RÖPORTAJ: MİRAY AKIN
FOTOĞRAF: ARIK LEVY ROCKGROWTH HERMITAGE, 2018

Heykelleri, enstalasyonları, sınırlı sayıda üretilmiş edisyonları ve tasarımlarıyla tanınan multi-disipliner sanatçı Arik Levy, 15 Aralık 2021 – 29 Ocak 2022 tarihleri arasında Pilevneli Dolapdere‘de mineraller ve kristaller gibi doğanın birçok formundan ilham aldığı çalışmalarıyla insanın içsel yolculuğuna odaklanıyor. “Duyuların ve duygusal bir canlı olmanın insanın var oluşunun temelinde” bulunduğuna gönderme yapan galerideki ikinci kişisel sergisi Duygusal Sermaye ile sanatseverleri ağırlayan Levy ile yaptığımız röportaj için okumaya devam edin!


15 Aralık 2021-29 Ocak 2022 tarihleri arasında Pilevneli’de Duygusal Sermaye başlıklı serginiz, sanatseverleri ağırlıyor. Bir sanatçı olarak duygusal sermaye sizin için ne ifade ediyor? Sanatı yorumlama şekliniz, duygusal sermayenizi artırma yolculuğunuzda veya içsel dünyanızın bilinçli farkındalığına ulaşmanızda size yardımcı oldu mu?

Gerçekten de… Duygusal sermaye arayışı sonsuzdur ve yaptığım iş sadece iletişim kurmamda ve tartışma kanalları açmamda bana yardımcı olmuyor. Diyalog, hepimizin farklı şekillerde ilişkilendirebileceği bazı ifadelerle başlar. Her birinin kendini ifade etmesi, çok çeşitli tepkileri harekete geçirir.

Duygusal Sermaye kavramını işlemeye nasıl karar verdiniz? Genel olarak ele alacağınız temalara nasıl karar veriyorsunuz? İlham yolculuğunuz nasıl başlıyor?

Kronolojik bir şekilde çalışmıyorum. Küçüklükten beri uğraştığım ciddi disleksime mükemmel uyum sağlayan birçok farklı konuda aynı anda ilerliyorum. Anlayana ve anlaşılana kadar açıkça ifade etmeyi ve yeniden formüle etmeyi öğreniyorum.

Böylelikle farklı çalışmalar tematik başlığa farklı şekilde uyum sağlıyor, ancak hepsi kişinin zihnine bir yol sunuyor. İlham, birçok durumda, açıklayabildiğim veya anladığım ve diğerlerini anlayamadığım bir deneyim. Ancak duygusal beyin ve sürüngen (eski) beyin hakimiyeti ele alıyor ve tepki gösteriyor.

Doğa enstalasyonları modern sanatta ön plana çıkıyor. Doğayı sanatınıza dahil etmeye nasıl karar verdiniz? Bize kendiniz ve doğal dünya arasındaki ilişkiden bahseder misiniz?

Evet, çok yakın; ancak doğayı düşündüğümüz kadar yeşil değil.

Ben suyum ve su beni büyülüyor. Güçlü ve esnek, sert ve yumuşak, hayat dolu ve tehlikeli de. Su herhangi bir kabın şeklini alabilir. Gerçekten çok atik; aynı zamanda opak ve şeffaf.

Ancak bilim ve duygusal ergonominin birleşimi ile doğa, formüllere ve ifadelere dönüşüyor. Beni büyüleyen şey bu.

İklim krizine, yangınlara ve çevre kirliliğine rağmen doğa yeniden yeşillenmeye, çiçek açmaya devam ediyor. Sizce duygusal sermayemizi doğanın yeniden var olma haliyle beslediğimizde pandemi, ekolojik yas gibi mental sağlığımızı olumsuz etkileyen durumlarla daha kolay başa çıkabilir miyiz?

Unutulmamalıdır ki, ifadenize eklenmesi gereken temel bir parametre var. O da pasif kalamayacağımız. Hareket etmeliyiz ve sadece konuşarak veya yazarak değil; fiziksel olarak aktif olmalı, karşı çıkmalı ve doğru eylemleri desteklemeliyiz. Belki zaman zaman kendimiz için yarattığımız konforun bir kısmından bile vazgeçmeliyiz. Doğa yeşillenmeye devam ediyor; evet ama evriliyor ve bu her zaman bizim istediğimiz, hatta beklediğimiz yönde ise olmuyor.

Duygusal sermayemizi şekillendiren iç dünyamız, doğal dünya ile nasıl bir kavuşma yaşıyor? Birbirinden nasıl besleniyor? Mineraller ve taşlar gibi doğanın her formu, enerjisel düzeyde bizlerin enerji dünyasıyla nasıl bir bağ kuruyor?

Mineraller gerçekten de birçok kültür ve inanışta vücudumuz ve genel refahımız için özel bir işlevi olan enerjiye sahipler. Minerallerime bir iletişim aracı olarak “kaya” deniyor. Kayaları okuduğunuzda ya da ben size söylediğimde, zihninizde kişisel ve kolektif hatıraların bir parçası olan görüntüleri görmeye ve deneyimler hissetmeye başlıyorsunuz.

Evinizde bir kaya olduğunda bu doğayı eve getirir. Onu dışarıya koyduğunuzda veya başka kayalarla yan yana koyduğunuzda, etrafındakilere benzemediğini görürsünüz. İşte burada bir soru akla geliyor: Bu bize hangi doğadan geldi?

Eylemi ve eylemsizliği, dinamikleri ve hareketi yaratan denge arayışıdır.

