Bizim ilişkilere ihtiyacımız var. İlişkiler içinde farkındalıklara, aydınlanmaya ve değişime uğrayabilen varlıklarız. Kurduğumuz her tip ilişki bizimle ilgili birçok şey söylüyor. Bu iş arkadaşımızla, annemizle, yemekle, hatta telefonumuzla kurduğumuz ilişkiye kadar tüm ilişkilerde geçerli diyebiliriz. Bunların arasından belki de kendimizle ilgili kalıpları en çok yüzeye çıkartan romantik ilişkiler oluyor. Hep aynı tip insanlar ile beraber olduğumuzu düşündürten ilişkiler de bile tek değişmeyen unsur aslında bizler oluyoruz.
Neden ilişkilerimizi aynı tip insanlar ile kuruyoruz?
Mutlu ve heyecanlı başlayan ilişkiler bir süre sonra hüsrana uğrayabiliyor ve bu hüsran bize hiç yabancı gelmiyor. Bakıyoruz ki bir önceki ilişkimizde de benzer bir hüsrana uğramışız, kırılmışız ve öfkelenmişiz. Bir kısır döngüyü fark ediyoruz ve bunu kırma ihtimali gözümüzün önünde dursa bile nasıl kıracağımızı bilmediğimiz ya da huzursuz edici farkındalıklar yaratacağını düşündüğümüz için reddediyoruz.
Her değişim sancılı olur. Fakat sancının yerini bir süre sonra huzur alabilir. Bu huzur ve dinginliği yaşadığımız romantik ilişkilerde deneyimlemek istiyorsak sanırım biraz geçmişe yolculuğa çıkmamız gerekiyor.
Nesne ilişkileri teorisi nedir?
Psikolojide nesne ilişkileri adlı bir teori vardır. İlk olarak psikolojinin babası Freud, bakım verenlerimizle çocukken kurduğumuz ilişkiye nesne ilişkisi demiştir. Freud’un bakış açısını geliştiren psikanalist Melanie Klein ise çocuk ve nesne ilişkisini biraz daha irdeler ve yetişkinin kurduğu ilişkileri anlamlandırabilmek için onun çocukken kurduğu ilişkileri gözlemler. Fark eder ki özellikle anne ile çocuk arasındaki iletişim, değerler, hasarlar neyse çocuk bu dinamiğin benzerini yetişkin olduğunda başka ilişkilerinde de yaşıyor.
Bu noktada durup bir kaç dakikanızı ayrırarak kendinize sormanızı isterim. İster eski bir ilişkinizi ister şu an ilişkiniz varsa onu değerlendirin.
- Bu ilişkide ne oluyor?
- Bana kendimle ilgili neler anlatıyor?
- Sağlıklı ve sağlıksız diyebileceğim neler var?
Bu soruları cevapladıktan sonra ise kurduğunuz ilişkinin içeriğinin sizi yetiştiren bakım verenlerinizle ilişkinize benzeyip benzemediğini değerlendirin.
Örneğin sizi takdir etmeyen, başarılarınızı ve duygularınızı önemsemeyen bir ilişkiniz olduğunu düşünüyorsunuz. Partneriniz sizi alenen eleştirmiyor fakat sizi görmüyor da. Aynı zaman da partnerinizin sizden daha başarılı olduğunu ve hiçbir zaman onun gibi olamayacağınızı düşünüyorsunuz. Acaba partnerinize benzeyen bir bakım vereniniz olmuş olabilir mi? Sizi takdir etmeyen, bir başarınız olduğunda sizden daha başarılı olanları işaret eden, bir hata yaptığınızda ise genellikle kızan ya da uzak kalan.
Böyle bir ebeveyn onun beklentilerini hiç karşılayamayarak büyümenize ve ne yaparsanız yapın yeterli olmuyor hissini taşımanıza sebep olabilir. Daha sonrasında ebeveyninizle olan ilişkinizin yapı taşlarını taşıyan bir romantik ilişkide sürüklenebilirsiniz. Çünkü en iyi bildiğiniz ilişkinin değerlerini bilinçli ya da bilinçsiz şekilde başkalarında görürsünüz ve mıknatıs gibi o tarafa çekildiğinizi fark edersiniz.
Bu ilişki tanıdıktır ama sağlıklı değil. Bir kısır döngü haline dönebilir ve her yeni ilişkide bir süre sonra benzer hayal kırıklıkları ya da öfke yaşadığınızı görebilirsiniz.
Kısır döngüden çıkmak için ne yapmak gerekiyor?
İlişkileriniz arasındaki bağlantılar her zaman çok somut olmayabilir ve akla örnekteki gibi direkt gözüken bağlantıları getirmeyebilir. Bunun için acele etmeden ilişkinizi olduğu şekliyle değerlendirebilirsiniz. Bunu gökyüzüne bakarken, bir kahve içerken veya kalem kağıt alıp yazarak yapabilirsiniz. Her ilişki birbirine benzeyen özellikler taşısa da özünde kendine has özellikler de taşır. Bu sebeple ilk önce olası kısır döngülerinizi bir kenara bırakıp sadece şu anki ilişkinizi değerlendirin. Daha sonra diğer ilişkilerinizle bağlantılarını fark etmeye başlayabilirsiniz.
Dünyada görmek istediğin değişimin parçası ol demiş Mahatma Gandhi. Neden ilişkinde görmek istediğin değişim sen olmayasın? Daha huzurlu, dingin, sağlıklı ve heyecanlı bir ilişki istiyorsan önce kendine bakarak bunu elbette yapabilirsin. Acaba sen bu özellikleri taşıyor musun? Taşımak için biraz kendine dönebilir misin? Buna belki de bu yazıyı okuyarak bile başlamış olabilirsin!