YAZAN: BURCU ERBAŞ

Konu sınırlar olunca aklımız arkadaşlık veya romantik ve cinsel türde ilişkilere gidiyor. Ailelerimiz, özellikle anne babalarımız ile bazen ne kadar ihtiyacımız olsa da aramıza sınır koymak pek mümkünmüş gibi gelmiyor: Onlarla tartışmaktan, kalplerini kırmaktan, pişmanlık duymaktan korkuyor veya bizi anlamayacaklarını düşünüyoruz. Sonucunda da tercih ettiğimiz “kabul etme” yolu zaman içinde en yakınlarımıza karşı içerlememize, aile bağlarımız kadar öz saygımızın da zedelenmesine neden oluyor. Öte yandan sınır çizebilmeyi bilmek, aile dinamiklerinin her daim sağlıklı ve keyif verici olmasını sağlıyor. Ebeveynleriniz ile aranıza sağlıklı sınırlar koyabilmenin yollarını sizin için araştırdık!


Neden ebeveynler ile araya sınır koymak çok önemli?

Türkiye gibi aile bağlarının ve değerlerinin toplumun yapı taşlarını oluşturduğu ülkelerde aileden ayrışmak çok zor ve sancılı olabiliyor. Anne ve babaların çocukları kaç yaşına gelirse gelsin “Sen benim gözümde hala bir bebeksin.” lafı, aslında hiçbir zaman değişmeyen bir dinamiğe göz kırpıyor: Ben senin hala birincil bakım vereninim ve biz seninle eşit değiliz. Doğumdan ergenliğe kadar anne ve babaların gerçekten birincil bakım veren oluşu çocukları üzerinde kontrol kurmalarına; eve giriş çıkış saatine karar vermek, harçlık belirlemek, ev işi yaptırmak ve ceza vermek, yasak koymak gibi güç kullanmak meşru bir zemin veriyordu. Henüz çok küçük olan çocuksa, ideal şartlarda, güvenliği ve mutluluğu için anne babadan gelen bu yetkinliğe ihtiyaç duyuyordu.

Aile dinamiklerinin karmaşıklaşmaya başlaması çocuğun artık kendi iyiliği ve güvenliğini kendi kendine sağlayabilmesi ile başlıyor. Ergenliğin sonu, yetişkinliğin başlarında anne ve babaların hala çocuklarının bağımsızlığını kabul edememesi, geçmişte uyguladıkları davranış biçimlerini sergilemekte inatçı olması aile içi gerginlikleri doğuruyor. Terapist Carder Stout’a göre yetişkin bir kişi ile ailesi arasındaki ilişkinin sağlıklı olması, ebeveynlerin birincil bakım veren olma görevlerini bırakıp çocuklarını kendilerine denk olarak görmeye başlaması ile başarılıyor. Aynı şekilde her yetişkinin de anne babasını en az kendisi gibi hata yapabilen, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan, hayattaki tek görevi ebeveynlik olmayan otonom kişiler olarak kabul edebilmesi gerekiyor.

Sağlıklı sınırların olduğu aile ilişkileri neye benzer?

Ailenin herkes ve her şeyden önce geldiği düşüncesi oldukça romantik ve iyi niyetli olsa da pek çok kişi için idealden çok uzak bir hayatı işaret ediyor. Alma verme dengesinin şaştığı, baskıcı, kontrolcü davranışların hüküm sürdüğü toksikleşen aile ilişkileri, içinde bulunan herkesin zarar görmesine neden oluyor. Çocuk, ebeveynlerine karşı içerlerken aile bireyleri arasındaki sevgi, saygı ve güven yavaş yavaş kayboluyor. Araya sınır koymaksa aslında bir aileyi oluşturan birbirinden çok farklı ve bağımsız bireylerin kendi duygu, düşünce ve isteklerini onurlandırarak saygı içinde yaşamalarına ve sevginin sürdürülebilir kalmasına yardımcı oluyor.

Aslında sadece aile içinde değil her tür insan ilişkisinin sağlıklı ve sürdürülebilir olması için herkesin ilk önce kendini, daha sonra karşısındaki kişiyi sevmesi ve önceliklendirmesi gerekiyor. Sınırlar da karşımızdaki kişiye, aslında onu daha sağlıklı şekilde sevebilmemiz için nelere ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Her kişi ve aile özelinde değişiklik gösterse de çoğu zaman sağlıklı sınırlara sahip bir çocuk-ebeveyn ilişkisi şu unsurları içeriyor:

  • Hayır deme hakkına sahip olabilmek.
  • Arzulanan zamanlarda kendi kendine zaman geçirebilmek.
  • Özel kalması istenilen kişisel bilgileri özel olarak tutulabilmek.
  • Duygu, düşünce, etik değerler, hayat prensipleri ve inançlar konusunda saygı görebilmek.
  • Kendini; duygu, düşünce ve isteklerini rahatça savunabilmek.
  • Yardım isteyebilmek.
  • Fikir danışılan durumlar dışında bireysel kararlar üzerine tavsiye, yönlendirme, eleştiri almamak.