Birçok sanat formu; endişe, üzüntü, mutluluk ve umut gibi duygulara hitap ediyor. Sizin sanatınız aracılığıyla yaratmak istediğiniz temel duygular arasında neler yer alıyor? Sizce sanat yoluyla duyguların iyileşme potansiyeli var mı?

Sanatın mutlaka bir işlevi vardır ve bu işlevin ne olacağına herkes kendi karar verebilir. Bazıları güzellik diyebilir, bazıları enerji veya terapi diyebilir. Soyut çalışmalar, izleyicinin yorumlamasına izin verir. Ancak sergide öne çıkan heykellerden LogDepandance‘i ele alırsanız, üst üste olan bu dev kütüklerin aralarında bağlantıyı sağlayan küçük parlak cilalı bronz bir parça var. Büyük kütük, ortadaki küçük veya teneke taş olmayı seçebilirsiniz. Üçünün de önemli bir parçası var.

Bir sanat eseri edinmenin güçlü bir eylem olduğuna inanıyorum, onu eve götürmenin ve kişisel yaşam alanına yerleştirmenin de. Onu görmek, gözlemlemek, onun tarafından gözlemlenmek… Hepsi işin ve onun yarattığı etkinin bir parçası. Zaman içinde biriktirdiğim diğer sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyonum hakkında ben böyle hissediyorum.

Son olarak size ilham veren bir cümle ile röportajımızı tamamlamak isteriz.

Görmeden önce hisset.


Your exhibition, entitled Emotional Equity, welcomes visitors between December 12, 2021, to January 29, 2022, at Pilevneli. What does emotional equity mean to you as an artist? Has the way you interpreted art helped you on your journey to increase your emotional equity or reach mindful awareness of your inner world?

Indeed… The search for equity is eternal and the work I am doing helps me but not only, to communicate and open the channels for discussion. Dialogue starts with some statements that we can all relate but in different way. The self-expression of each one reviles a large diversity of reactions.

How did you decide to treat the concept of emotional equity? In general, how do you decide which themes to work in? Could you tell us a bit about how does your inspirational journey begin?

I do not work in a chronological way. I progress on many different subjects on the same time what fits perfectly my extreme dyslexia, I indulge since small. I learn by my-self to articulate and reformulate till I understand and make understood.

So in this case; different work connect to the thematic tittle differently but all offers a way in to ones mind. Inspiration is in many cases an experience of which I can explain or I understood and other I did not. But the emotional brain and the reptile brain takes over and react.

Nature installations come to the forefront in modern art. How did you decide to fashion your work with nature? Have you always had a close bond with the natural world?

Yes, very close; but not in the green way one think about nature.

I am water and water fascinates me. It is powerful and flexible, hard and soft, full of life and dangerous too. Water take the shape of any container. Very agile indeed. It is opaque and transparent at the same time.

But then the fusion with science and emotional ergonomics, nature turns in to formulas and statements. This is what fascinates me.

Despite the evidence at hand, climate crisis, bushfires, and environmental pollution remain the toughest, nature has always surprised us with its capability to turn green. Do you think we can overcome more easily situations that negatively affect our mental health, such as pandemics and eco-anxiety when we nourish our emotional equity with nature’s such capability?

One must not forget that there is a fundamental parameter to insert into your statement. And it is that we can not stay passive, we have to act and not only by mean of speech or write. We have to physically be active, oppose and support the right actions and maybe at time even give-up some of the comfort we have made for ourselves. Nature turns green, yes but it is evolving and not always in the direction we would like or even expect.

How does our inner world, which confects our emotional equity, forge a bond with nature? How do they feed or affect each other? Could you tell us how do various forms of nature, such as minerals and rocks, you also have used in your work, connect with our inner energy?

Minerals have indeed energy that for many cultures and believes have special function within our body and wellbeing. My minerals are called “rock” as a mean of communication. When you read rock or I say it to you, you start seeing images and feel experiences in your mind that are part of the notion of personal and collective memories and souvenirs.

When you have a rock at home it brings nature into the house. When you set it outside, by juxtaposition you see that it is not looking like the rocks around it. And there for come the question, from what nature did this come to us?

It is the search for the balance that create action and inertia, dynamics, and movement.

Many art forms affect various emotions such as anxiety, sadness, happiness, and hope. Which emotions have you wanted to provoke through your work? Do you think has art help heal negative feelings?

Art has definitely a function, everyone makes the choice what it will be. Some say beauty the other might say energy or therapy. The abstract permits the viewer to participate and take part in the interpretation. But if you take LogDepandance of prominent sculpture in the exhibition, these giant logs are one on top of the other and in between there is a small shinny polished bronze piece that makes the connection. You may choose to be the big log or the small or the tinny stone in the middle. All 3 have an important part.

I do believe that acquiring a piece of art is a strong action, taking it home and placing it with in the personal living environment is strong too. Seeing it, observing, being observed by it… All are part of the work and its impact. That is the way I feel with me collection of other artists work that I collected in time.

While concluding our interview, could you share a quote that inspires you?

This is my quote:

Feel before you see.



Miray Akın

1994 yılında Ankara'da doğan Miray, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Ardından Hacettepe Üniversitesinde Pazarlama üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. İnsan ve hayvan haklarına olan ilgisi, onun birçok sivil toplum örgütünde aktif bir şekilde rol almasını sağladı. Kendisini yazı yazarak ifade eden biri olarak sözlerini kaleme dökmeye tutkun...



BLOOM SHOP