YAZAN: BURCU ERBAŞ

20 yıldır düzenli olarak meditasyon yapan, 5 senedir her hafta binlerce takipçisine motivasyon mailleri yollayan ünlü yazar Light Watkins için ilham çok önemli. Neredeyse tüm hayatını ilhamı üzerinden kazanan Watkins, birçok kişinin bunca zaman sonra hala kalbine dokunabilmesini hayatının amacını keşfetmiş ve üzerine aksiyona geçebilmiş olmasına bağlıyor. Bir cümle içerisinde okuyunca kolay fakat gerçek hayatta oldukça zor olan hayat amacını keşfetmek neyse ki Watkins’in yol boyu öğrendiği dersler ile bir nebze olsun kolaylaşıyor. Watkins’in ipuçlarıyla hayat amacını bulmak düşünüldüğü kadar zor değil.


İlham nedir?

Watkins’e göre bir aksiyona geçtiğimizde veya kendimizi ifade ederken kendimizi genişlemiş, coşkulu hissediyorsak bu bizim ilhamımızdır. Bu genişleme, daha çok olasılığın, açık kapının olduğunu hissetme ise ilhamın geldiğini anlamamıza yarayan iç rehberimizdir. İlham hiç bir zaman kapalı ve kısıtlı değildir. Her zaman sanki daha fazlası varmış gibi hissettirir.

İlhamı neden kaybettik, nasıl geri buluruz?

Tanımlandığı zaman herkese bir yerlerden, özellikle çocukluk yıllarından, tanıdık gelen ilham maalesef günlük yaşamda çoğu kere hissedilen bir duygu değil. Bunun en büyük sebebi de birçok kişinin ilhamını kaybetmiş olmasında yatar. Herkesin zihninin, kalbinin bir yerlerinde hala yaşamaya devam eden bu içsel rehber zamanla dış dünyanın sesi altında boğulur. Bu sesler travma, stres, acı, üzüntü, sosyal şartlanmalar, aile ve nice diğer çevresel faktördür. Bilinçli bir şekilde ilhamınızı takip etmiyorsanız (bu Watkins’e göre oldukça nadir yaşanan bir durum) ilhamınızı kaybetmemek çok da mümkün değil.

Bunun yanı sıra Watkins’e göre genel düşüncenin aksine ilham bize kendimizi “iyi” veya “rahat” hissettirmez çünkü hissettirmemesi gerekir. İlhamın amacı konfor alanının dışına çıkarmaktır. Kişiyi yeni deneyimler ile buluşturup, geliştirmek, büyütmektir. Dışarıya doğru açılan bir yapısı vardır. Bunun aksine ailelerin, okulların, toplumun yüklediği sosyal şartlanmaların amacı da konfor alanında, “güvende” tutmaktır.

Stres başta olmak üzere çevresel faktörler ile yüzleşe yüzleşe neredeyse sadece başa çıkma mekanizmaları ile çalışan zihin ilhamı takip etmenin rahatsız edici duygusuna kendini kapatır. İlhamdan kaçmaya, bastırmaya, konfor alanına geri çekilmeye çok daha yatkın olur.

İlhamın sesini yükseltmek

Watkins’e göre neredeyse her motivasyon sözünde geçen “Kalbinin sesini dinle.” ne kadar klişe gibi görünse de temelinde doğru yol tarif eder. Kalbin sesi aslında ilhamın sesidir. Fakat üzeri bulutlar ile kaplanmış ilhamı bulmak çok kolay olmayabilir hatta göz korkutucu duyulabilir. Tam da bunun için Watkins küçük adımlar atmanın, değişimler yapmanın gücünü vurgular.

