YAZAN: BURCU ERBAŞ
In partnership with Wings

Dünya çapında 1 milyar kişi çok şiddetli baş ağrıları ile simgeleşen migren ile yaşamını sürdürüyor. Kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülebilen bu nörolojik rahatsızlığı dindirmek içinse hem bilimsel olarak desteklenen hem de kulaktan kulağa yayılarak sosyal öğretilere dönüşmüş sayısız strateji ve çözüm bulunuyor. Çok yakında yapılmış yeni bir araştırmaya göre ise migrene ne iyi gelir sorusunun cevabı hiç düşünmediğimiz bir yerde gizleniyor: Bağırsak sağlığımızda. Peki migren ile bağırsaklar arasında nasıl bir bağ var ve migren ataklarımızı hafifletmek için nasıl bağırsak sağlığımızı yükseltebiliriz?


Migren neden olur?

Dünyadaki en yaygın üçüncü hastalık olan migren çok fazla kişinin hayatını etkileyen nörolojik bir kondisyon. Üzerinde çok fazla çalışma yapılmış olmasına rağmen migrenin tam olarak neden ortaya çıktığı maalesef hala bilinmiyor. Nitekim migren atakları sırasında beyinde anormal bir aktivite yükselişi olduğu, özellikle nöronlar arasında kimyasal ve elektrik sinyallerin oldukça arttığı gözlemlenebiliyor. Bu normal dışı beyin aktivitesi de kendini çeşitli semptomlar; çok şiddetli baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, görme bulanıklığı ve nicesi ile gösteriyor. Migren ağrılarını ise çeşitli çevresel faktörler tetikleyebiliyor. Yaygın olarak yoğun stres, hormonal bozukluklar, uykusuzluk, uzun süreli açlık, hava değişimleri, çok parlak ışıklar ve son zamanlarda yapılan araştırmalara göre beslenme şeklimiz etkileyebiliyor.

Migren ile başa çıkmanın özünde bu çevresel tetikleyicileri kontrol altında tutmak yatıyor. Giderek artan araştırmalara göre nasıl beslendiğimiz ise migrene karşı sahip olduğumuz en etkili araçlardan biri.

Migrene ne iyi gelir sorusunun cevabı nasıl bağırsaklarda gizli olabilir?

Migren ataklarından sıkıntı çekenlerin çok iyi bildiği gibi çoğu zaman şiddetli baş ağrısına mide bulantısı ve kusma da eşlik ediyor. Nörolojik bir durumun nasıl sindirim sistemi bozukluklarını tetiklediğini araştıran bilim insanları migren ve sindirim sistemi arasında tahmin ettiklerinden çok daha simbiyotik bir bağ buluyor: Dengesini yitirmiş bir bağırsak mikrobiyotası migren ataklarını tetikleyebiliyor. Aksine sağlıklı bir bağırsak faunası da migren ataklarını önleyebiliyor. Peki bu nasıl oluyor?

Bağırsaklar ve beyin birbirine direkt bir sinir bağı ile bağlanıyor. Bu bağa da “beyin-bağırsak aksisi” ismi veriliyor. Beyin bağırsakları etkilediği gibi bağırsaklar da beyni yani zihinsel ve ruhsal sağlığımızı etkileyebiliyor. Migren atakları sırasında mide ve karın ağrıları, bulantı ve kusma yaşamak da bunun en somut kanıtı oluyor. Migren ağrılarını geçirmek için kronik olarak alınan ağrı kesiciler bağırsak sağlığının daha da kötüleşmesine neden oluyor. Bağırsak duvarlarının geçirgenliğini arttırabiliyor, etkili besin emiliminin önüne geçebiliyor. Bu nedenle migrene sahip kişilerin büyük bir çoğunluğu Geçirgen Bağırsak Sendromu gibi kronik bağırsak rahatsızlıkları geliştirmeye daha yatkın oluyor.

Mikrobiyom-migren bağlantısı nasıl çalışır?

Peki mikrobiyom ve migren birbirlerini tam olarak nasıl etkiliyor? Yapılan bir araştırmaya göre migrene sahip kişilerin bağırsaklarında işlenmiş et, şarap ve çikolatanın içerisinde bulunan nitratı öğüten bakteri sayısı normale oranla çok daha yüksek seyrediyor. Bağırsak mikrobiyomundaki bu nitrat fazlalığının da migrenin tetikleyicilerinden birisi olduğu düşünülüyor.

2025 yılında yapılmış başka bir araştırmaya göre ise migrene sahip kişilerin birçoğunda İrritabl Bağırsak Sendromu, ülseratif kolit gibi enflamatuar bağırsak hastalıkları da görülüyor. Bu ilginç durumun özüne inmek içinse araştırmacılar migrene sahip kişilerin bağırsak mikrobiyomlarını inceliyor. Daha sonra aynı kişilere probiyotik tedavisi uygulayıp yeniden bağırsaklarına bakıyorlar. Sonuçlar ise şunu gösteriyor: Migrenden şikayetçi kişilerin bağırsak mikrobiyomları migrene sahip olmayan kişilere göre çok daha az çeşitliliğe ve tür sayısına sahip. Bir başka deyişle bağırsak ekosistemleri çok daha güçsüz ve dengesiz bir yapıda. Bu da bağırsakların çeşitli hastalıklara karşı daha savunmasız olmasına neden oluyor.

Migren ağrısına iyi gelecek beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıkları

Aynı araştırmada bu kez katılımcılara probiyotik tedavisi veriliyor ve migren ataklarının şiddet ve frekansları izleniyor. Sonuçlara göre probiyotik açısından zengin beslenmek veya uzman kontrolünde takviye kullanmak migren ataklarının frekansını, acının şiddetini, atağın uzunluğunu dolayısıyla ağrı kesici kullanımını düşürebiliyor! Çünkü probiyotik açısından zengin bir diyet, bağırsak mikrobiyomunun da daha dengeli, çeşitli ve sağlıklı olmasına katkıda bulunuyor.

Çok yeni olan bu araştırma üzerinde daha çok çalışma gerekiyor olsa da bize migren ağrısına iyi gelecek bir beslenme şeklinin varlığını işaret ediyor. Bağırsak sağlığını iyileştiren bir yaşam biçimi sürmek bütünsel sağlığı her anlamda desteklediği gibi migren ataklarını da hafifletebiliyor.

Mikrobiyom-migren bağından bir tedavi yöntemi olarak faydalanmamız için yaşamımıza adapte edebileceğimiz değişimleri aşağıda sıraladık:

  • Antienflamatuar bir beslenme izlemek: Gerçek, mikro besin değeri yüksek gıdalardan oluşan Akdeniz Diyeti bedensel enflamasyonu düşürmek için en iyi beslenme biçimlerinden birini oluşturuyor. Enflamasyonu yükselten rafine şeker ve işlenmiş gıdalar ise migren dahil olmak üzere birçok sağlık probleminin temelinde yatıyor.
  • Probiyotik tüketimini arttırmak: Probiyotik tüketimini gerçek gıdalarla beslenme düzeni içerisinde veya kaliteli bir takviye kullanarak arttırmak, bağırsaklardaki iyi huylu bakterilerin çoğalmasına yardımcı oluyor. Nitekim probiyotik takviyelerinin etkinliği ve gerekliliği konusunda çelişkili sonuçlar veren pek çok araştırma bulunuyor. Takviye kullanılıp kullanılmayacağı bu nedenle kişinin kendi bünyesine, sağlık uzmanının görüşüne ve kişisel araştırmasına bağlı oluyor. Beslenmedeki probiyotik alımını arttırmak içinse yoğurt, kefir, turşu, kimchi, kombucha, ekşi mayalı ekmek, tarhana, peynir, miso tüketmek yeterli geliyor!

Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz!



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP