YAZAN: BURCU ERBAŞ
In partnership with Wings

Bir kişi tarafından haksızlığa uğradığınız, kötülük gördüğünüz zaman sizden özür dilenmesini istemek kadar doğal bir beklenti olamaz, değil mi? İlk önce ailemizde sonra okulda hepimizin öğrendiği “doğru davranış” yanlış bir şey yaptığımız, birisini üzdüğümüz zaman ondan samimi bir şekilde özür dilemektir. Çocukluğumuzda kolaylıkla alıp verdiğimiz özürler yaşımız ilerledikçe hem duyması hem de söylemesi ağır bir cümleye dönüşür. Hatta kimisi için özür dilemek artık imkansız gibidir çünkü özür doğal olarak içinde yanlış yaptını kabul etmeyi barındırır ve bazı insanlar asla yanlışlarının sorumluluğunu almak istemezler. Bu da bizi çokça ihtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz “Özür dilerim.” cümlesinden alıkoyar. Bize yapılan haksızlığın üzerine aradığımız “özür dileme” cümlesini bulamamamız karşımızdaki kişiyi affetmeyi imkansız kılar. Olan olayları hazmedememeye ve yükünü yaşamımız boyunca taşımaya başlarız. Sonunda da özür dilemeyen kişi yerine biz duygusal ve zihinsel olarak negatif etkileniriz. Tam da bu nedenle bizden özür dilemeyen kişileri bile -sadece kendi iyiliğimiz için- affetmemiz gerekebilir. Sizin için af istemeyen birisini nasıl affedebileceğinizi araştırdık!


Neden bazı kişilerden özür almak bu kadar zor?

Bir kişinin yaptığı hata ne denli büyükse, o kişiden özür almak o denli zorlaşıyor. Bunun sebebi ise kişinin yaptığı hatadan ötürü duyduğu utancın kendini koruma mekanizması olarak inkarı tetiklemesinden kaynaklanır. Kişi bir nevi o denli utanır ki kendini gerçeklikten inkar ederek veya kandırarak özür dilenecek bir nokta olmadığını düşünmeye başlar.

Bunun yanı sıra bazen kişi gerçekten bize kötülük yaptığından haberdar olmayabilir, aradaki iletişim tamamen kopmuş olabilir veya hatayı yapan kişi bir anda ölebilir! Her durumda artık affetme işi karşılıklı değil, tek bir kişinin kararına bağlanır. Peki özür duymanın mümkün olmadığı bir noktada neden hala karşımızdaki kişiyi affetmeye çalışmalıyız?

Affetmek neden karşı taraf için değil, kendimiz için yaptığımız bir eylemdir?

Affetmek karşı tarafın yaptığı yanlışı aklamak, ona hak vermek veya ceza almamasını düşünmek anlamına gelmiyor. Birçok kişinin affetmeye dair yanıldığı nokta burada yaşanıyor. Aslında birisini affetmek onunla olan ilişkiyi de düzeltmek, iletişime devam etmek anlamına gelmiyor. Buna barışmak deniyor ve barışmak için bile her iki tarafın da karşılıklı olarak bir uzlaşmaya varması gerekiyor. Affetmek ise bir kişinin tek taraflı şekilde verdiği çabada gizleniyor. Affetmek birinci adımsa barışma -tamamen opsiyonel biçimde- sonuncu adım oluyor.

Bu nedenle birisini affetmek onunla konuşmaya devam etmek, ilişkiyi sürdürmek, yaptıklarını haklı bulmak, üzülmemiş, canı acımamış gibi davranmak, unutmak, umursamamak anlamına kesinlikle gelmiyor. Affetmek sadece kişinin içinde açılan yaraya farklı bir anlam kazandırmasına, hissettiği yükü hafifletmesine yardımcı oluyor.

Affetmenin kişiye kazandırdığı bir diğer artı ona yapılan hata veya haksızlık ne denli büyük olursa olsun, bilinçli olarak daha iyi bir insan olmaya çalışmanın verdiği erdemden geliyor. Bir kişiyi affetmek kimseye zorla yaptırılabilecek bir şey değilken eğer kişi isteyerek bu yolu tercih ediyorsa kendine iyi davranmayan kişiye iyi davranarak büyük bir olgunluk ve günün sonunda iyilik gösteriyor.