Günlük yaşamın neredeyse her saniyesinde bir seçim ile karşılaşır ve bir karar alırız. Ya önümüzde duran işi bitirebiliriz ya da biraz daha telefonumuzdan video izleyebiliriz. Ya akşam evde oturup dizi izleyebiliriz ya da arkadaşlarımızla buluşabiliriz. Bu gibi birçok mikro karar aslında ilhamı bulmamızda bize bir pratik tahtası oluşturabilir. Watkins’e göre her gün en az 5-10 tane bu gibi kararlar alırken durmak ve içlerinden hangisinin bize kendimizi en genişlemiş, coşkulu hissettirdiğini düşünmek çok iyi bir başlangıç noktası oluşturur.

İlk seferde doğru kararı vermek tabi ki mümkün olamaz. Ancak deneyerek, çoğu zaman yanılarak, rahatsızlık hissederek, konfor alanının dışına çıkarak “genişleme” duygusu ile tanışılabilir. Bu şekilde herkes kendi ilhamının özgün sesini duyabilir, ona alışabilir, zihninde yer açmaya başlayabilir. Çünkü bir başka kişi bir hissin ilham olup olmadığını kimseye söyleme yetisine sahip değildir. İlham sadece bireysel olarak anlaşılabilir.

İç rehberimiz ile nasıl yeniden bağ kurabiliriz?

Watkins’e göre iç rehberimiz arabalarda yer alan GPS’e benzer. GPS’e bir hedef noktası girildiği zaman araba ne kadar yanlış yola saparsa sapsın GPS varış noktasına ulaşmak için kendini yeniden yönlendirir. Hayat amacı eğer varış noktası ise bizlerin yol rehberi, GPS’i de kalbimizdir. Ne kadar yolumuzdan sapsak da her daim kalbimizde duran amacımız bizim yolculuğumuzun en son noktasını belirler. Yolculuğun ne kadar uzun veya zorlu geçeceğini ise “kalbin sesini” ne kadar dinlediğimiz belirler.

Konfor alanın dışında, “riskli” görünen kararlar alan kişiler engeller ile karşılaştıkları zaman çoğunlukla “Aklım başından gitmiş.” cümlesi kurarlar. Bu Watkins’e göre ilhamı takip etmek zaten tam da bu şekilde hissettirmeli; akıl baştan gitmeli ve kalbin sesi için yer açılmalı. Bu sesi panik ile karşılamamak da onu daha sık duymaktan ve alışmaktan geçer.

İlhamı bulmaya yardımcı günlük pratikler

Hayatının büyük bir kısmını düzenli meditasyon yaparak geçiren Watkins’e göre ilhamı yeşertmenin en temel yolu meditasyondan geçer. Çünkü ilhama gölge düşüren dış sesleri kısmak, bir nebze de olsa hayattan geri çekilmek ve ilhamın özgün sesi ile tanışmak için bir alan sunar. Bunun yanı sıra aşağıda yer alan diğer Mindfulness pratikleri de benzer etkileri sunar.

  • Meditasyon
  • Bolca şükran duygusu hissetmek
  • Gönüllüğe dayanan işler yapmak, yardım etmek
  • Doğa ile yalnız başına zaman geçirmek
  • Günlük tutmak

İlham ile aramızda duran engel: Bilinmezlik ve korku

İlhamı keşfettikten sonra en az ilhamı bulabilmek kadar önemli tek bir adım vardır. O da aksiyona geçebilmek. Mark Twain’in ünlü sözü “Hayatınızdaki en önemli iki gün; doğduğunuz gün ve neden doğduğunuzu anladığınız gündür.” sözüne Watkins, en önemli üçüncü günü ise anladığınız neden üzerine aksiyona geçtiğiniz gün olarak kendi eklemesini yapıyor. Çünkü toplumun neredeyse hepsi bilinmezlik ve korku yüzünden ilhamı üzerine harekete geçemez. İlhamı takip etmenin ne getireceğini bilememek aksiyonsuzluğu getirir. Fakat yapılması gereken tek aksiyon ilk adımı atmaktır. Ancak o şekilde ikinci ve üçüncü adımlar kendini gösterir ve bilinmezlik dünyasını aydınlatabilir.

