YAZAN: BURCU ERBAŞ

Kenevir pazarının 2028 yılında 13.4 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bir başka deyişle gelecek kenevir tohumlarından şekilleniyor. Geçtiğimiz yıllarda sadece bitki familyasının bir kolu olan psiko-aktif bileşen marijuana ile anılsa da kenevir, insanlar tarafından yaklaşık 6000 yıldır ekiliyor ve yaklaşık 5000 farklı formda kullanılıyor. İçerisinde hayatın her alanında çevreye daha saygılı bir yaşam sürmemiz yardımcı olacak bilgiler, katmanlar, bileşenler barındırıyor. Önemle vurgulanması gereken kısım bütün halde kenevirin psiko-aktif bileşen yükünün çok az olmasında yani uyuşturucu sınıflandırılmasına girmemesinde yatıyor. Geleceği çok daha sürdürülebilir ve doğa dostu şekillendirmemizde kenevir, özellikle 5 alandaki yenilikçi kullanımı ile öne çıkıyor.


Kenevir nasıl daha sürdürülebilir bir gelecek sunabilir?

Kenevir, sıcak ve nemli atmosferleri sevse de neredeyse her iklim ve hava şartında kolaylıkla yetişebiliyor. Toprağa göm ve büyümesini bekle felsefesi ile ekilen kenevir tohumları aynı zamanda çok hızlı gelişiyor. İlk mahsüller ekimden 60 gün sonra alınabiliyor. Bu nedenle dışarıdan herhangi bir gübreye, koruyucuya, böcek ilacına ihtiyaç duymuyor. Endüstriyel tarımın içerisinde bile organik tarım uygulamalarına göre yetiştirilebiliyor.

Çok hızlı büyümesine rağmen kenevir toprağın altında çok kompleks ve derin bir kök salabiliyor. Geniş ağı sayesinde toprak mikrobiyotası ile simbiyotik bir ilişki kurarak mineraller kadar çevresel toksinleri de emiyor. Ekildiği toprağı temizleyerek ve mikrobiyotasını dengeleyerek bir biyoremediyatör yani biyolojik iyileştirici olarak çalışıyor. Hatta kenevirin toksinleri arındırma gücü Çernobil nükleer santral felaketiden sonra da kullanılıyor. Radyoaktif alanlara ekilmiş kenevir tohumlarının yakın zamanda yapılmış ölçümlere göre bölgedeki selenyum ve kadmiyum oranlarının düşmesinde aktif rol oynadığı görülüyor.

Kenevir fotosentez süreci sırasında atmosferden yüklü miktarda karbondioksit çekiyor. Her yeşil yapraklı bitkinin yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olan fotosentez sürecini kenevirde farklılaştıran kendisinden çok daha büyük ve bol yapraklı yeşil bitkilere oranla daha çok karbondioksit emebilmesinde yatıyor. Bu özelliği keneviri karbon-nötr yapıyor. Üretimi sırasında atmosferden çektiği karbondioksit, hasat, işlem ve taşıma süreçlerinde yayılan karbondioksite denk oluyor. Bir başka deyişle kenevirin karbon ayak izi sıfırlanıyor.

Kullanım alanları

Tohumdan mahsüle dönüşüne kadar çevreye sayısız faydası dokunan kenevirin insanlar için getirileri de hasattan sonra başlıyor. Yaprakları hariç mahsülünün her kısmı farklı bir alanda değerlendirilebilen kenevir, modern yaşamda ihtiyaç duyduğumuz çok temel ürünlerin hammaddesi olabiliyor.

1. Sağlıklı beslenme

Kenevir tohumlarının hem makro hem de mikro besinler açısında çok zengin olması onu fonksiyonel bir gıda kaynağına çeviriyor. Makro değerlerinin büyük bir kısmı, yaklaşık yüzde 30’unu sağlıklı yağlar; Omega-3, Omega-6 oluşturuyor. Kalan kalorinin yüzde 25’ini de proteinden alan kenevir bu yüksek oran ile chia ve keten tohumundan ayrışıyor.

Mikro besinler açısından da E vitamini, fosfor, potasyum, sodyum, magnezyum, çinko, demir ve kalsiyum açısından zengin olan kenevir bütünsel sağlığı destekliyor.

Birçok kişinin beslenmesinde eksik kalabilen değerleri; Omega-3, magnezyum ve çinkoyu doldurabilen kenevir tohumu çiğ, pişmiş veya fırınlanmış olarak tüketilebiliyor.

2. Sürdürülebilir moda

Kenevir güçlü lifleri sayesinde 3,000 sene önceki Çin İmparatorluğu’nda kıyafet, ip ve kağıt yapmak için kullanılıyordu. 17. ve 18. yüzyıllarda da Amerika ve İngiltere tarafından militer ipler, bayraklar yapmak için değerlendiriliyordu. Şimdilerde ise kenevir sürdürülebilir moda endüstrisinin merkezinde yer alıyor. Pamuğa oranla çok daha güçlü liflere sahip olması hem daha sağlam hem de daha uzun ömürlü kıyafetler ve pamuğun asla tek başına yetemeyeceği çanta, ayakkabı gibi aksesuarların yapılmasına olanak tanıyor. Aynı zamanda üretimi pamuğa kıyasla 1/5 oranında daha az su harcıyor.

3. Temiz güzellik

Temiz ve sürdürülebilir güzellik endüstrisinin radarında gözenekleri tıkamadan nemlendiren, anti-inflamatuvar ve antioksidan özelliklere sahip kenevir yağı duruyor. Gözenek tıkama skalasında sıfır çıkan yegane doğal yağlardan olan kenevir vitamin, mineral ve sağlıklı yağ konsantrasyonu ile sebum dengesini sağlarken cildi, saçı ve vücudu nemlendirebiliyor.

4. Eko-dizayn

Çok güçlü materyallere dönüştürülebilen kenevir doğaya zarar veren diğer alternatifler; çimento, metal, petrol türevli hammaddeler, yalıtımın yerine kullanılabiliyor. Endüstriyel çimentonun yerine üretilen kenevir çimentosu daha hafif ama eşit derecede güçlü oluyor. Kenevir doğru işlendiğinde metalden daha sağlam ve çok daha esnek hale getirilebiliyor. Toksinsiz, hava alan, uzun ömürlü, “doğal” evler tasarlamak kenevir ile gerçekleşebiliyor.

5. Biyo-yakıt

Henüz araştırma aşamasında olan kenevir bazlı biyo-yakıtlar umut verici sonuçlar veriyor. Doğada kendi kendine çözülebilen, organik maddelerden üretilen yakıtlara biyo-yakıt deniyor. Kenevir de biyo-dizel ve biyo-etanol yapımında kullanılabiliyor. Her iklimde kolaylıkla ve hızla üretilebilmesi, az suya ihtiyaç duyması dünyanın ana enerji kaynağı fosil yakıtların yerini alabilmesi için gerekli zemini hazırlıyor.




Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP