Hayatınıza negatifliği sürekli çektiğinizi mi düşünüyorsunuz? Çevrenizdeki olumsuzlukların düşüncelerinizi ve bakış açınızı etkilemesi çok kolaydır. Fakat bunu sadece olumsuzluklar değil, pozitif tecrübeler de etkiler. Çoğu insan, düşüncelerinin ne kadar güçlü bir manifesto aracı olduğunun farkında değildir ve bunları geliştirmek için çalışmaz. Dünyaca ünlü hücresel biyolog ve yazar Dr. Bruce Lipton, düşüncelerimizin ve inancımızın arkasındaki kimyayı yaptığı çalışma ile anlatıyor, daha pozitif bir yaşam tecrübesi için izlememiz gereken yolları açıklıyor.
Dr. Bruce Lipton kimdir?
21. yüzyılın başında, hücre biyolojisinin geleneksel görüşlerini sorgulayarak ve yeni bir anlayış geliştirerek tanınmış Amerikalı hücresel biyolog, yazar ve konuşmacı olan Dr. Bruce Lipton, hücrelerin düşüncelerimiz, inançlarımız ve çevremizdeki enerji ile etkileşimini keşfediyor.
Kitabı “Bilinçaltının Gücü: Zihnin Değişimiyle Sağlığı ve Yaşamı Yeniden Tanımlamak” ile ün kazanan Dr. Lipton, The Doctor’s Pharmacy podcastine katılarak düşüncelerimiz ve inançlarımızın arkasındaki hücresel biyolojiyi ve deneyimlerimizi nasıl etkilediğini anlatıyor.
Hücrelerimiz çevreden nasıl etkilenir?
Dr. Bruce Lipton, hücre ile çevre arasındaki etkileşimi epigenetik ile açıklıyor. Epigenetik, çevresel faktörlerin gen ifadesini nasıl etkilediğini ve kimyasal değişiklikleri inceleyen bir bilim dalıdır. Genlerimizin sadece %1’inin hastalıklardan sorumlu olduğuna dikkat çeken Dr. Lipton, geleneksel öğretilerden uzak çalışmasında ana materyal olarak vücudumuzun iç ve dışını birbirinden ayıran deriyi inceliyor. Lipton, deri zarındaki proteinler sayesinde dışarıdan gelen bilgilere beynimizde nasıl cevap verdiğimizin deneyimlerimizi oluşturan şey olduğunu keşfediyor. Kısacası ayırt edici proteinler ile hücreye gelen sinyaller davranışlarımızı ve genetiğimizi etkiliyor.
Bilinç ve bilinçaltı arasındaki fark nedir?
Dr. Lipton, bilinci bilinçaltından ayıran en büyük özelliğin düşünebilmesi olduğuna dikkat çekiyor ve bilinçaltını çocukluk ve doğum öncesi dönemle bağdaştırıyor. 7 yaşına kadar bilinçaltında depolanan bilgiler ve deneyimler düşüncelerimizi etkileyen ve hayallerimize ulaşıp ulaşmamamızdaki en büyük etken oluyor.
Öğrenilen bilgilerin çoğu bir önceki nesilden bize aktarılıyor ve bunlar hayatımızda karşılaştığımız tecrübelere hizmet eden bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Lipton’a göre hastalıkların %90’ından fazlası ise çevrenin ve özellikle de bilinçaltımızın bir yansıması. İlk 7 yılda edindiğimiz güçsüzleştirici, kendi kendini sabote eden davranışlar çevremize ve algımıza dayanıyor. Çevreyi ve algımızı değiştirebildiğimize göre, kendimizi hastalıklardan kurtarma ve sonsuza dek mutlu bir hayata ulaşma gücüne sahibiz. Bu noktada Lipton, bilincimizin en büyük gücünün düşünmek olduğunu ve aklımızda oluşan imajın hücrelerimizi etkilediğini fark ettiğimizde, hayatımızın da ona göre şekilleneceğini anlatıyor. Kısacası bilinç yaratıcıdır, bilinçaltı ise alışılmış bir şeydir.
Pozitif ve negatif düşüncenin gücü
Beynimiz, düşüncelerimizin imajını tamamlayıcı bir yapıya dönüştürür, yani deneyimlerimizi oluşturur. “Örneğin, aşık olduğunuzda vücudunuz dopamin, oksitosin gibi büyümenize yardımcı hormonlar salgılar ve adeta ışıldarsınız. Buna zıt olarak korktuğunuzda ise stres hormonu salgılars ve vücut kendini korumaya alır, yani kapatır. Bunları pozitif ve negatif düşünce olarak düşünebiliriz.” diyor Dr. Lipton. Beynimizde oluşturduğumuz imajlar sonucunda gönderilen sinyaller bütün düşünce yapımızı etkileyen oluşumlardır. Pozitif düşünce ile iyileşebileceğimiz gibi negatif düşünce ile de hastalıkları yaratabiliyoruz.
Ayrıca Lipton, ilaç endüstrisini de eleştiriyor ve kullandığımız ilaçların üçte birinin plasebo etkisi olduğuna dikkat çekiyor. Bu da düşüncelerimizin sağlığımızı etkilediği teorisini doğruluyor.
Düşüncelerinizi şekillendirmenin yolları
Dr. Lipton, sağlığımızın zihniyetimize, dünyaya yaklaşımımıza, inançlarımıza ve tutumlarımıza bağlı olduğunu vurguluyor. Peki küçük yaşlarda aklımıza programlanan düşünceleri nasıl değiştirebiliriz ve olumlu düşünce ile hayatımızı nasıl şekillendirebiliriz? Lipton, bunun üç adımda yapılabileceğini söylüyor:
Kendi kendine hipnoz
Lipton’a göre değişimin ilk yolu bilinçaltımızı anlamak. Bilgiler ve deneyimler, 7 yaşına kadar nasıl depolandıysa, şu anda da bilinçaltına bilgiler yükleyebiliyoruz. Bunu uyku öncesi ve sırasında yapabileceğimizi söyleyen Lipton, bu yöntemi hipnoza benzetiyor. Uyku sırasında dinleyeceğimiz herhangi bir podcast, video ya da ses bilinçaltımızda depolanarak bilgiyi otomatik olarak öğrenip saklayabilir. Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi. Örneğin, uyurken pozitif şeyler dinlersek bunlar günün sonunda düşüncelerimize yansıyacak ve olumlu tecrübelere bir adım daha yaklaşmış olacağız.
Tekrar
Lipton ikinci adımın ise tekrarlamaktan geçtiğini söylüyor. Çocukluğumuzda yürümeyi sürekli tekrar ederek nasıl öğrendiysek, istediklerimiz için çabalamamız da onlara ulaşmamızı kolaylaştırır. Bu noktada ise Lipton, “Fake it till you make it” yani “-mış gibi yapmak” metodunu kullanmanın işe yarayacağını söylüyor. Bir davranışı veya düşünceyi tekrar ettiğimizde öğreniriz ve bir süre sonra onu eforsuz şekilde yapmaya başlarız. Aynı şekilde düşüncelerimizi pozitiflik altında yönetmeyi öğrenirsek, beynimiz otomatik olarak olumlu düşüncelere eğilir.
Enerji psikolojisi yöntemlerinden birini kullanmak
Lipton’ın bütün anlattıkları aslında, dışarıya karşı olan cevabımız ve verdiğimiz enerjiden geçiyor. Enerji alanımızı keşfedip farklı yöntemlerle ve onun farkında olarak kullanırsak, düşüncelerimizi kontrol etmemiz de kolaylaşır. Sizde işe yarayan yöntemleri deneyip psikolojinizi daha iyi anlayabilir ve daha iyi bir bilince sahip olabilirsiniz. Dr. Bruce Lipton, sitesinde çeşitli yöntemleri öneriyor. Lipton’ın hayatını değiştirdiğini söylediği yöntem ise PSYCH-K Metodu. PSYCH-K, sınırlayıcı inançlarınızı dakikalar içinde destekleyici inançlara dönüştürmek için kullanabileceğiniz basit bir yöntem. Bu yöntemde bilinçaltından yardım alınıyor ve düşünceler kalıcı bir değişimden geçiyor.