Koşmayı planlamışsınız fakat üzerinizde bir isteksizlik, bir miskinlik var. O kadar ki yerinizden kımıldamak dahi istemiyorsunuz. Ne yapacaksınız?

Spor söz konusu olduğunda disiplinli ve tutkulu olduğumu söylerler. Doğrudur. Başka türlü 1,9 kilometre yüzüp, arkasından 90 kilometre bisiklete binip, bir de üstüne 21 kilometre koşamaz, Ironman 70.3 Triatlon Yarışı’nı bitirecek gücü içimde bulamazdım. Fakat başlamak bazen bana da çok zor geliyor. Zaman içinde isteksizlik, miskinlik, tembellikle karışık bu ruh halini yenmenin yollarını öğrendim. İşte size tavsiyelerim!

İlginizi çekebilir: Koşmanın Faydaları: Koşuya Başlamak İçin 5 Neden

Önce kendinizle ve miskinliğinizle barışın.

Böyle günlerde her zamanki kadar hızlı ya da uzun koşmayı kendinize şart koşmadan yapabildiğiniz kadarını yapma hakkını kendinize tanıyın. Koşabildiğiniz kadar koşun. Belki 3, belki de 5 kilometre. Belki hızlı, belki yavaş. Yapabildiğiniz kadarını yapma özgürlüğünü kendinize tanıdığınızda koşuya daha bir şevkle sarıldığınızı göreceksiniz. 

Koşunun bitişini hayal edin.

Gözlerinizi şöyle bir kapatın. Farz edin ki koşu bitmiş, şimdi yürüyorsunuz. Nefes nefesesiniz. Yanaklarınız olmuş al al. Üzerinizde tatlı bir yorgunluk. O yorgunluğa rağmen diri bacaklar, dinç bir vücut. Birazdan üstünüzü değiştirip dostlarla kahvaltı edeceksiniz. Mutlusunuz.

Miskinliği yenmenin bir yolu bu mutluluğun peşinden koşmaktır!

Pişman olmaya alışmayın.

Niyet edip de yapılmayan her koşu sonrasında pişmanlığa dönüşür. Kendinize bir söz vermiş fakat o sözü tutmamışsınızdır. Bilinçaltı başarısızlık hanenize ufak bir çentik atar. Ben her seferinde kendime şunu hatırlatırım: Koşmazsan pişman olacaksın. Pişman olmaya asla alışma!

Miskinliğinizi duymazdan gelin.

Miskinlik, koşmaya engel bir durum değildir. Herhangi bir ağrı, sızı yoktur. Miskinlikte güç, kuvvet yerindedir fakat bir tembellik ve gevşeklik hali ruha hakimdir. O halde miskinliğinizi duymazdan gelebilirsiniz!

Yağmurlu, soğuk bir kış günü. “Bu havada da koşulmaz ki.” diyor içimden miskin bir ses. Ceketin fermuarını çeneme kadar çekip, eldivenleri cebime sokuşturuyorum. “Bu hava koşu havası değil, bu hava kitap okuma havası.” diye devam ediyor. Tam o sırada ayakkabının bağcığına ikinci bir düğüm daha atıyorum. Sımsıkı bir düğüm. “Boş ver be Ayşegül. Koşma bugün. Otur, keyfine bak.” Yerimden doğruluyor, aynada kendime son bir kere daha baktıktan sonra kapıyı açıyor ve büyük bir gürültüyle arkamdan çekiyorum. Artık dışarıdayım. Yağmur çiselemeye başlarken ben de koşmaya başlıyorum.

İşte miskinliği duymazdan gelmek böyle bir şeydir.

İlginizi çekebilir: Koşucular İçin 10 Etkili Esneme Hareketi

Bakımlı ve güzel hissetmek için spor sonrasını beklemek zorunda değilsiniz.

Koşudan önce duşunuzu alın, saçınızı yapın. Ferah ferah, temiz temiz koşuya başlayın. Benim koşudan önce baştan aşağı yıkanıp, saçımı fönleyip, hafif makyaj yapmışlığım bile vardır. Küpe takarım, kolye takarım. Hatta tırnaklarıma oje bile sürdüğüm oldu. Kendini bakımlı ve güzel hissetmek insanı şevklendirir.

Hava şartlarına uygun giyindiğinizden emin olun.

Soğuk, rüzgar, yağmur, aşırı güneş şevk kırar. Gerekiyorsa yeni bir eldiven, tayt ya da şort yatırımı yapmaktan çekinmeyin. Kimse soğuktan titreyerek ya da sıcaktan bunalarak koşmak için istekli olmaz.

Keyfe odaklanın.

İşin içine daha fazla keyif, daha fazla eğlence katın. Ormanda ağaçların altına koşmakla, sokakta trafikte koşmak arasında dağlar kadar fark vardır. Uzaktaki parkur en keyiflisi ise siz de uzağa gidin. Benim 40 dakika koşmak için 40 dakika araba sürmüşlüğüm çok vardır.

Bir arkadaşınızı arayın. Birçok koşucu koşu sırasında yanındakiyle sohbet etmekten ve sosyalleşmekten keyif alır. Arkadaşınızla farklı tempolarda koşacak ve pek sohbet edemeyecek olsanız bile aynı parkuru paylaşıyor olacağınızı bilmek dahi sizi şevklendirir.

Bir oyun icat edin. Örneğin, her turu bir öncekinden 2-3 saniye daha hızlı koşmaya çalışmak, parkurun sonundaki dik yokuşu hiç yürümeden çıkmak ya da öndeki koşucuları teker teker yakalayıp geçmek gibi.

Hepinize keyifli koşular dilerim!

İlginizi çekebilir: Koşucularda Demir Eksikliğinin Belirtileri



Ayşegül Miroğlu

1975 yılında İstanbul’da doğan Ayşegül, 1993 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi’nden, 1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite mezuniyetini takiben IBM Türk Limited Şirketi’nde çalışmaya başladı. IBM’deki çalışma hayatı boyunca yurt içinde ve yurtdışında farklı bölümlerde farklı görevler üstlendi. 2014 yılında hayatında yepyeni bir sayfa açmaya karar verdi...



BLOOM SHOP