İlk defa 1970 yılında biyolog Arthur Galston tarafından ortaya atılmış olan Ecocide terimi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Vietnam savaşı sırasında bitki öldürücüleri çevreye kasten zarar vermek için uygulanmasına ithafen kullanılıyor. Şimdilerde ise çıkış noktasından çok uzakta olmayan Ecocide, çevrenin bilinçli şekilde ve/veya ihmalkarlık sonucu zarar görmesinin gezegene karşı işlenmiş tür cinayet olduğunu vurguluyor. Uluslararası arenada bir suç olması istenen Ecocide’ın nasıl doğduğunu, neyi amaçladığını ve önündeki engelleri yazımızda inceledik.
Ecocide nasıl ortaya çıktı?
2019 Aralık ayında gerçekleşen Uluslarası Ceza Mahkemesi’nin üye ülkeleri arasında gerçekleşen panel sırasında Vanuatu’nun temsilcisi çevreye verilen zararın uluslararası bir suç olarak değerlendirilmesini önerdi. İklim krizi sebebiyle sular altında kalacak olan Güney Asya ada ülkesi Vanuatu‘nun bu isteğini aslında çevresel felaketlerin tüm şiddetini ilk elden yaşayacak diğer birçok ülke destekliyor. Kendi karbon salınımlarını minimize ederek önlem almaya çalışan bu ülkelerin yaydıkları karbon salınımları gelişmiş Kuzey Yarımküre ülkeleri ile kıyaslanınca oldukça önemsiz kalıyor. Bu ülkeler arasındaki karbon salınımına tarihsel bir perspektiften bakarsak fark gelişmiş ülkelerce asla telafi edilemeyecek bir seviyeye ulaşıyor.
Karbon salınımı eşitsizliğinin farkında olan çeşitli ülkeler, kendi kontrolleri dışında kalan her tür çevresel tahribatın tam da bu nedenle hükümetler üstü kuruluşlarca kontrol edilmesi gerektiğini söylüyor.
Ecocide nedir?
Bir İngilizce kelime olan Ecocide tam olarak çevre cinayeti anlamına geliyor. Geri planında çevrenin bireysel, yerel, ulusal değil aksine tüm insanlara; geçmiş ve gelecek jenerasyonlara ve yaşayacak her canlıya ait olduğunu savunuyor. Bu nedenle çevreye zarar vermek, eğer varsa, sadece ulusal bir suç değil, aksine tüm gezegene karşı işlenmiş uluslararası bir suç olduğu öne sürülüyor. Bu teorinin bir an önce pratiğe dökülmesini isteyen destekçiler ise kontrol mekanizmasının Uluslararası Ceza Mahkemesi olması gerektiğini düşünüyor.
Yasallaşmamış suç
Uluslararası Ceza Mahkemesi günümüzde 4 farklı suçu yargılayabiliyor: soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçu ve saldırı suçları. Bu suçların işlenebilecek en ağır suçlar olduğunu kabul eden UCM, üye devletlerin yargı sistemlerinin üstünde bir yargı yetkisi ile ilgili kişileri bu suçlardan cezalandırabiliyor. Bu 4 suçun altında, çoğunlukla savaş zamanlarına denk gelen dönemlerde, eğer çevreye karşı bir suç işlenmiş ise yargılama yetkisine sahip olan UCM, bu yetkisini 4 ana suçun dışında yani barış zamanlarında kullanamıyor.
Ecocide taraftarları da tam da bu nedenle çevresel tahribatı uluslararası bir suç haline getirmek istiyor. Yasal düzlemde çevreye zarar vermenin “suç” olmasının küresel boyutta bir algı değişimine yol açması bekleniyor. Bir insanı öldürmek için nasıl devletten izin alınamıyorsa çevreye zarar vermek; gölü kurutmak, maden ocağı kurmak, ormanları kesmek, yakmak için de izin alınamaması amaçlanıyor. Bu şekilde devletler, yöneticileri kim olursa olsun, çevreyi gerçek anlamda korumakla yükümlü oluyor.
Uluslararası sahnede çevresel tahribatın uluslararası suç sayılmasını savunan gelişmiş ülkelerin başında Fransa ve başkanı Emmanuel Macron geliyor.
Ecocide hangi çevresel zararları kapsıyor?
Büyük çapta yapılması ve/veya sonuçlarının uzun dönem boyunca yaşanacak olması göz önünde bulundurularak aşağıdaki aksiyonların uluslarüstü bir şekilde yargılanması gerektiği düşünülüyor.
Okyanuslara verilen çevresel zarar:
- Endüstriyel balıkçılıkla ilişkilendirilen fazla avlanma ve trolle avlanma
- Petrol sızıntıları
- Plastik atık kirliliği
- Derin deniz madenciliği
Ormanlara verilen çevresel zarar:
- Madencilik
- Ormanların nedensiz kesimi, yakımı, tahribatı
- Kontrolsüz palm yağı ve odun üretimi
- Hayvancılık için ormanların tahrip edilmesi
Bununlarla beraber;
- Tarıma, sanayiye, tekstil üretimine bağlı kara, hava ve su kaynağı kirliliği
- Radyoaktif kirlilik
- Karbon salınımı
Ecocide tanımı altında değerlendiriliyor.
Ecocide çevreyi gerçek anlamıyla koruyabilir mi?
Ecocide, uluslarüstü bir düzende yürürlülüğe konduğu zaman dünya çapında çevreye verilen tahribatın ciddi ölçüde azalacağı tahmin ediliyor. Öte yandan her yasal düzenleme gibi Ecocide’ın da birtakım sınırları bulunuyor. UCM’nin sadece kişileri yargılayabiliyor olması, eğer çevresel tahribatı bir kişi yerine bir özel kuruluş işliyorsa, suçu yargılanamaz kılıyor. Hukukçular, uluslararası kurumlarca körüklenen kapitalizminin önüne geçilmezse Ecocide’ın yetersiz kalacağına dikkat çekiyor.
Bu nedenle Ecocide’ın destekçileri, en öne çıkan örgütlerden Stop Ecocide, çevreye zarar vermenin suç sayıldığına dair yasa tasarısını eksiksiz ve doğru bir şekilde yazmak için hukukçularla beraber çalışıyor. Tasarının UCM’ye sunulmasından sonra da kabul edilmesi için üye 123 ülkeden 82’si tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Haziran 2021 tarihinde hazırlanan ecocide yasa tasarısı Roma Statüsü’ne yani UCM’nin Kuruluş Statüsü’ne başvurusu yapıldı.