Kendimizi ne zaman kötü hissetsek bize en kolay gelen yemeği yemek isteriz. Ruh durumumuzla bu denli bağdaştırdığımız yemek yeme alışkanlıklarımızın arkasında bilimsel bir bağlantı bulunmaktadır. Araştırmacılar “konfor” yiyecekleri olarak tanımladığı favori besinlerimizin, bağırsaklarımızda nasıl işlendiklerini, beynimizde ne gibi etkileri olduğunu inceledi. Araştırma sonucu ise ruh durumumuza iyi geldiği kanıtlanan besinler, “psikobiyotik” olarak tanımlandı. Peki psikobiyotikler nedir, modumuzu ve bilişsel yetilerimizi nasıl etkilemektedir? İşte yanıtları!

İlginizi çekebilir: Uzman Diyetisyen Çağatay Demir ile Bağırsak Sağlığı

Psikobiyotikler nedir?

Yapılan birçok araştırma, sindirim sistemlerimizde yaşanan mikroorganizma topluluğumuzun yani mikrobiyotamızın zihnimiz ile iletişim halinde olduğunu söylüyor.

Mikrobiyotamız doğduğumuz andan itibaren beslenme şeklimiz, yaşam alanımız gibi çeşitli faktörlerle şekillenir, sadece bize özel bir hale gelir. Bu organizmalar bağışıklık sistemimizi oluşturur, yemeklerimizi sindirir, enfeksiyona karşı savaşır ve zihinsel fonksiyonlarımız için gerekli nörokimyasalları salgılar. Zihinsel aktivitemize destek olan bu mikroorganizmalara da psikobiyotik denir. 

İlginizi çekebilir: Bağırsak Mikrobiyotasını Dengelemenin ve Bağışıklığı Güçlendirmenin 7 Yolu

Psikobiyotiklerin modumuza etkisi

İkinci beyin diye de adlandırılan bağırsaklarımız, psikobiyotik organizmalar üzerinden ruh durumumuzu ve bilişsel fonksiyonlarımızı kontrol eder. Doğası gereği hem iyi hem kötü huylu bakterileri içeren mikrobiyotamız, kötü bakterilerin sayısının artmasıyla dengesizleşir. Böylece kişi kendini sürekli endişeli ve stresli hisseder. Enfeksiyon, antibiyotik kullanımı, stres gibi etkenlerin yanı sıra belki de bu durumu en çok tetikleyen davranış kötü beslenme alışkanlıklarıdır. 

Modumuzu yükselten beslenme alışkanları

Belirli bir sebep yokken hissedilen enerji düşüklüğü, mutsuzluk hatta depresif bir ruh hali, midemize giren yiyeceklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu gibi durumlarda, psikobiyotik organizmalarla en iyi etkileşen besinleri tüketmek ruh durumu üzerinde pozitif bir etki yaratabilir. Psikobiyotik diyet diye adlandırılan bağırsak dostu beslenme şekli, aslında oldukça temel ve günlük rutine kolayca adapte edilebilecek katmanlardan oluşuyor. Özünde, 2 temel mikroorganizmayı; probiyotikler ve prebiyotikleri vücuda yüksek miktarlarda almayı hedefliyor. 

Psikobiyotik diyet nelerden oluşur? 

Öğrencilik yıllarından aşina olduğumuz besin piramitleri psikobiyotik diyeti anlamamız ve kolayca uygulamamızda bizlere yardımcı oluyor. 

İlginizi çekebilir: Bağırsak Sağlığınızı Destekleyen 3 Günlük Detoks

Birinci ve en alt katman:

Piramidin en alt ve en büyük katını lif açısından zengin prebiyotik besinler kaplıyor. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar, baklagiller, zeytinyağı, ot ve baharatlar her gün yenmesi önerilen psikobiyotik etkisi yüksek yiyecekler olarak sıralanıyor. İlk katmanın yeme alışkanlığımızın büyük bir bölümünü oluşturması gerekiyor.

İkinci katman: 

Bu katman probiyotik açıdan zengin fermente edilmiş turşu, kefir gibi yiyeceklerden, deniz ürünlerinden ve balıklardan oluşuyor. Bu katmanı da sıkça tüketmemiz öneriliyor. 

İlginizi çekebilir: Bağırsak Sağlığı İçin Probiyotik ile Pişirmek

Üçüncü katman:

Süt ürünlerinin, yumurtanın ve tavuğun bulunduğu üçüncü katman sadece haftada 1-2 kere tüketmemiz gereken yiyecekleri gösteriyor. Üzgünüz, peynir severler!

Dördüncü katman:

En üstte bulunan ve en az sıklıkta tüketmemiz gereken besinleri gösteren dördüncü katman et ürünlerini ve rafine şekerli gıdaları kapsıyor. 

İlk başta zorlayıcı gibi görünse de temel prensipleri Akdeniz diyetine ve İskandinav beslenme stiline benzeyen psikobiyotik diyeti; sebze, meyve ve tahıl açısından zengin, dolayısıyla da Türk mutfağına adapte etmek oldukça kolay. Sağlıklı bağırsaklar ve dolayısıyla mutlu bir ruh hali için bir başka tüyo da birinci ve ikinci katmanlardaki yiyeceklerden daha çok yemek yerine üçüncü ve dördüncü katmanlardaki besinlerden daha az tüketmek!



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP