Atilla Gayberi ile çalışmaya haziran ayında başladık. Bedenimin güç kazanması gerektiğini hissettiğim, savunmasız bir zamandı benim için. Hem sessizlikteydim, hem üzgün. Ona, “Beni komando gibi çalıştırmanı istiyorum.” dedim.

Demo dersinde istediğimi yaptı. Ama ikinci derste yavaşladık. Bana dedi ki “Bedeninin güç kazanması için kendini o kadar yormana gerek yok”. Buna hem sevindim hem de komando olamayacağım için biraz üzüldüm. Pratiklerimiz süresince hep açıkladı bana. Bir buçuk ayın sonunda vücudumun beni şaşırttığını söyleyebilirim.

Ben de faydalandığım her şeyi sizlere aktarmayı borç biliyorum. Ve onun yaptığı işi sağlığı ne kadar ön planda tutarak ve profesyonelce yaptığını bizzat deneyimledim. Bu yüzden size vücut ağırlığı ile antrenman, Atilla, eşi ve onların uzun soluklu aşk hikayelerini de işin içine katarak tatlı bir röportaj hazırladım. Zevkle okuyun.

İlginizi çekebilir: Röportaj: Urban Riders’ın Kurucusu Ahmet Berkman ile Egzersize Yeni Bir Soluk

Bizde biliyorsun her şeyden önce “aşk” geliyor. Önce özel hayat! Bize biraz dünyalar güzeli eşinle aşk hikayenizden bahseder misin?

“Dünyalar güzeli eşim” kelimenin tam anlamıyla dünyalar güzeli eşim! Aynı lisede hatta aynı sınıfta başlayan arkadaşlığımız uzun yıllar devam etti. Üniversiteyi bitirmemizle birlikte yaşadığımız aşk, sevgi, bağlılık ve tutku bizi birbirimize daha da sıkı bağladı. Üniversiteyi farklı şehirlerde okumamız, mesafelerin uzak olması, yürüttüğümüz ilişkinin özlem duygusuyla harmanlanarak bugünlere gelmesini sağladı.

Üniversiteden sonra öyle bir hayat yaşadık ki ben onun haberi olmadan gerçekten aşık olduğum kadının aynı zamanda hayatımın her anında olacağını da anlamış oldum. Ekim 2017’de ona Büyükada’da evlenme teklifi ettim. Şimdi iki seneyi geçen, birbirimizi çok iyi anladığımız, her duyguyu yaşamayı bilerek yürüttüğümüz bir evliliğimiz var. Bir de kedimiz Lokma!

Biz seninle çalışmaya bir buçuk ay önce başladık. Kısa zamanda ve yorulmadan, nefes nefese kalıp bitmeden inanılmaz bir fark hissettim. Biraz tam olarak ne yaptığımızdan bahseder misin?

Öncelikle yaptığımız her şeyi bilimsel bir temele dayandırarak yaptık. Sizin fiziksel hedeflerinizi öğrendikten sonra yaşınızı, hayatınızı, vücut özelliklerinizi, sağlık durumunuzu ve mutlu olmanızı (sıkılmadan çalışmak) ön planda tutarak size özgü program oluşturduk.

Tabi ki bu programı oluştururken fiziksel ve kardiyovasküler kapasitenizi değerlendirmek üzere testler uyguladık. Bu testler, vücudunuzu strese uğratacak herhangi bir çalışma değil; sadece kapasitenizi ve vücudunuzdaki kas dengesini belirlemek, esnekliğinizi öğrenmek adına yapmış olduğumuz değerlendirmelerdi.

Testler sonucunda size optimum fayda sağlayacak olan programı planlı olarak dizayn etmiş olduk. Yaptığımız çalışmalarda tamamen minimum risk, maksimum fayda ana hedefimiz oldu. Bunu sizin de iradenizle disiplinli bir şekilde uyguluyoruz. Fiziksel ve kardiyovasküler özelliklere göre size özel yaptığımız çalışma bir başkasında aynı etkiyi vermeyecektir.  Çünkü insanın doğası gereği her şeyi (vücut tipi, kardiyovasküler sistemi, esnekliği, becerisi) farklıdır. Bu farklılıklar, yani akut değişkenler, tekrar sayıları, set sayıları, egzersizin temposu ve yoğunluğu, egzersiz seçimidir.

Sonuç itibariyle doğru değerlendirme, doğru planlama ve istikrar hedeflerimize ulaşmamızdaki anahtar kelimelerdir.

Bunu yaparken de minimum ekipman kullanmak bizi en çok heyecanlandıran kısımlardan biri. Sizle yaptığımız çalışmalarda postürel kontrolle birlikte nöromusküler verimliliğimizi arttırıp metobolik sistemi de bunun içine katarak hedeflerimizde ilerlemeye devam ediyoruz. Unutmadan, “egzersiz ilaçtır.”

İlginizi çekebilir: Egzersizin Önemi

Haftada ortalama ne kadar egzersiz yapmalıyız?

Bu tamamen hedeflerimize göre değişiklik gösterir. Fakat içinde bulunduğumuz genel popülasyonda fazla kilolardan kurtulmak, sıkılaşmak isteyen bireyler olduğunu varsayarak haftada minimum 3 maksimum 5 antrenman yapmak hedeflerimize ulaşmamızı hızlandıracaktır. Bu söylediklerim sağlık durumlarına göre farklılıklar gösterebilir. Hedefi kas hacmini büyütmek, güç kazanmak veya herhangi bir branşa özgü performansını geliştirmek olan bireylerde de mutlaka değişiklik gösterecektir.

Senin egzersiz ritmin nasıl?

Hayatım boyunca çok fazla kas kütlesine sahip olmak, iri gözükmek gibi bir amacım olmadı. Yaptığım antrenmanlarda amacım; tamamen kendimi iyi hissetmek, vücudumu diri tutmak, belli bir kas oranının altına düşmeden kardiyovasküler kapasitemi belirli bir düzeyde tutmak oldu. Yani fit olmak.

Bundan dolayı haftanın minimum 6 günü, işim gereği, günde 45 dk ile 1 saat aralığında düşük şiddetli aerobik çalışma (yürüyüş, bisiklete binme, yüzme) buna ek olarak da haftanın 4 günü core bölgemi (vücudumun merkez bölgesini) ve kaslarımı aktif tutmak amaçlı egzersiz yapıyorum.

Sen süreç boyunca benim beslenmemle de yakından ilgilendin. Öğrencilerine nasıl beslenmelerini öneriyorsun?

Beslenme, en az egzersiz kadar hedeflerimize ulaşmamızda önemli bir konu. Beslenme tarzınız hayatınızı hatta psikolojinizi şekillendiren bir etken. Biliyorsunuz ki son zamanlarda çok farklı diyet yöntemleri duymaya başladık. Benim sağlık durumları değişiklik gösteren bireyler için değil de sağlıklı sedanter bireyler için beslenme önerilerim şu şekilde oluyor: “Ne yemesi gerektiğinden ziyade ne yememesi gerektiği” noktasında önerilerde bulunuyorum.

Kişilerle çalışmalara başladığımızda bireyin hedeflerini öğrendikten sonra herhangi bir metabolik sorunu (insülin, tiroid gibi) veya başka sağlık problemleri olmayan kişilere öneriler veriyorum. Onun dışında sağlık problemi olan kişileri gerekli hekimlere yönlendiriyorum. Hekimle işbirliği yaparak ilerlediğimiz durumlar da oluyor.

İlginizi çekebilir: Egzersiz Öncesi ve Sonrası Beslenme Önerileri

Ben daha çok yorulacağımı, nefes nefese kalıp zorlanacağımı zannederken gayet yerinde ve etkili bir egzersiz şekliyle karşılaştım.

Biz bu antrenman sistemi ile çalıştık. Çünkü bu model hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak en uygun modeldi. Bu antrenman modeli için fiziksel ve kardiyovasküler değerlendirmelerle aşama aşama basamak basamak gelişim gerçekleşti.

Egzersize karşı bazı insanlar, hayatlarında daha önce karşılaştıkları olumsuz durumlardan ötürü ön yargılı olabiliyor. ‘’Ben daha önce x bir hoca ile çalıştım şuramı sakatladı, ertesi gün kas ağrısından yürüyemedim, şöyle bir sorunum vardı yıllar önce yine nüksetti.” tarzında birçok geri bildirim aldığımı söyleyebilirim. Mutlaka siz de çevrenizden bu tarz şeyler duymuşsunuzdur.

Bu gibi durumlarla karşılaşmış kişiler belki de hayatları boyunca bir daha aynı problemi yaşamamak adına egzersizden uzak duruyorlar ve hayatlarına bu denli önemli katkı sağlayacak durumdan kendilerini mahrum bırakıyorlar.

Bunun nedeni daha önce çalıştığı meslektaşlarımızın durumu değerlendirmeden direkt bir antrenman programı yazması, antrenmanın akut değişkenlerini (tekrar ve set sayılarını, temposunu, egzersiz seçimini) kişiye özgü değil de ezbere bir şekilde yapmış olmasıdır. Durum bu şekilde kişiye özgü bir programdan oluşmadığında, sakatlığa davetiye çıkarmak söz konusu olabilir veya gelişim çok daha sancılı, yavaş ilerleyebilir.

Yaptığın işi tüm kalbinle ve en iyi şekilde yapıyorsun. İnsanı hep ön planda tutarak ve etik değerlerle. Gelecekteki vizyonun ne?

Hayatımızda insanların gözden kaçırdığı bir konu var: “İletişim”. İletişim derken güzel konuşma, yani etkili konuşma. Empati, karşındaki insanı dinlemek, insana insan olduğu için değer vermek ve yapacağınız herhangi bir şeyde günü kurtarma değil de geleceğe yön verme olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Tabi ki etkili konuşmak da önemli. Fakat iletişim kurarken hissettiğin duyguları karşındakine geçirebiliyor musun bu çok daha önemli. Her ne iş yapıyorsak yapalım açıklığı temele koymak en değerlisi. İşimle ilgili konuşacak olursam bir okyanusta olduğumu, gittikçe bitmeyen bir yolum olduğunu ve bu yolda hayatına bir nebze de olsa dokunabildiğim insanların bana bu yolculukta ilham verdiğini beni daha da ileriye taşıdığını düşünüyorum.

Birçok meslekte olduğu gibi bizim mesleğimizde de “Evet tamam ben oldum, şöyle iyiyim böyle işler başardım.” dediğiniz an geriye doğru gittiğiniz andır. Her geçen gün bilim ilerliyor, farklılaşıyor; bildiklerime, tecrübelerime yenilikleri de katarak yapabildiğimin her zaman en iyisini yapmak amacındayım. İnsanı her zaman merkeze koyarak birilerini kırmadan, üzmeden bir şeyler yapmanın önemini bilerek bu yolda ilerliyorum.



Arzu Özev

1983 yılında İstanbul’da doğan Arzu, Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra University of Massachusetts Amherst’te psikoloji okuduğu yıllarda, Sudarshan Kriya nefes tekniği ve yoga öğretisiyle tanıştı. Hindistan başta olmak üzere, Yeni Zelanda, Güney Afrika, ABD ve Almanya’da kişisel gelişim ve yoga konusunda birçok eğitim alarak, sertifikalı eğitmen oldu. Dünya çapında 150...



BLOOM SHOP