Kadim öğretiler bende yıllardır merak uyandırırlar. Beslenme de buna dahil olmak üzere, hayatla ilgili tüm sorularımın modern bilgiler arasında bulamadığım cevaplarını çoğunlukla bu öğretilerde bulmuşumdur. Ayurveda bilimiyle de yıllarca Hindistan’daki yoga merkezime gidip gelirken bir hayli haşır neşir olma fırsatım oldu. Oradaki Ayurveda tedavi merkezinde çokça vakit geçirdim. Ayurveda’da önerilen günlük rutin ve gıdalar günlük yaşamımın uzun zamandır bir parçası.
Ayurvedik tedavilerde beslenmenin rolü çok büyük. Yediğimiz içtiğimiz her şey bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu, kısaca yaşam kalitemizi ve sağlığımızı etkiliyor. Ama Ayurveda’nın fiziksel sağlığı korumaktan daha yüksek bir amacı var, o da bedeni saf tutarak şuuru yükseltmek.
Ayurveda’da besinler hem ilaç olarak kullanılıyor hem de hastalıkları önlemekte, besinlerin ve günlük rutinin büyük rolü olduğu her zaman hatırlatılıyor. Peki nedir Ayurveda mutfağının vazgeçilmezleri ve temel prensipleri?
Ayurvedik beslenmenin temel prensipleri
- Yiyecekler ‘satvik’ yani saftır.
- Vücudu zehirlemez; hazır, katkılı ve işlenmiş gıdalar, beyaz un, beyaz şekerden uzak durulması gerekir.
- Protein, karbonhidrat, vitamin ve mineral dengesi ve çeşitliliği vardır.
- Tatlı, tuzlu, acı, ekşi, buruk ve kekremsi olan 6 tadı da düzenli olarak tüketmek gerekir.
- Mevsiminde ve yerel sebze ve meyve tüketmek gerekir.
- Yiyeceklerin beklememiş ve taze olması gerekir.
- Huzurlu bir atmosferde ve yavaş yavaş yemek gerekir.
- Öfkeliyken veya negatif duygular içindeyken yemek yememek gerekir.
- Düzenli zaman aralıklarında yemek yemek iyi kabul edilir.
Ayurvedik mutfağın olmazsa olmazları nelerdir?
Maş fasulyesi ve basmati pirinç başta olmak üzere tam tahıllar ve baklagiller, mevsim sebze ve meyveleri, ghee yağı (tarifini aşağıda bulabilirsiniz), zeytinyağı, çiğ kuruyemişler ve baharatlardır. Başlıca baharatlar ise kimyon, kişniş, zerdeçal ve zencefildir.
Ayurveda’da her ne kadar üç dosha’ya uygun yemek tarifleri bulunsa da, kişinin diyeti “prakruti” ve “vikruti”sine bağlı olarak doktoru tarafından belirleniyor. Kişinin yaratılışı, doğası anlamına gelen “prakruti”, 5 elementin niteliklerinden oluşuyor ve 3 dosha’ya karşılık geliyor: Vata (hava ve boşluk), pitta (ateş ve su) ve kapha (toprak ve su).
Prakruti doğuştan sabit olup değişmemekle birlikte, dosha’larınızın dengesi yaşam biçiminize, yaşınıza, yiyip içtiklerinize, mesleğinize, çevre ve mevsim koşullarına bağlı olarak bozulabiliyor. Dosha’lardaki bu dengesizliğe vikruti deniyor. Vikruti önü kesilmediği zaman hastalıklara sebep olabiliyor.
Ayurveda’nın baş şifacısı: Ghee yağı (saf yağ)
Sadece yemeklerde değil, tedavilerde de kullanılır. Hafif bir yağ olmasının yanı sıra aynı zamanda sindirime ve vitamin mineral emilimine de destek olur. İçindeki antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Enerji verir. A,D,E ve K vitaminlerini içerir.
Isıya dayanıklıdır, pişirme yağı olarak rahatlıkla kullanılabilir. Kolesterolü yükseltmez. Ghee, her ne kadar tereyağından yapılıyor olsa da laktoz intoleransı olan kişileri çoğunlukla rahatsız etmez. Çünkü tüm toksinlerinden, laktoz ve sütten arındırılmış son derece sağlıklı bir yağdır. Yapımı da son derece kolay!
Evde ghee yağı nasıl yapılır?
1 veya 2 kalıp tereyağını bir tencereye koyun. Orta ateşte kaynamaya bırakın. Kaynadıktan sonra altını kısıp 20 dakika kadar ısınmaya bırakın. Üzerinde beyaz bir köpük birikmeye başlayacak. Yağın dibine dokunmamak şartıyla üzerindeki köpükleri alın. Yağı yakmamaya çok dikkat edin. Alttaki yağ berrak altın rengini aldığında tel bir süzgece tülbent geçirip süzün. Oda sıcaklığında 3 aya kadar saklayabilirsiniz.