Mükemmel tatil denilince aklınıza gelenler arasında upuzun kumsallar, çakıl taşlı dar sokaklar arasında dolaşırken hiç durmadan ve doymadan denenen yeni lezzetler ve mimari güzelliğiyle sizi büyüleyen bir şehir varsa, durmayın! Toplayın bavulları, San Sebastian’a gidiyoruz!
Son dönemin gözde gurme seyahat noktalarından biri olan San Sebastian hakkında eminim siz de bir şeyler duymuşsunuzdur. Duymadıysanız bile artık ülkemizdeki bilimum restoran ve kafelerde sunulan San Sebastian Cheesecake ismine en azından sosyal medyada denk gelmişsinizdir. Ben de bugün sizi o Cheesecake’in biraz ötesine götürmek istiyorum… İstiyorum ki bu yazıyı okumayı bitirdiğinizde kapın telefonunuzu ve bilet bakmaya başlayın. İnanın pişman olmayacaksınız!
San Sebastian, İspanya’nın Bask bölgesinde yer alan minicik bir sahil kasabası aslında. Son yıllarda popüler olmasının sebebi ise dünyanın metrekare başına en çok Michelin yıldızlı restoran düşen şehri olması. Tüm şehri gezmek için aslında 2 gün yeterli olsa da, gitmişken Bilbao’yu da göreyim, yakın çevredeki sahil kasabalarını da ziyaret edeyim derseniz; 3-4 günlük bir program, bu bölgenin doya doya tadını çıkarmanız için ideal olacaktır.
Nasıl gideyim?
Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferleri ile Bilbao’ya yaklaşık 4 saatlik bir uçuş yapıp, bence araba kiralayın. Manzaranın tadını çıkara çıkara aşağı yukarı 100 kilometrelik bir yol kat ettikten sonra San Sebastian’dasınız. Üstelik bu şekilde San Sebastian’ın çevresindeki görülmeye değer diğer şehirleri de keşfe çıkabilirsiniz. Eğer araba kiralamak istemiyorsanız, Bilbao’dan kalkan tren veya otobüsler ile de çok rahat aktarma yapabilirsiniz
Nerede kalayım?
Bugünlerde artan popülaritesi ve İspanyollar için de gözde bir tatil beldesi olması sebebiyle otel fiyatları ortalamanın üstünde olsa da, minik pansiyonlardan her bütçeye uygun Airbnb’lere ve hatta “kendimi biraz cesur hissediyorum “ diyorsanız, eskiden bir saray olan, meşhur 5 yıldızlı “Maria Cristina” Oteli’ne kadar birçok alternatif sizi bekliyor. Casco Antiguo, yani eski şehir ve çevresinde kalırsanız, her yere yürümeniz daha kolay olacağından tercihinizi bu yönde yapmanızı tavsiye ederim.
Ne yiyeyim?
Hiç çekinmeden her şeyi denemek, adını sanını duymadığımız İspanyol lezzetlerini keşfetmenin en iyi yöntemi diye düşünüyorum. Bask bölgesinin kendine özgü tapaslarına verilen isim; “Pintxo” . “Pintxo” yazılıp “Pinço” okunan, tek lokmalık bu gurme lezzetleri denemeden gitmenizin- her öğününüzü Michelin yıldızlı restoranlarda yemediğinizi varsayarak- imkansız olduğunu düşünüyorum.
Pintxo aslında bildiğimiz İspanyol tapaslarının biraz daha sofistike ve Bask bölgesine özel hali. Genelde ekmek üzerinde, ortasına saplanmış bir adet kürdan ile servis edilse de, artık ekmekli, ekmeksiz, her türlü çeşidi yapılıyor. Dünyanın ilk pintxo’su olduğu iddia edilen “Gilda”, muhakkak denemeniz gerekenlerin başında geliyor.
Biber turşusu, yeşil zeytin ve sardalyanın bir kürdana dizilmiş hali ne kadar güzel olabilir diye düşündürse de, düşünmeyin deneyin diyorum! Yan yana dizilmiş Pintxo barların bir başka özelliği ise, neredeyse hepsinde ayakta durarak veya barda yemek yemeniz. Fakat bu İspanyol yeme içme kültüründe gayet normal olduğundan, aman burası kalabalık, burada oturamam demeyin ve özellikle kalabalık yerleri deneyin.
Denilene göre bir Pintxo Bar’ın lezzeti, buruşturulup yerlere atılan kağıt peçetelerin çokluğu ile doğru orantılıymış. Atın pintxo’nuzu ağzınıza, peçetenizi yere ve bar bar dolaşarak San Sebastian’ın tadını çıkarın. Bar Nestor’da tortilla, Borda Berri’de kara tahtaya o gün ne yazdılarsa, Txepetxa’da da ekmek üzeri sardalya, denemeden gelmemeniz gerekenlerden birkaçı. Bir de La Vina’da o meşhur San Sebastian Cheesecake’i denemeyeni dövüyorlar, haberiniz olsun!
Ne göreyim?
Çok yedirdim sizi, şimdi yediklerimizi yakma zamanı… San Sebastian’ın bence en güzel yeri tüm bar, restoran ve otellerin bulunduğu Casco Antiguo kısmı olsa da, burası dünya sörfçülerinin uğrak noktalarından, 3 ayrı plajı bulunan bir şehir aslında. La Zurriola genelde sörfçülerin gittiği ve kocaman dalgaları ile meşhur bir plaj.
Upuzun kumsalı ve turkuaz renkli suları ile “La Concha” plajı ise biraz deniz havası almak veya ailesi ile denizin tadını çıkarmak isteyenlerin durak noktası. Hemen arkasındaki “Ondarreta” plajı da sahil kenarında yürüyüş yapmak için ideal.
Ayrıca şehrin etrafında kısa ve uzun parkurlardan oluşan yürüyüş ve trekking rotaları mevcut. Tepelere çıkayım, sosyal medyada manzara fotoğrafı paylaşayım isterseniz de Monte Igueldo panoramik Donostia manzarasıyla herkesin aklını başından alır diye düşünüyorum.
Yapmadan geçemeyeceğim son öneri ise moda tutkunları için geliyor!
[slide-anything id=’3915′]
San Sebastian’a araba ile 20 dakika mesafede bulunan ve ünlü modacı Cristóbal Balenciaga’nın doğup büyüdüğü “Gateria” kasabasında, tasarımcı adına yapılmış bir müze bulunuyor. Kasaba tam emekli olunca taşınmak isteyeceğiniz, şirin mi şirin, görülmeye değer bir yer. Müze ise anlatılmaz yaşanır, ustanın önünde şapka çıkarttırır cinsten…