Sizden özür dilemeyen birisini nasıl affedebilirsiniz?

Hem kırılmış hem özür alamamış hem de affetmesi gereken taraf biz olduğumuzda “Neden bunu yapayım?” diyerek duvarlar örmeye çokça yatkın oluyoruz. Nitekim affetmeyi karşı taraf için değil, sadece kendimiz için yaptığımızı unutmamamız gerekiyor. Bu çerçevede affetmenin bizim kendi iç dünyamızdan dışarıya taşması da gerekmiyor. Kimseye -hele bizi üzen o kişiye- seni affettim dememiz gerekmiyor. Affetmek sadece kişinin kendi iç dünyasında bir dönüşüm yaşatmak için yapılıyor. Bu dönüşüm de kişinin kendi öfke ve endişe duygularının, depresyon ve anksiyete bozukluğuna yakalanma riskinin azalmasına, öz değerinin ve geleceğe karşı umudunun iyileşmesine yardımcı oluyor.

1. Fark ederek

Affetmeye dair en zor şeylerden birisi de bizi üzen kişiye duyduğumuz öfkeyi bırakmamız gerektiğinde yaşanıyor. Özellikle özür alınamayan durumlarda, kişinin yeniden gücü elinde hissetmesine yardımcı olan ve kısa bir süreliğine çok da sağlıklı olan o öfke hissi, uzun vadede sadece hisseden kişinin bütünsel sağlığını aşağıya çekiyor. İlk başlarda iyi hissettirirken, uzun vadede yorgunluğa, tükenmişliğe, olumsuz düşüncelere dönüşüyor. Kişinin neden kronik olarak kötü hissettiğini bilmediği durumlarda aslında suç, affedememenin verdiği o öfkede aranabiliyor. Bir kişiyi affetememek hayatımızı düşündüğümüzden çok daha fazla ve negatif yönde etkileyebiliyor.

2. Karar vererek

Eğer bir kişiyi affedememenin bizim kendi yaşamımızı kötü etkilediğini fark ettiysek sıra karar verme aşamasına geliyor: Bizi üzen o kişiyi affetmek istiyor muyuz? Süreç boyunca bu soruya birçok kere hayır ve birçok kere evet diyebiliriz. Bu adım birçok kere geri gelebileceğimiz ve yeniden başlayabileceğimiz bir basamağı oluşturuyor. Belki zamanla, belki duyguların şiddeti azaldığında verilen evet kararı bu defa kalıcı olur.

Bir kişiyi gerçekten affetmek istediğimizi nasıl anlayabiliriz? O kişiye herhangi bir zarar verme isteğimiz kaybolduğunda. Bu o kişi hakkında pozitif düşünmemiz gerektiği anlamına gelmiyor sadece eğer hala intikam almayı, kavga çıkarmayı, o kişiyi bizi üzdüğü gibi üzmeyi düşünüyorsak affetmeye hazır olmadığımızı anlayabiliyoruz.

3. Hikayeyi yeniden yazarak

Peki affetmeye nasıl başlayabiliriz? Acımızda, üzüntümüzde durarak ve sorunlarımızdan, hislerimizden kaçmayarak… Bize yanlış yapan kişiye dair bakış açımızı genişleterek hatasını neden yaptığını anlamaya çalışarak… Çok az da olsa içimizde empati, şefkat, anlayış kırıntıları bulmaya çalışarak… Bir nevi hissettiğimiz üzüntüden dolayı katılaşan kalbimizi yeniden yumuşatmaya çalışarak bizden özür dilemeyen o kişiyi affetmeye başlayabiliriz.

Bize yapılan bu haksızlığın ve karşısında bizim verdiğimiz tepkilerin hayatımıza neler kattığına odaklanmaya çalışabiliriz. Belki artık çevremize karşı daha anlayışlı ve sabırlıyız. Tanımadığımız insanlara karşı olan önyargılarımız giderek azalıyor. Belki bizden af dilemeyen bir kişiyi affetmeye çalışarak gösterdiğimiz bu erdem öz saygımızı ve değerimizi yükseltiyor. Belki de içinden geçtiğimiz bu süreç sayesinde çevremize daha güçlü bağlar kuruyor, empatimizi ve yardımlaşma duygumuzu besliyoruz.


Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz! 



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP