Sosyal medya hesaplarımızda sık karşılaştığımız beden olumlama hareketi, 21. yüzyılın ideal beden algısına karşı her bedenin “temsili ve kabulü” olarak tanımlayabileceğimiz bir hareket haline geldi. Bedenlerimizi belirli kalıplara girmeye zorlayan, gereksiz stres yaratan, baskıcı ve beden algı bozukluğunun temel nedeni olan “kusursuz beden” kavramının kırılmaya başlaması oldukça yakın bir tarihte yaşandı. İşte bu algının kırılmasının nedenlerinin başında gelen beden olumlama hareketi ve tarih boyunca evrimi!
İlginizi çekebilir: Jessamyn Stanley’ın İlham Veren Beden Olumlama Yolculuğu
İlk dalga “Feminizm“
Bu hareketin çıkış noktasını anlamak ve gelişimini izlemek için ilk dalga feminist hareketinin alevlendiği 1850-1890’lı yıllara dönmek gerekir. Kadınların kendilerine dayatılan korse, iç etek, yastık gibi tamamen gösteriş üzerine kurulu ancak hareket özgürlüğünü yok eden giyim tarzlarına karşı olan duruşu ilk kez bu dönemlerde başladı. Amelia Jenks Bloomer gibi öncüler sayesinde pek çok reformun temelleri de yine aynı dönemde atıldı. Bloomer, 1850’li yıllarda büyük şehirlerde yaptığı konuşmalara şalvar benzeri kısa büzgülü pantolonlarla katıldı. Bu pantolon tarzı ise hala “Bloomer Pantolonu” olarak anılmakta.
Sanayi devrimi ve kadının toplumdaki yeri
19. yüzyıl Sanayi Devrimi sonrası, kadınların endüstriyel ve kamusal alanlarda var olmaya başlamasıyla tarzları bir kere daha değişikliğe uğradı. Kadınlar için daha feminen, abartısız ve hareket özgürlüğü sağlayan giysiler gündeme geldi.
Bu süreçte kıyafetlerden yana yaşanan rahatlama kadınların üzerinde beden ölçüleri konusunda yeni bir baskı oluşmasına ortam hazırladı. Özellikle ticari markaların satış ve pazarlama stratejileri sonucunda oluşan yeni algı, toplumların kadın bedeninden “kusursuz” bir figür beklentisine girmesine neden oldu.
1960’lar
Çarpık kodlanmış bakış açıları, 1960’lı yıllara gelindiğinde kilolu insanlara karşı yapılan aşağılamalar ve ayrımcılıklara ilişkin bir hareketin (FAT ACCEPTANCE MOVEMENT) ortaya çıkmasına neden oldu. Bu konudaki aktivizm hareketlerinin sonucu olarak 1969’da NAAFA (National Association to Advance Fat Acceptance) kuruldu. Hala aktif olarak çalışmaya devam etmekte.
“Beden olumla” kavramının oluşumu
1990’lara gelindiğinde ise vücut ağırlığına bakılmaksızın herkesin bir araya gelip rahatsız edilmeden spor yapabileceği merkezlerin açılması ilerici bir adım sayıldı. Beden olumlama tabiri ilk kez 1996 yılında, yeme bozuklukları yaşayan bir psikoterapistin kurduğu, içeriğinde kilo vermek için sağlıksız diyetlerin ve ağır egzersizlerin yanlışlığının tartışıldığı bir internet sitesinde kullanıldı.
Baskıcı ve realiteden uzak güzellik standartlarına karşı oluşan hareketin “Beden Olumlama Hareketi” ismini alması ise 2012 yılına denk gelmekte. “Tüm vücutlar güzeldir” mesajını veren bu hareket, “kiloyu kabul etmek” fikrinden çok daha ilerici bir yola doğru ilerledi.
Şimdi ise yeni bir noktadayız. Artık “ideal beden” ulaşılmak istenen bir hedef olmaktan çıkmış ve yerini “beden olumlama” kavramına bırakmış durumda. Unutulmamalı ki bu kavram sadece vücut ağırlığı eksenli değil, yeme bozuklukları, depresyon, madde bağımlılığı, bedene zarar verme ve beden imajı gibi başlıkları da kapsamakta.
İlginizi çekebilir: Beden Olumlamanın 4 Adımı
Bu kavramlar gelişirken zaman zaman yanlış bakış açıları da ortaya çıkmakta.
“Kendini sev”, “bedenini sev” veya “her zaman kendini güzel hisset” gibi mesajlar, insanların nasıl hissetmesi gerektiği konusunda manipüle eden mesajlardır. Kişi beden-nötr olmayı da seçebilir ve bu tip manipülasyonlar, iyi niyetle de yapılsa, olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Bunun yanında “yuvarlak hat” kavramını yüceltmek de karmaşık mesajlar verebilir. Ünlü pek çok marka, kilo algısını yıkmak için reklamlarında sadece göğüs ve basen bölgesinde kiloları birikmiş vücut tipini kullanmayı tercih ediyor. Bu da insanlarda başka bir ideal vücut algısı yaratıyor.
Şerife Günaydın Karaköse kimdir?
1980 yılında Adana’da doğan Şerife Günaydın Karaköse, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirip ardından Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lisansı’ı yapmıştır. Adana Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yapmaktadır. Yazmış olduğu “Three”, “The Shadow House”,”Happiest Hour”,”Uzaya Kaçan Küpe” ve “Keyfi Yanılsamalar” isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak satılmaktadır.