YAZAN: BURCU ERBAŞ
FOTOĞRAF: SIGHT UNSEEN
In partnerhip with Wings

Küçüklüğünüzde resim çizerken, dans ederken, el işi yaparken, şarkı söylerken, hamurla oynarken ne kadar mutlu ve özgür hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Genellikle çocukluk yılları ile bağdaştırılan ve yaş ilerledikçe gündelik yaşamdan uzaklaştırılan bu gibi yaratıcı aktiviteler ne kadar zaman geçerse geçsin aynı keyfi barındırmaya devam ediyor. Çünkü sıfırdan bir ürün yaratma süreci kişinin kendini tanıması, duygularını analiz etmeden hissetmesi, anda kalarak zihnini sakinleştirmesi için alan açıyor. Zihinsel ve ruhsal sağlığı yükselten yaratıcı dışa vurum yöntemlerini ve alternatif terapi metotlarını sizin için araştırdık!


Yaratıcı dışa vurum yöntemleri nedir?

Kişinin iç dünyasını anlamlandırması ve dışarıya ifade edebilmesini sağlayan, duyguların daha iyi regüle edilmesine yardımcı olan, bütünsel iyi olma halini yükselten tüm yaratım süreçleri yaratıcı dışa vurum yöntemleri arasında sayılabiliyor. Çünkü kişinin kendi düşünce, duygu ve deneyimlerinden yola çıkarak orijinal ve somut çıktılar yaratabilmesi iyileşme sürecini oluşturuyor. Bir başka deyişle, bu dışa vurumlarda önemli olan son çıktı değil, yaratım sürecinin kendisi oluyor. Kelimelere dökülemeyen anlarda, hislerin uyuşturulduğu hatta anıların bastırıldığı durumlarda yaratıcı dışa vurum yöntemleri kişiye kendini ifade etmesi ve duygusal rahatlığa erişebilmesi için yepyeni yollar açıyor.

Dışa vurumcu sanat terapisi

Dışa vurumcu sanat terapisi, İngilizce ismi ile Expressive arts therapy, kişinin iyi olma haline erişmesi ve gerçek potansiyelini keşfetmesinde farklı dışa vurum formlarının kullanıldığı bütüncül bir terapi çeşidi olarak öne çıkıyor. Kişinin kendini daha yakından tanıyabildiği, duygusal iyileşme ve karakter gelişimi sağlayabildiği bu terapide müzik, resim, görsel sanatlar, drama, yazı, hikaye anlatıcılığı ve dans dışa vurum formları olarak kullanılabiliyor. Bir terapist eşliğinde uygulanan bu metotlar, bastırılmış duyguların serbest bırakılmasına, kişinin kendini daha rahat ifade edebilmesine, travmalarına ve zorlayıcı deneyimlerine kendini güvende hissedebileceği bir uzaklıktan yaklaşabilmesine yardımcı oluyor.

Dışa vurumcu sanat terapisi anksiyete, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, depresyon, post travmatik stres sendromu, yeme bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklar, bilişsel yeti kaybının yaşandığı zihinsel hastalıklar veya düşük öz güven, kronik stres, kalp kırıklığı gibi zorlayıcı durumlarda oldukça etkili sonuçlar verebiliyor. Kendini sözlü veya yazılı şekilde ifade etme kapasitesi henüz gelişmekte olan çocuklar için dışa vurumcu sanat terapisi geleneksel terapi yaklaşımlarına oranla daha büyük başarı gösterebiliyor.

Bu yöntemin etkili olabilmesindeki çıkış noktası, kişinin bu terapiye bir sanatçı olmak veya yaratıcılığını yükseltmek için değil, yaratım süreci boyunca kendini izlemek, duygularını fark etmek ve iyi olma halini yükseltmek için başlıyor olmasında yatıyor.

Dışa vurumcu sanat terapisini hayatıma nasıl uyarlayabilirim?

Dışa vurumcu sanat terapisinin en karakteristik özelliklerinden birisi iletişimi sözlü olarak sınırlamayışında gizleniyor. Düşünce ve hisler yaratıcı süreçler içinde ifade edilebiliyor, zorlayıcı durumlara başka bir perspektiften yaklaşılınca imkansız gibi görünen engeller bir anda önemsizleşebiliyor. Yaratıcılık iç dünyanın keşfedilmesinde, hislerin analiz edilmeden yaşanabilmesinde yepyeni bir yol açabiliyor. Bu öğretiden yola çıkarak zorlayıcı anlarda bireysel olarak müzik, resim, görsel sanatlar, drama, yazı, hikaye anlatıcılığı veya dansa başvurmak ihtiyaç duyulan duygusal rahatlamayı sağlayabiliyor.

