Birkaç ay önce Çin’de ortaya çıkan ve haberlerde kısaca yer alan Koronavirüs o vakitler dünyanın bu tarafında pek ilgi görmemişti. Unutulan bir şey vardı ki küreselleşen ve her zamankinden daha da hızlı dönen dünyamızda hiçbir şey tek bir coğrafyayla sınırlı kalamazdı. Kısa bir süre sonra ülkemizin de dahil olduğu pek çok ülkede görülen virüs, açık şekilde hayatlarımızı etkilemeye başladı. Virüsün yayılmasını önlemek kolektif hareket etmeyi ve birlik bilincini öne çıkarırken; son yüzyılın bireyselleştirdiği, diğerini çok kolay ötekileştiren insanlık da afalladı.   

Önceleri rahatlık ve hatta umursamazlık hakimken, şimdilerde virüsün yayılma hızı ve etkileri ortaya çıktıkça toplumlarda panik yaşanıyor. Bu çok doğal çünkü insanlar doğaları gereği yeni, belirsiz, kontrol edilemeyen, aniden ortaya çıkan hayati risk taşıyan konulardan korkuyor ve refleks geliştiriyor. 

İlginizi çekebilir: İnsanoğlunun Neden Olduğu İklim Krizi

İklim krizi sağlığımızı etkileyecek

Dünya Sağlık Örgütü iklim krizini, “sağlık krizi” olarak tanımlıyor. İklim krizinin enfeksiyon hastalıklarını artıracağını ve daha hızlı yayılacağını bildiriyor. Öte yandan erimekte olan buzullarda, adeta dondurucuda bekleyen ve hava sıcaklığının artmasıyla insanlıkla buluşacak ne tür hastalık etmeni mikroorganizma ve virüsler var bilmiyoruz.

Kısacası iklim krizi sadece aşırı hava olaylarının artması veya buzulların erimesi demek değil, yaşamımıza olanak sağlayan gezegenimizin hassas dengelerinin kökten sarsılması anlamına geliyor. Bazı sonuçlar daha uzun vadede ortaya çıkacakken bazılarının ise bu salgın gibi daha hızlı olması ihtimaller arasında yer alıyor. 

Yani, insan kaynaklı iklim krizi ve çevre tahribatı bizi her gün sonuçları öngörülemez bir felakete doğru biraz daha yaklaştırırken hiçbir devlet veya toplumda, Koronavirüs’e verilen kolektif tepki görülmedi.

Oysa içinde bulunduğumuz durum tam olarak iklim krizi hakkında milyonların farkındalığını arttıran Greta Thunberg’in Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasında kullandığı bir metaforda saklı: Çocuklarınız yangın alarmını çalıyor, dışarı çıkıp bakıyorsunuz ve evinizin yandığını görüyorsunuz, yanlış alarm değilmiş bu diyorsunuz sonra içeri girip yanan evinizde akşam yemeğinizi yemeye TV izlemeye devam ediyorsunuz, itfaiyeyi aramıyorsunuz bile!

Aslında evimiz yanıyor ve yaptığımız hiçbir şey yok!

Koronavirüs’e karşı alınan küresel önlemlerin iklime etkisi

Koronavirüs, evlerimizde daha fazla vakit geçirmemiz gerektiğine hükmettiğinden beri yavaşlayan dünyada ilginç bir gelişme oldu. Virüs daha önce hiçbir politikanın yapamadığını yaptı ve karbon emisyonlarını azalttı! Salgın nedeniyle dünya genelinde on binlerce uçuşun iptal edilmesi, evden çalışma ile azalan trafik, uluslararası konferanslarla beraber eğlence, moda ve spor organizasyonlarının iptal edilmesi, tüketime rağbetin düşmesi ve Çin ile İtalya’da duran sanayi; geçtiğimiz haftalarda karbon emisyonlarının azalmasını sağladı. 

Böylece, salgına karşı hükümetlerin ve bireylerin aldığı acil kararlar, yaşam biçimlerimizin değişmesiyle dünya çapında alınacak önlemlerle karbon emisyonlarının azalabileceğini ve dolayısıyla iklim değişikliğinin etkilerinin hafifleyeceğini bizlere kanıtladı.

Pandemi atlatıldıktan sonra da örneğin evlerden çalışma, uluslararası konferansların online gerçekleştirilmesi, tüketimin azalması ve buna bağlı olarak özellikle Çin’deki çılgın sanayi üretiminin azalması gibi bireysel ve hükümetler düzeyinde yapılabilecekler, iklim krizine karşı etkisi kanıtlanmış önlemler. Ancak şimdiden tam tersi gerçekleşmeye başladı ve Çin sanayi üretiminde yaşanan kayıpları gidermek için tesisler açıldığında normalden daha fazla çalışılacağını duyurdu.

İlginizi çekebilir: İklim Krizi ile Mücadele İçin Neler Yapmalıyız?

Koronavirüs’ten öğrenmemiz gerekenler 

İnsanlık tarihine yazılacak bu trajik salgınla Koronavirüs, medeniyet dediğimiz sistemin köşe taşlarını adeta aşındırıyor ve hem çevresel, hem siyasi, hem ekonomik alanda bilimi baş tacı ettiğimiz yeni bir düzen kurgusu gerektiğini gözler önüne seriyor. 

Aslında anladık ki o seyahate çıkılmasa da olur, bu çanta alınmasa da olur, orada yemek yenmese de olur…

Öncelik, kutsal olan hayattır, her nefes mucizedir, sağlıklı olmak paha biçilemeyendir, sevdiklerimizle geçen her dakika anlamlıdır ve en önemlisi dünya yaşayabileceğimiz tek evimizdir. 

Karbon ayak izimizin azaldığı, maneviyata daha çok değer verdiğimiz, azla yetindiğimiz ve böylece dünyaya daha az zarar verdiğimiz birlik bilinci yüksek bir yaşamın pekala mümkün olduğunu geniş kitleler yavaştan keşfetmeye başladı. İnsanlık tarihinin en konforlu hayatını yaşan ve bütün kaynakların sadece bize ait olduğunu düşünen bencil nesiller olarak, bu gerçeklerle yüzleşmek çok kolay değil!  

Bir musibet bin nasihatten etkilidir hesabı Koronavirüs salgınının insanlığa verdiği dersleri anlamak ve almak dileğiyle. Salgında hayatını kaybedenlerin anısına… Salgının bir an önce son bulması ve tüm hastaların şifa bulması dileğiyle…



Birim Mor

1984 yılında Ankara'da doğan Birim, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde lisans eğitimini 2007 yılında tamamladı. İsveç’te Swedish University of Agricultural Sciences (SLU) Kentsel ve Kırsal Kalkınma Bölümü’nde Çevresel İletişim ve Çevre Yönetimi konusunda ve Jean Monnet Bursiyeri olarak Trinity College Dublin (TCD)’de Çevre Bilimleri dalında yüksek lisans derecelerini aldı....



BLOOM SHOP