Korku ise en eski ve temel hayatta kalma içgüdülerinden biridir. Watkins’e göre korku hayat denkleminin içinde her daim vardır, olacaktır. Amaç korkuya olan bakış açımızı değiştirmektir, korkuyu kaldırmak değil. Korku hissine bir engel ya da kötü bir işaret olarak bakmamak da ancak korku duygusuna alışmak, hayatın bir parçası olarak görmekle gelir.

Kendini yavaş yavaş, bilinçli bir şekilde korkunç ama heyecan verici deneyimlere sokmak korku hissi ile bir bağ geliştirmeyi sağlar. Korku böylece tanıdık gelir, yönetilebilir hale bürünür. İlhamı takip etmesi de kolaylaşır.

Gözünüzü korkutan fakat neredeyse hiç olumsuz sonuç doğurmayan minik riskleri almaktan kendinizi vazgeçirmeyin. Sonucunda çok daha büyük riskleri alabilecek hale geleceksiniz.

Hayat amacını bulmak

Hayat amacı çok büyük ve iddialı bir kelime gibi görünse de Watkins’e göre hem doğuştan gelen hem de çevre ile şekillenen dinamik bir yapıya işaret eder. Bebekliğimizden beri merak duyduğumuz konuların toplum, bilgi birikimi, öğrenilen yeni diller, yeni hayat deneyimleri ile harmanlanması hayat amacını doğurur. Bu nedenle iyisi ve kötüsü ile her tür deneyimi yaşamadan gerçek hayat amacını bulmak neredeyse imkansızdır.

Herkesin özgün bir biçimde nitelikli olduğu, toplum tarafından kabul gören hayat amacı yaşam devam ederken kendini gösterir. Basit bir hırsızlıktan ötürü hapse giren genç bir adam yaşam amacının sorunlu gençlere mentorluk yapmak olduğunu hırsızlığı yapmadan önce bilemez. Veya bunu keşfedebilmek için hırsızlık yapmaz. Bunun için Watkins hayat amacını bulmayı kafaya takmamayı söyler.

Herkes hayallerine ne kadar yakın veya ne kadar uzak olursa olsun yaptığı işi yüzde yüzüyle hayatını da tüm özgünlüğü ile yaşamalıdır. Yapılan iş değil onu yapış şeklin, kendini hayatta taşıyış şeklin kısacası varlığın önemlidir. Watkins’e göre hayatta hiç bir an daha iyisinin olacağı inancı ile gözden çıkarılacak, çöpe atılacak anlar değildir.

Kağıt üzerinde hayatım oldukça yolunda ama ben kendimi iyi hissetmiyorum?

Watkins’e göre kağıt üzerinde iyi giden bir hayat eğer iyi hissettirmiyorsa kalbin sesi bunu istemiyordur argümanını sunar. “Her işi doğru yapıyorum, hiç biri yolunda gitmiyor.” cümlesindeki “doğru yapma” konseptini sorgulamayan Watkins’e göre doğru olarak düşünülen her aksiyonun tam tersini yapmak hayat tatminini getirebilir. Örneğin; sevgili olmak istediğin kişiye dönüşmek yani deneysel olmak bu “tıkanma” hissinden “genişlemeye” doğru çıkış rotası oluşturabilir.

Başarı nedir?

Watkins başarıyı: “Her ne yapıyorsanız, içinden geçmekte olduğun tüm durumlar ile uyumlu olması” olarak tanımlar. Yapılan iş her ne ise onunla birlikte anda kalabilmek, başkalarının ne düşündüğünü umursamadan karar alabilmek ve başarıyı hata yapmanın karşıtı olarak değil, denememenin karşıtı olarak görmektir.

Hayat amacınızı erkenden bulmak konusunda endişelenmeyin. Sadece yapmaya doğal olarak meyilli hissettiğiniz şeyi yapın, amacınız sizi bulacaktır.

Light Watkins


Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP