YAZAN: ECE ÖZEL

Günden güne sosyal çevreden iş hayatına kadar yaşamın birçok farklı alanı daralmaya meyilli hale geliyor. Daha sık görüşülen belirli arkadaşlar, yapılan işin getirdiği ilgi alanları, rutine dönüşmüş hobiler derken hayatımız oluşturduğumuz bu belirli rotada ilerlemeye devam ediyor. Birçoğumuz için durum böyleyken bu rota yaş ilerledikçe oldukça yavaşlamaya ve hatta durmaya başlıyor. Yani arkadaşlarla görüşme sıklığı azalıyor, iş hayatındaki aktifliğin azalması ile rutinler değişebiliyor, kimi zaman hobilere ayrılan zamandan vazgeçilebiliyor. İlerleyen yaşın getirdiği zihinsel ve bedensel değişiklikler çoğu kişinin bakış açısını özgürleştirirken genellikle yalnızlığı da beraberinde getiriyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise ilerleyen yaşlarda sosyal kalmanın hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerindeki oldukça iyimser etkilerini ortaya koyuyor. Peki neden ve nasıl ilerleyen yaşlarda sosyal kalmalısınız? Sizin için araştırdık!


İleri yaşlarda sosyal kalmak neden çok önemli?

Son yıllarda yapılan yeni araştırmalar, ileri yaşlarda da sosyal kalmanın zihinsel ve fiziksel sağlığı önemli ölçüde desteklediğini öne sürüyor. Ulusal Yaşlanma Enstitüsü (The National Institute on Aging) yapılan araştırmalara dayanarak, yalnızlığın ve sosyal olarak izole olmanın; yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, alzheimer, depresyon gibi durumlarla ilişkili olduğunu söylüyor.

Yapılan bir başka araştırma ise ilerleyen yaşlarda daha fazla sosyal bağ kuran kişilerin, kurmayanların aksine daha uzun yaşam sürelerine sahip olduğunu gösteriyor. 60 yaşındaki insanlar üzerinde yapılan bir araştırma ise neredeyse her gün arkadaşlarıyla görüşenlerin, birkaç ayda bir görüşenlere göre demansa yakalanma riskinin yüzde 12 oranında daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. 

Aslında sosyalleşmek zihni aktif tutarken sosyal olarak insanlarla temas içinde olmak bilişsel rezerv oluşumuna yol açıyor. Bu bilişsel rezerv ise ileri yaşlarda yaygın olarak görülen demans gibi durumların yol açtığı hasarlara karşı dayanıklılık sağlıyor. İleri yaşlarda yakın çevreden ve arkadaşlık ilişkilerinden uzaklaşmanın aksine arkadaşlarınızla iletişim içinde olmak duygusal yönünüzün korunmasına yardımcı olurken sosyal hayatınızı ve çevrenizi korumak hem ait olma duygusunu artırıyor hem de geçip giden günlere bir anlam ve amaç yükleyebilmeyi mümkün kılıyor.

İlerleyen yaşlarda sosyal kalmanın yolları

1. Hobi edinmek

Hayatının uzunca bir zamanında yer etmiş hobileri olan kişilerin ilerleyen yaşlarda da bu hobiyi devam ettiriyor olması iyi bir seçenektir. Fakat kimilerimiz zaman geçtikçe çok sevdiğimiz hobilerimize karşı aynı hisleri beslemeyebiliyoruz. Ek olarak planlanmış ve organize edilmiş yeni hobiler, düzenli olarak yapılan sosyal eylemler, ilerleyen yaşlarda, mutluluğu artırmanın yanı sıra ortak ilgi alanlarına sahip yeni insanlarla tanışılmasına da olanak veriyor.

2. Seyahat etmek

Yeni yerler, yeni tatlar keşfetmek, yeni bir dil duymak, kültürler tanımak… Seyahat her zaman iyi bir fikir olsa da ilerleyen yaşlarda seyahat etmeye gerçekten vakit ayırmak oldukça iyi bir sosyalliği koruma yöntemi. Seyahatler, hem zihinsel hem de fiziksel olarak aktif kalmaya fayda sağlıyor. Aynı zamanda başka insanlarla etkileşimi de artırarak sosyal kalmaya destek oluyor.

3. Yeni bir şeyler öğrenmek

Yeni beceriler kazanmak, zihinsel gelişim için yararlı olurken bir grup insan ile yapıldığında sosyal olarak aktif kalmaya da yardımcı oluyor. Bir topluluk mantığında daha motive hissetmenizi sağlayacak bir egzersiz grubuna katılmak ya da birlikte tartışabilme ve bakış açınızı paylaşma şansını elde edeceğiniz bir kitap kulübüne, sanat alanında yenilikler öğreneceğiniz resim atölyelerine ya da müziğin ruhunuza iyi geleceği bir koro grubuna katılmak birbirinden farklı seçenekler arasında. Bu hem yeni şeyler öğrenerek kendinizi tatmin etmenizi hem de zihinsel ve fiziksel sağlığınızı önemli ölçüde korumanızı sağlayacak.

4. Gönüllü çalışmalar yapmak

İleri yaşlara kadar edindiğimiz yetenekleri ve becerilerimizi hem pratik edebilmek hem de başkaları ile paylaşabilmek sosyal kalabilmenin en iyi yolları arasında bulunuyor. Belirli zaman aralıklarında gönüllü çalışmalara katılmak adeta hayatı, sahip olunan rutini düzene sokarken başka kişilerle de bağlantı halinde olmaya ve iki tarafın da birbirine bir şeyler katabilmesine vesile oluyor. Medikal danışman Dr. Raymond Hobbs şöyle diyor; “Yaş ilerledikçe kazanılan hayat tecrübesi de artış gösteriyor. Belki harika bir aşçısınız, çok iyi örgü örüyorsunuz ya da briç, satranç gibi oyunlarda harikasınız. Bu bilgilerinizi başkalarına öğretmek ve onlarla etkileşim kurmak için kullanabilirsiniz.”

5. Hayvanlarla iletişim içinde olmak

Evcil bir hayvan dosta sahip olmanın fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki olumlu etkileri su götürmez bir gerçek. İngilizce ismiyle “Pet therapy”, insanlar ve evcil hayvanlar arasındaki muhteşem etkileri temel alan bir terapi yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Sağlık sorunlarına iyi gelmek, zihinsel problemlerle başa çıkabilmek amacıyla ortaya çıkmış pet terapisinde kişi ile hayvan arasında rehber vasıtasıyla bir iletişim kuruluyor. Pet terapisinin yanı sıra bir evcil hayvan sahibi olmak ya da hayvanlarla vakit geçirmek de sosyal becerileri geliştirmesinin yanı sıra araştırmalara göre; düşük kan basıncı, daha az yalnızlık hissi, daha düşük depresyon oranları ve genel olarak daha yüksek bir yaşam kalitesi ile ilişkilendiriliyor.



Ece Özel

İstanbul’da doğan Ece, İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra Milano’da Catholic University of Sacred Heart Üniversitesi'nin Medya İletişim bölümünden mezun oldu. Kendisini en iyi yazı yazarak ifade ettiğini keşfetmesiyle okumaya ve yazmaya olan ilgisi artan Ece, Live to Bloom’da editörlük yaparak okumak, yazmak ve paylaşmak konusunda heyecanına heyecan katıyor....



BLOOM SHOP