Müzik terapisi

Müzik dinlemenin ruh hali üzerindeki doğal yükseltici etkisinden faydalanılan bu terapi türünde dinlemenin yanı sıra şarkı yazmak, söylemek, enstrüman çalmak, müzik hakkında konuşmak da dışa vurum yöntemi olarak kullanılıyor. Birçok farklı alt dala ayrılan müzik terapisinde danışan ya aksiyona geçerek ya da pasif bir konumda müziğe maruz bırakılıyor. Özellikle kronik olarak düşük ruh halinin görüldüğü depresyon, anksiyete bozukluğu, kronik uykusuzluk gibi durumlarda etkinlik gösteren müzik terapisi kronik hastalıklar ve ağrılar ile yaşayan kişilerin acı ile başa çıkma yetilerini arttırmak için de kullanılabiliyor. Beynin hafıza, karar alma gibi mekanizmalarını kontrol eden bölümleri de müzikle uyarılabildiği için Alzheimer ve demans tedavilerinde müzik terapisi destekleyici rol oynayabiliyor.

Genel bakışta müzik terapisi ile mutluluk ve dinginlik halleri yakalanabiliyor, öz güven ve saygı desteklenebiliyor, duygusal yakınlık kurma, kendini ifade etme gibi sosyal yetiler güçlendirilebiliyor ve kişi o anda tüm odağını çeken problemlerden bir süreliğine de olsa uzaklaşabiliyor.

Müzik terapisini hayatıma nasıl uyarlayabilirim?

Müzik terapisinin etkinliği büyük ölçüde müziğin kendisinden geliyor. Duygusal olarak zorlayıcı anlarda sevdiğimiz, yüksek tempolu bir şarkıyı dinlemek, duyduğumuz sözlerin neden bizi iyi hissettirdiği üzerinde düşünmek, eğer mümkünse bir enstrüman çalmak, ruh hali üzerinde dönüştürücü etkiler gösterebiliyor. Bunun yanı sıra endişenin ve stresin yoğun olduğu anlarda yavaş tempolu, rahatlatıcı bir müziğe – adeta meditasyon sırasında nefese olduğu gibi – odaklanmak, zihni daha sakin bir yere çekebiliyor ve bedenin gerginliğini azaltabiliyor.

Sanat günlüğü

Geleneksel günlüklerin başka yaratıcı dışa vurum formları ile zengileştirilmiş versiyonlarına sanat günlüğü deniyor. Renklerin, fotoğrafların, çizimlerin, desenlerin, farklı materyallerin kendini ifade etmek için kullanılabildiği bu günlük tutma biçiminde hiçbir sınır veya kural bulunmuyor. Dışa vurumcu sanat terapisinin kağıt üzerindeki versiyonuna benzeyen sanat günlüğü, duygu ve düşünceleri yazılı iletişime sınırlamadan ifade edebilmeyi sağlıyor. Hiçbir ön yeteneğin veya sanata yatkınlığın gerekmediği bu günlük formunda mükemmeliyetçilik bir kenara bırakılıyor ve yaratıcılık gündelik yaşamın bir parçası haline getiriliyor.

Yazma terapisi

Yazma terapisi duygu, düşünce ve deneyimlerin spesifik yönlendirmeler ve sorularla yazıya dökülmesinden oluşuyor. Bir terapist rehberliğinde yapılabileceği gibi bireysel olarak da yazı yazmanın terapötik etkilerinden faydalanılabiliyor. Özellikle travmatik olaylardan sonra yaşanan stres sendromunun aşılmasında, kişinin başından geçenleri güvenli bir mesafeden anlatabilmesinde kullanılan yazma terapisi klinik olarak stresin azaltılmasını ve fiziksel iyi olma halinin yükseltilmesini sağlıyor. Aynı zamanda kişinin kendini daha iyi tanımasına, nerelerde kişisel gelişim göstermesi gerektiğini fark edebilmesine, kendi yaşamı üzerinde bir tür kontrol hissi edinebilmesine yardımcı oluyor.

Yazma terapisini hayatıma nasıl uyarlayabilirim?

Yazma terapisinin spesifik sorular, yönlendirme cümleleri ve yazma egzersizleri ile yapılıyor olması bu metodu klasik günlük tutmadan ayrıştırıyor. Sorulara sayfalarca cevap verilebileceği gibi sadece birkaç kelime de yazılabiliyor. Özellikle bireysel olarak yapılıyorsa yazma terapisini 15 dakika gibi bir süre ile sınırlamak veya bilinçli bir şekilde, doğru zamanda bırakabilmek, istenmeyen, ani duygulanımların önlenmesi için önem taşıyor. Bir doğrunun veya yanlışın bulunmadığı, yazılanların değil yazı yazma sürecinin önem taşıdığı bu uygulamaya başlamak için aşağıdaki çıkış noktaları kullanılabilir:

  • Kendinize bir mektup yazın.
  • Aklınızı kurcalayan kişiye bir mektup yazın.
  • Aklınızı kurcalayan probleminiz için bir zihin fırtınası başlatın.
  • “Beni endişelendiren…”, “Uykumu kaçıran…”, “Şu anda beni en çok mutlu eden…”, “Başkalarının benim hakkımda bilmesini istediğim…”, “Acilen cevaba ihtiyaç duyduğum sorular…” gibi yönlendirme cümleleri ile yazmaya başlayın.
  • İçinizdeki çocuk ile konuşun veya gençlik halinize bugününüzden tavsiyelerde bulunun.
  • İçinde bulunduğunuz zorlayıcı durumu 3. tekil şahısın ağzından anlatın.

Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz! 



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP