Yeni bir eve taşınıyor veya yaşam alanlarınızın enerjisini değiştirmek için kendinize ilham mı arıyorsunuz? Aradığınız tüm ipuçlarını Hollywood ünlülerinin de favori tasarımcısı olan Kelly Wearstler verebilir. Tasarım felsefesinin merkezinde duyulara hitap etmek ve mod yükselten atmosferler yaratmak olan Wearstler, küçük odalardan devasa etkinlik alanlarına kadar her mekanın enerjisini yükseltecek tasarım ipuçları önerilerini paylaşıyor.
Kelly Wearstler kimdir?
Amerikalı bir tasarımcı olan Kelly Wearstler, uluslararası sahnede birçok ödül almış, kendine has stili ile Vogue, Architectural Digest, Dezeen gibi tasarım dergilerinin uzun yıllardır radarında olan ünlü bir iç mimardır. Tasarım yaklaşımının merkezinde çok katmanlı, duyulara hitap eden deneyimler yaratmak yatar. Farklı materyalleri, formları, dokuları, yeni ile eskiyi, organik ile inorganik maddeleri harmanlaması ile tanınır. Tasarımın tarihsel gelişimine, lokal, etik ve sürdürülebilir üretimlere saygı gösteren bir yaklaşımı vardır.
İç mekan tasarımı ruh halimizi nasıl belirleyebilir?
Wearstler’a göre iç mimarinin ruh halimiz üzerinde doğrudan etkisi vardır. Ona göre iyi tasarım insanları gerçekten mutlu edebilirken kötü tasarım yaşam kalitesini büyük ölçüde aşağıya çekebilir. Özellikle kişinin karakterini yansıtan, sezgiler aracılığıyla seçilmiş tasarım unsurlarının kullanıldığı iç mekanlar, kişiye kendini fark etmeden daha iyi hissettirme, hafızalarda kalma gücüne sahiptir.
Kelly Wearstler her alana uyacak tasarım ipuçları paylaşıyor!
Kendi projelerinde aradığı ilhamı müzeleri, ikinci el marketleri, vintage dükkanları gezerek bulan Kelly Wearstler’a göre bir mekanı dolduracak eşyaları seçerken en önemli unsur onlara karşı kişisel bir bağ hissetmektir. Bu nedenle özellikle ikinci el dükkanlar kendi karakterleri, geçmişleri ile gelen eşyalarla dolu olduğu için harika bir başlangıç noktasıdır. Bunun dışında ona göre neresi olursa olsun iyi hissettiren mekanlar tasarlamanın püf noktaları aşağıdaki gibidir:
1. İç mekan tarzınızı bulmak için moda stilinize bakın.
Birçok kişinin iç mekan tasarımında en zorlandığı an kendi stillerini keşfetmektir. Wearstler’a göre kendi danışanlarıyla da sıklıkla yaşadığı bu problemin çözümü tasarımın bir başka kolundadır: moda. Eğer bir odayı nasıl bir tarzda dekore edeceğimizi bilmiyorsak başlangıç olarak kendi kıyafet seçimlerimize bakabiliriz. Giyinirken nötr tonlar mı, desenler mi tercih ediyorsunuz? Son moda akımlara mı uyuyor, zamansız bir stili mi takip ediyor, kendinize ikinci el kıyafetler mi alıyorsunuz? Cevaplarınız sizi hangi iç mimari stilinin mutlu edeceğini gösterebilir.
2. Detaylara dikkat edin.
Eğer bir odaya girdiğinizde içinizde pozitif duygular uyanmasını istiyorsanız detaylara ekstra dikkat etmelisiniz. İlk uyandığınızda ve uyumadan tam önce neler görüyorsunuz? Bilinçli şekilde tercih edilmiş tasarım unsurları iyi olma halinizi yükseltmeye yardımcı olur. Odaya girdiğinizde, gözünüzün ilk çarptığı noktalara içgüdüsel olarak size seslenen eşyalar yerleştirmek samimi ve kalbe dokunan alanlar yaratmanıza yardımcı olur.
3. Farklı renkleri ve dokuları bir arada kullanın.
Renk kullanımı odaya canlılık ve duygu katmak için en etkili çözümdür. Siyah, beyaz ve bej tonları ise çok çeşitli doku ve renklerin kullanılabileceği harika bir temel sunar. Bu renklerin hakim olduğu bir odada dikkat, sanat objeleri ve mobilyaların şekillerine kayar. Farklı materyallerin bir arada kullanılması ise odaya boyut katar. Materyal eşleşmesi yaparken zıtlıklardan faydalanmak, örneğin koyu kahverengi deri bir koltuğun yanına mermer bir kahve masası, altına ise dokulu bir kilim koymak, çekici ve samimi bir atmosfer yaratmaya yardımcı olur. Sanılanın aksine Wearstler’a göre konu iç mekan bitkilerine gelince az her zaman daha çoktur.
4. Işıklandırmayı odanın enerjisini belirlemek için kullanın.
İç mekan aydınlatmalarının temelinde doğal ışık yatar. Geri kalan tüm ışıklar doğal ışığın birer destekçisi olarak kullanılmalıdır. Bir mekanda etkileyici görsel bir hikaye yaratmak için ışığın farklı seviyelerden, tonlardan ve parlaklıklardan gelmesi önemlidir. Örneğin, geniş alanlarda oturma alanlarının yanı başına masa üstü lambalar yerleştirmek samimiyet yaratmak için birebirdir.
5. Hiçbir şey pahalı olmak zorunda değil!
Bilinçli ve küçük dokunuşlar bir odanın atmosferini değiştirmede yüksek pahada ama nedensizce yapılan değişimlerden daha etkilidir. Bir odanın duvarını farklı bir renge boyamak, dikkat çekici tek bir mobilyaya sahip olmak, iyi bir aydınlatmaya yatırım yapmak veya sadece güzel bir masaya sahip olmak bile iyi bir iç mimari için yeterlidir. Wearstler’a göre basitlikte, uyumsuzluklarda, kusurlarda güzellik saklıdır.
6. Acele etmeyin, zamanınızı harcayın.
Önemli olan göze güzel görünen bir oda değil, ilgi ve zevkinizi yansıtan, karakteriniz ve deneyimlerinizle uyumlu yaşam alanları yaratmaktır. Bu nedenle boş bir alanı doldurmak için acele etmeyin. Bir mekana koyacağınız tasarım unsurlarının sizin için bir anlamı veya hatırası olmasına izin vermelisiniz. Bu, ancak zaman içinde başarılabilir.