Birçoğumuz içedönüklüğü utangaçlık hatta özgüvensizlik ile eşleştiriyoruz. Dışadönüklüğü ise kendinden çok emin, sosyal ortamların odağı kişiler olarak hayal ediyoruz. Nitekim bu anlayışımız, bu fikirleri ilk defa ortaya koyan psikiyatrist Carl Jung’un teorilerinden oldukça uzaklamış durumda. Sosyalliğin özgüvenli olmakla beraber anıldığı modern yaşamda, dışadönük olmak ile içedönük özellikler taşımanın yeniden tanımlanmaya oldukça ihtiyacı var. Siz de içedönük mü yoksa dışadönük mü olduğunuzu anlamak için okumaya devam edin. Unutmayın, kendinden emin olmanın ilk adımı kendini gerçek anlamıyla tanımaktan geçer!
Jung’a göre 8 karakter tipi
Carl Jung’a göre insanlar 8 farklı karakter tipine ayrılır. Bu ayrımın temelinde insan psikolojisinin 4 farklı bilişsel fonksiyonu; düşünme, hissetme, algılama ve sezmenin kişide bulunma oranları yatar. Bir başka deyişle, her insanda bu fonksiyonlardan biri veya birkaçı diğerlerine oranla daha baskındır. Örneğin Jung’a göre, bir kişinin sürekli olarak düşünmeden hareket etmesi, sezme ve algılama fonksiyonlarının düşünme ve hissetmeden daha baskın olduğunun bir göstergesidir.
Bu dört fonksiyonun baskınlık oranları aynı zamanda kişinin dışa mı içe mi dönük olduğunu da belirtir. Bu iki insan tipi, farklı bilişsel yatkınlıkları nedeni ile birbirinden farklı karakter özelliklerine; güçlü ve zayıf yönlere sahip olur. Toplumda sosyalleşme becerilerine indirgenen bu iki tip aslında çevresel uyaranlara verdikleri cevaplar ve düşünce tarzları üzerinden ayrışır.
Öte yandan sürekli olarak değişen, gelişen bir yapıya sahip olduğumuz için Jung’un karakter tipleri de zihnimizle beraber ilerleyen, esnek bir yapıya sahiptir. Geçmişinde dışadönük olan birisi yetişkinliğinde içedönük olabilir veya tam aksine bilişsel yatkınlıklar sergileyebilir.
Jung’un belirttiği bu 8 karakter tipi aynı zamanda dünyaca ünlü ve kabul gören kişilik testi Myers Briggs 16 Personalities’in de temelini oluşturur.
Dışadönük olmak ne anlama geliyor?
Dışadönük insanların ana özelliği, hayatlarında aldıkları en büyük keyfi başka insanlarla beraber sosyalleşirken yaşamalarıdır. Dışarıda yapılan aktiviteler, kalabalık ortamlar, küçük konuşmalar enerjilerini yükseltir. Tek başlarına geçirdikleri zaman ise yorucu ve boğucu hissettirir. Dışa dönük insanlar konuşmayı, mesajlaşmayı, telefonla aramayı ve sosyal medya kullanımını oldukça severler.
- İlgileri dışa, somut dünyaya dönüktür.
- Karar alırken kendi iç dünyalarına değil, dışarıya nasıl bir etki bırakacağına göre hareket ederler.
- Dışarıdan nasıl algılandıklarını düşünerek, hareketlerini bu bilinçle gerçekleştirebilirler.
- Neredeyse her ortama girebilir ve sohbet başlatabilirler. Fakat kendilerini her ortamda iyi hissetmeyebilir veya adapte olamayabilirler.
- Çevrelerinden kolaylıkla etkilenebilirler.
- Esnek bir yapıları vardır.
- Etik anlayışları dış dünyanın etkisi ile devamlı olarak şekillenebilir.
- Çevreleri tarafından görülme ve onaylanma ihtiyacı güderler.
- İnisiyatif almayı ve sınırları zorlamayı severler.
- Kolaylıkla sıkılabilirler.
- Enerjileri çevrelerine yansır ve bulundukları ortamları canlandırırlar.
İçedönük olmak ne anlama geliyor?
İçedönük insanların ana özelliği ise hayatlarında aldıkları en büyük keyfi kendi başlarına, yalnız kaldıkları zamanlarda almalarıdır. Dışarıda yapılan aktiviteler, kalabalık gruplar, sosyal buluşmalar enerjileri düşürür. Yeniden şarj olmak için tek başlarına zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Sosyal ortamlarda genellikle utangaç olarak anlaşılırlar. Küçük konuşmalardansa derin, samimi konuşmalar yürütmeyi tercih ederler. İç dünyalarına döndükleri, yaratıcı veya zihinsel aktivitelere giriştikleri zaman kendilerini en mutlu hissederler.
- Kendi iç dünyalarına; düşünce ve duygularına ilgi gösterirler.
- Dış dünyada nasıl bir etki bırakacağından çok, alacakları aksiyonun kendi zihinsel ve ruhsal durumlarını nasıl etkileyeceğini düşünerek karar alırlar.
- Aksiyonların başkalarının üzerinde bıraktığı etkiden çok kendi iç dünyalarını tatmin edip etmeyeceği konusunda endişelenirler.
- Her ortama kolaylıkla uyum sağlayamazken, adapte oldukları ortamlarda yaratıcı ve düşünceli yönlerini rahatlıkla sergilerler.
- Sezgisel yönleri kuvvetli olduğu için bulundukları ortamları okumayı, ipuçlarını toplamayı kolaylıkla yapabilirler. Bununla beraber dış dünyaya hassasiyetleri çevresel uyaranlara; ses, ışık, gürültüye tahammül seviyelerini düşürür.
- Temkinli olmayı, işleri kendi tempolarında yürütmeyi isterler.
- Gözler önünde olmayı tercih etmezler.
Dışadönüklük özgüveni, içedönüklük ise özgüvensizliği mi işaret eder?
Sosyal ortamlarda daha mutlu ve enerjik hisseden dışadönük insanların bunu özgüvenlerini sayesinde yaptığını, utangaçlık gibi algılanan içedönüklüğün de özgüvensizlikten kaynaklandığını düşünmenin hiç bir temeli yoktur. Çünkü bu davranışlar bilişsel baskınlık ile ortaya çıkar, kişinin özsevgisi ile bir ilgisi yoktur.
Her iki tip insanda da özgüvensizlik; bilişsel yeteneklerinin farkında olmadan, enerjilerini düşürücü aktivitelere kendilerini zorladıkları anlarda ortaya çıkar.
Yalnız kalmanın kötü, sürekli olarak sosyalleşmenin ise pozitif bir durum olarak algılandığı modern yaşamda, içedönük kişilerin kendilerini girmek istemedikleri alanlara sokması öz sevgilerine zarar verebilir. Buna karşın dışadönük kişilerin de onay ve takdiri sürekli olarak dışarıda aramaları öz saygılarını zedeleyebilir. Kısacası dışadönük kişilerde en az içedönük bireyler kadar özgüvensizlik yaşayabilir.
Her durumda özgüvenin kazanılabilir ve geliştirilebilir bir özellik olduğunu bilmek gerekir. Kendini tanımak, olduğun otantik halini kabul edip sevmek, beraberinde özgüveni de getirir.