Nereye dikkatle bakarsan, orası senin ilginin odağı olur. Neresi ilginin odağı ise orası senin deneyimine dönüşür. Yani odak ve gerçeklik arasında bir bağ var ve bu bağ hayatımızı şekillendirir.
Yoga, odak ve gerçeklik
Yoga yapanlar, özellikle denge pozlarını yaparken pozda rahat kalabilmek için hocalarının gözlerini hep aynı yere bakmasını önerdiğini duymuş olabilir. Buna sanskritçede Drishti (Drişti) denir. Gözümüzü belirli bir yere sabit tutarak baktığımızda pozda da sabitlik sağlarız. Driştiyi oluşturmak için denge pozunda olmamıza gerek yok. Yoga yaparken herhangi bir poz içinde de stabil bakışla kalmak, odaklanmamıza ve zihnimizdeki hareketleri yavaşlatarak beden ve zihin arasındaki bağı kurmamıza yardımcı olur.
Kendi gerçekliğimizi yaratmak
Drişti, sadece yogada dikkatle bakmak, denge sağlamak ve pozları rahat yapmak değil. Aslında yoga felsefesinde Drişti, bizim bakış açımız yani perspektifimiz de demek. Bizim neye dikkat ettiğimiz, neyin bizim dikkatimizi çektiği veya odağımızda olanın ne olduğu demek.
Kendimizde var olduğunu düşündüğümüz yanlışlara dikkatimizi verirsek veya çevremizdekilerin hatalarına odaklanırsak bunlar deneyimlerimizi renklendirmeye başlar. Aynı şekilde dikkatimizi iyi olanı takdir etmeye, çevremizdeki iyiliklere doğru yönlendirirsek içsel odağımız yön değiştirir ve deneyimlerimizi iyi olana yönlendirmeye başlar.
Görmenin anlamı aslında sadece bakmak değil. Gün içinde sürekli bir şeylere bakıyoruz; ekrana bakıyoruz, camdan bakıyoruz, arabalara bakıyoruz, insanlara bakıyoruz, Instagram’a bakıyoruz… Peki sizce bakarak gerçek olanı görüyor muyuz?
Görmek, bir anlamda da dikkati yönlendirmek demek; bakıyoruz ve baktığımız şeyin gerçek niteliklerine odaklandığımızda yani dikkatimizi ona yönlendirdiğimizde fark edebiliyoruz.
Yaşamlarımızda eksik veya hatalı olana dikkatimizi vermek yerine iyi olanlara odaklandığımızda gerçeklik de o yöne doğru yönlenmeye başlıyor. Aslında bir şekilde şükretmek gibi; iyi olana şükrettikçe çoğaltıyoruz, dikkatlerimizi iyi olana verdikçe aynı şekilde o iyilik yayılmaya başlıyor. Hangi durumun içinde olursak olalım, gerçeklere aldırış etmeksizin, odağımızı olumlu tarafta tutup iyi olanı çoğaltmayı ve gün yüzüne çıkarmayı tercih edebiliriz.
İlginizi çekebilir: 6 Adımda Hayallere Ulaşmak İçin Görsel Pano
Beynin yapısı ve düşünce kalıpları nasıl oluşuyor?
Beyin üzerinde çalışan bilim insanları, birbiri ile ateşlenen nöronların birbiriyle bağ kurduğunu ortaya çıkarmış. Yani odaklanmayı tercih ettiğimiz konular zaman içinde beynimizdeki nöron yapısını değiştiriyor ve sonuç olarak da düşünce yapımız ve kalıplarımız oluşuyor. Bu kalıplar da bizim deneyim ve yaşamın içindeki tavırlarımızı ortaya çıkarıyor.
Eski çağlarda ilkel şartlarda hayatta kalmaya çalışan insan, kendini koruyabilmek ve soyunu sürdürebilmek için içgüdüsel olarak kötüye ve yanlışa odaklanmaya evrilmiş. Bu şekilde vahşi hayvan saldırılarına karşı alarmda kalarak kendini korumayı başarmış. Bu içgüdüyü günümüze kadar sürdürmüş olan insan beyni, günümüz modern hayatında hayati bir tehlike yaşamıyor olsak da aynı düşünce tarzını sürdürüyor ve şimdilerde bizi hayal kırıklıklarından korumaya çalışıyor.
Nefes, yaşamımızın olmazsa olmazı ve yaşam döngüsünde kalabilmek için nefesimiz de alıp verme döngüsünde olmalı. Yaşamın devam etmesi ancak bu şekilde sağlanır. Bakış açılarını dönüştürmek ve değiştirmek de bu döngülerden bir tanesi.
Yoga yapmak, kendimizle bağ kurmamıza araç olarak çevremizdekilerin derinliğini yani gerçekliğini fark etmemizi sağlıyor. Ayrıca varoluşun gerçeğini algılamamıza da yardımcı oluyor. Bize öğretilenlerden veya koşullandırmalardan farklı bir bakış açısı ile bakmaya başlamamıza yardımcı oluyor. Bu yeni bakış açısı da yolumuzu aydınlatıyor.
İlginizi çekebilir: 5 Tibet Hareketi ile Gençlik Pınarı
Drişti, üçüncü göz veya ajna çakra ile ilgili. Burayı aktive edip temizledikçe gerçeği görebilmek kolaylaşıyor. Bunun için aşağıdaki youtube videomu izleyebilir ve uygulayabilirsin.