vaktimizle neler yapabileceğimizi de belirlememiz lazım. Eğer mevzu dijital olanı kısmaksa, boşta kalan vakti de analog olanı artırarak değerlendirmek yerinde olacaktır.
Yeni ritüeller belirlemenin, yeni bir hobi edinmenin ya da yeni bir projeye başlamanın vakti gelmiş olabilir. Bu kitap okumak ya da yürüyüşe çıkmak kadar basit şeyler de olabilir; yeni bir enstrümana başlamak, dans kursuna yazılmak, el becerisi gerektiren bir şeyler üretmek gibi daha uzun çaplı ve çetrefilli şeyler de olabilir. Mesela hepimizin doğada daha çok vakit geçirmeye ihtiyacı var.
İlginizi çekebilir: Orman Banyosu ile Doğaya Dönüş Vakti!
Olur da kendinizi bir dijital minimalist olarak tanımlamayı seçerseniz bütün teknoloji faaliyetlerinizi baştan sona tekrar değerlendirmeniz gerekecek. Dijital araçların bağımlılık yapıcı etkilerinin farkında olarak, alışkanlıklarınızı kendi değerlerinize uygun bir şekilde fayda-maliyet analizi yaparak optimize edeceksiniz. Daha bilinçli bir tüketici olacak, alışkanlıklarınızı daha maksatlı hale getireceksiniz. Bir dijital minimalist olarak, doğru kullanıldığında mucizeler yaratan teknolojiden istifade etmeye devam ederken insan olma deneyimini daha derinlemesine yaşayacaksınız.
Onur Aksoy
Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliğinden mezun olduktan sonra Ford Otosan Ar-Ge merkezinde uzun yıllar mühendislik yaptı. Yoga yolculuğuna 2011 yılında üniversitedeyken başladı ve ilk uzmanlık eğitimini 2014 yılında aldı. Bu süre içinde Zeynep Aksoy, David Cornwell ve Chris Chavez gibi sayısız birçok uzman ile yakından çalışarak Yoga, Meditasyon, Mindfulness gibi birçok konuda derinleşti.
İnsan zihnine, anatomisine, zihin-beden ilişkisine ve kozmos’un işleyişine karşı derin bir merak içinde doğu felsefesi, psikoloji, mitoloji, astronomi, nörobilim, inovasyon ve yaratıcı düşünce gibi birçok konu ile ilgilenmekte ve birbirinden ayrı gibi görünen disiplinler arasında ilişki kurmaktan büyük zevk almakta. 2019 yılı Nisan ayında mühendislik işini bıraktıktan sonra tam zamanlı Yoga hocası ve kurumsal eğitimci olarak hayatına devam ediyor. Başta Cihangir Yoga olmak üzere, Nefess Yoga, Advayta Bomonti gibi stüdyolarda her seviyeden dersler vermekte. İş dünyasında ve Yoga stüdyolarında Mindfulness ve Meditasyon üzerine kadim doğu düşünceleriyle modern batı bilimini sentezlediği eğitimler düzenlemekte.