Oynadıkları film ve dizileri severek takip ettiğiniz, başarılı işleri kadar kişisel yaşamlarıyla da size ilham veren ünlü Hollywood oyuncularının hangi kitapları okuduklarını hiç merak ettiniz mi? Meslekleri sayesinde birçok farklı senaryo ve adaptasyon okuyan bu isimler bu sayede güçlü bir edebi görüş ve zevk geliştirebiliyor. Kasım ayı Bloom Kitap Kulübü için katıldıkları röportajlar veya sosyal medyaları üzerinden ne okuduklarını takipçileri ile paylaşan 4 Hollywood ünlüsünün kitap önerilerini derledik, keyifli okumalar!
Cilian Murphy okuyor: Tüylü Bir Şeydir Şu Yas, Max Porter
Dünya çapında birçok farklı edebiyat ödülü kazanmış, prestijli yayınlar tarafından 2017’de yılın kitabı seçilmiş Tüylü Bir Şeydir Şu Yas, Londra’da yaşayan akademisyen ve melankolik bir baba ve iki erkek çocuğunun eş ve annelerini aniden kaybetmeleri ile ağır bir yas dönemine girmesini işliyor. Tam bu esnada aileyi kocaman bir karga ziyaret ediyor ve yaşadıkları tüm bu duygular bitene kadar onları hiç terk etmeyeceğini söylüyor.
Keira Knightly okuyor: Tutku, Jeanette Winterson
1800’lü yıllarda Napolyon Savaşları sırasında geçen Tutku romanı genç bir Fransız askeri ve Venedikli bir gondolcunun kızı Villanelle arasındaki romantik ilişkiyi takip ediyor. Yıkımın ortasında bir gecede kaderleri birleşen bu ikili, farklı coğrafyalar ve geçmişlerden gelmelerinin sarsıcılığını, ayrılığını, hüznünü ve tutkusunu yaşıyor.
Timothée Chalamet okuyor: Huzursuzluğun Kitabı, Fernando Pessoa
Portekiz edebiyatının en önemli isimlerinden Fernando Pessoa’nın ölümünden 50 yıl sonra yayımlanan kısmi otobiyografik denilebilecek bu kitap, yazarın alter-egolarından birisi Bernardo Soares’in yaşamını, hayata karşı bakış açısını, düşüncelerini ve duygularını işliyor. Dünyayı sadece seyretmek isteyen ve eylemsizliği her aksiyonun üzerinde tutan Soares gözlemlediklerini şiirsel bir dille, kısa anekdotlar üzerinden paylaşıyor.
Anya Taylor-Joy okuyor: Yalnız Şehir, Olivia Laing
30’lu yaşlarının ortasında New York’a taşınan yazar Olivia Laing, yalnız olmanın gerçekten ne demek olduğunu koskoca bir şehirde tek başına kaldığı zaman anlıyor. Hayatının bu döneminde yaşadığı yalnızlığı New York’un en ünlü sanatçıları; Andy Warhol, Edward Hopper ve yarattıkları işleri takip ederek yeniden tanımlamaya çalışırken tek başına olmanın utanılacak, kötü bir deneyim değil aksine bir ayrıcalık olduğunu fark ediyor.