Örnek vermek gerekirse; anne babanıza romantik yaşamanıza dair güncel bilgiler vermek, dilerseniz fikirlerine danışmak ama yine de onların değil, sizin istediğiniz ve seçtiğiniz kişiler ile beraber olmak sağlıklı bir sınırın varlığına işaret ediyor.

Ebeveynleriniz ile aranıza sağlıklı sınırlar koyabilmenin yolları 

Ebeveynleriniz ile aranıza sağlıklı sınırlar koyabilmenin ilk yolu zorlayıcı, rahatsız edici konuşmalar yapmaya hazır olmaktan geçiyor. Aile bireyleriniz her ne kadar üzülse, sinirlense, iletişim kurulamaz bir tavra bürünse de aile ilişkilerinizin uzun vadede daha sağlıklı; endişelerin, küslük ve tartışmaların azaldığı bir seviyeye gelebilmesi ve kendi öz saygı ve sevginizin artması için bu konuşmalar büyük önem taşıyor. Sınır çizebilmek ne kadar zorlayıcı olursa olsun herkes için kendini sevmenin en somut örneği sayılıyor.

1. Net ve açık olun

Herhangi birisiyle bile araya sınır koymak tartışmalara, kalp kırıklığına sebep olabilirken cümlelerimize belki de en çok alınabilecek kişiler olan anne ve babalarımız ile yapacağımız sınır konuşması ekstra zorlayıcı geçebiliyor. Bu nedenle gidilebilecek en iyi yol açık ve net olmaktan ama anlayışlı ve şefkatli bir tutum sergilemekten geçiyor. Bu da hangi davranışlarının size iyi gelmediğini, nelerin değişmesini istediğinizi kendinize güvenli şekilde, özür dileme ihtiyacı duymadan söylemek, aynı zamanda anne ve babanızın neyi neden yaptığını anlamaya açık olmak anlamına geliyor.

2. Bozuk plak tekniğini deneyin

Ailenize çizmek istediğiniz sınırı birden fazla kez söylemeye hazırlıklı olun! Bozuk plak tekniği konuşmalar esnasında argümanın sürekli olarak tekrarlanmasından oluşuyor. Sınırlarınıza saygı duymakta güçlük çıkaran anne ve babalarınıza karşı çizmek istediğiniz sınırınızı sürekli olarak belirtmek, fikir ve isteklerinizde sağlam durduğunuzu gösteriyor. Örneğin; “Size bedenim hakkında bir görüş danışmadım. Benim kilom hakkında yorum yapmayı lütfen bırakın.” cümlesini, pozitif yönde bir değişim görene dek her gerekli durumda tekrarlamaktan çekinmemeniz ve boş vermemeniz gerekiyor. Çok zor da olsa tutarlılığın sınır çizmenin anahtarlarından biri olduğunu unutmayın!

3. Sınırların ilişkinizi daha çok güçlendireceğine vurgu yapın

Sağlıklı sınırlar, her iki tarafında bir parçası olmaktan mutluluk duyduğu, saygı gördüğünü hissettiği, ortak paydada buluşulabilen, sürdürülebilir bir ilişki oluşturuyor çünkü bir sınırın sağlıklı olabilmesi için keskin ve anlayışsız olmaktan uzak, esnek ve şefkatli bir yapıda olması gerekiyor. Bu nedenle de çizildiği zaman ilişkiyi zedelemekten çok güçlendirebiliyor.

Ebeveynleriniz neden sınır çizmek istediğinizi anlamakta zorlanıyorsa sonucunda ilişkinizin güçleneceğini vurgulamak içlerinde oluşan “ayrılık kaygısını” dindirmeye, onlara güvence verebilmenize yardımcı olacak!

Çizgiyi nerede çekmeliyiz?

Tüm eforlarınıza rağmen dilediğiniz tutumu aile bireylerinizden göremiyor, sonucunda hayatınızı derinden etkileyecek türde endişe, korku, baskı hissediyor ve yanlış kararlar alma eğiliminde bulunuyorsanız, size iyilikten çok kötülük getiren aile dinamiklerinizi koparmayı değerlendirebilir, gerekiyorsa profesyonel destek alarak bu zorlu süreci atlatabilirsiniz.




Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP