YAZAN: BURCU ERBAŞ
FOTOĞRAF: THE ANONYMOUS PROJECT

Her tür romantik ilişki; ilk etkilenme anları, flört evreleri, ciddi ilişkiler hatta evlilikler bile overthinking yani fazla düşünmeye açık! Tarafların birbirilerinin tavır, davranış ve sözlerini en ince ayrıntısına kadar ve çoğu zaman negatif bir perspektiften irdelemeye başlaması, her detayı daha büyük bir anlama bağlamaya çalışması kolaylıkla kontrolden çıkıp ilişki sorunlarına yol açabiliyor. Peki, zihnimiz güncel durumdan geçmişe, geleceğe ve tüm olası kötü senaryolara kaymaya başladığında ne yapmamız gerekiyor? Romantik ilişkilerde overthinking yapmaya başladığınız anda durmamıza yardımcı olacak ipuçlarını sizin için yazdık!


Romantik ilişkilerde neden overthinking yapabiliyoruz?

Hiç bir temele dayanmasa bile zaman zaman zihinlerimiz bazı negatif düşünce kalıplarına takılıp endişe, korku ve panik ile dolabiliyor! Özellikle romantik ilişkilerde; kendimizi daha savunmasız ve güvensiz hissettiğimiz anlarda kendini daha sık gösteren fazla düşünme bir nevi savunma mekanizması olarak çalışıyor. Çevresel faktörler; ilişkide belirsizlik, güven eksikliği veya iletişim kopukluğu fazla düşünmeyi tetikleyebilirken çoğu zaman kişinin geçmiş deneyimlerinden gelen korkuları ve özgüvensizlikleri içinde bulunduğu anksiyete halinin ana oyuncuları oluyor.

Romantik ilişkilerde overthinking kişiye ve ilişkinin dinamiğine göre değişim göstermekle beraber çoğu zaman benzer örüntüleri takip ediyor. Bunlar;

  • Karşı taraf hakkında düşünmeyi durduramamak
  • Geçmişte kalan bir konuşmayı sürekli olarak zihinde canlandırmak
  • Her an mesaj veya telefon araması beklemek
  • Karşı tarafın size karşı his ve düşüncelerini sürekli olarak sorgulamak
  • Söylenmiş küçük bir sözün veya yazılmış bir mesajın başka şekillerde dillendirilseydi sonucu değiştirebileceğine inanmak
  • Çok fazla paylaşmış veya yeterince konuşmamış olmaktan korkmak, pişmanlık duymak

Romantik ilişkilerde overthinking yapmayı önlemek için ipuçları

Romantik ilişkilerin herhangi bir evresinde kendinizi bir konu hakkında gereğinden fazla düşünürken yakalar, endişe ve korku spiraline düştüğünüzü hissederseniz, zihninizi daha sakin bir yere taşımak için aşağıdaki ipuçlarından faydalanın!

Neden fazla düşünmeye başladığınızın ana sebebini bulun

Bedensel hastalıklar nasıl tedavi ediliyorsa overthinking de benzer şekilde durdurulabiliyor. Semptomu; o an zihni dolduran negatif düşünceleri maskelemektense sorunun kaynağına inmek, fazla düşünmeyi tetikleyen ana nedeni; geçmişten gelen korkuları veya özgüvensizlikleri tanımlamak gerçek iyileşmeyi sunuyor. Bir daha kendinizi bir konu hakkında fazlasıyla düşünürken bulursanız durun ve neden bu konuya bu denli takıldığınızı anlamaya çalışın. Aslında ne sizi bu denli korkutuyor ve endişeye sürüklüyor, gelmeyen tek bir mesaj mı yoksa daha fazlası mı?

İletişimi açık tutun

Fazla düşünmenin ana nedenlerinden biri de belirsizliktir. Zihin bilmediği veya kontrol edemediği durumlarda kendini hazırlamak için tüm olasılıkları düşünmeye başlar. Bu da aslında tek amacı yaşamda kalmak olan zihnin en kötüsünü düşünmesiyle sonuçlanır. Böyle anlarda dışarıdan yapılabilecek en iyi müdahale belirsizliğe son vermek; endişeye neden olan bilginin gerçekliğini karşı taraf ile konuşmak olur. Açık ve net bir iletişim kurmak, zorlayıcı veya savunmasız hissettirse de, zihni aslında kendi yapımı olan o sıkıntılı ve stresli durumda uzun süre tutmaktan çok daha sağlıklı sonuçlar verecek!

En iyisini umun

Bizi korumak adına hep en kötüsüne hazırlanan zihinlerimize inat sevdiğimiz, değer verdiğimiz kişiler hakkında en iyisini ummaya, eğer bunu yapamıyorsak bile durumlara nötr şekilde yaklaşmaya çalışmalıyız. Geçmişte üzerine fazla düşündüğünüz çoğu konunun aslında hiç bir anlam veya kötü niyet ifade etmediğini hatırladığınızda iyisini ummaya ve ona göre davranmaya daha çok ikna olacaksınız!

Zihninize yüzde yüz güvenmeyin

Fazla düşünmeye meyilli zihinler her küçük detaya büyük anlamlar yükleyerek ve her şeyi bir mantık çerçevesine oturttuğunu düşünerek somut gerçekleri çarpıtabiliyor. Bu da “mantığın sesi” olan zihni pek de mantıklı olmayan yersiz ve yanlış düşünceler ile doldurabiliyor. Böyle anlarda aklınıza gelen her düşünceyi bir filtreden geçirmeye; yalanla gerçeği ayırmaya çalışmalı eğer işin içinden çıkamıyorsanız çevrenize akıl danışmayı denemelisiniz.

Senaryolaştırmak yerine “Göreceğiz” zihniyeti edinin

Fazla düşünenlerin en çok kullandığı düşünce kalıpları “Ya böyle olsaydı” ve “Keşke” olabilir! Bu iki sorunun ortak noktası ise doğru cevabını bilmenin gerçekten imkansız olması oluyor. Bu düşünce kalıpları sadece zihni tüm olası senaryolara ama en çok da negatif sonuçlananlara götürebiliyor ya da sonuçlanmış bir durum üzerinden yoğun pişmanlıklar duymaya itiyor. Her iki durumda da tek değişen sonuç değil, kişinin zihinsel ve ruhsal iyi olma hali oluyor. Onun yerine “Göreceğiz.” gibi var olan durumu olduğu halde kabul eden bir cümle kalıbı kullanmak zihni geçmişi analiz etmek yerine geleceğe umutla bakmaya çağırıyor.

Günlük yaşamınızı sevdiğiniz aktiviteler ile doldurun

Çok fazla boş zamanımız ve enerjimiz olduğu zamanlarda zihnimiz kendini meşgul etmek için normalde fark bile etmeyeceği detaylara bile takılı kalabiliyor. Eğer durum gerçekten de böyle ise overthinking’i durdurmanın en hızlı ve etkili yolu günlük rutini doldurmaktan; dışarı çıkmaktan, sosyalleşmekten, zihni ve eli meşgul eden aktiviteler yapmaktan geçiyor.

Kendinize şefkat gösterin

Eğer fazla düşündüğünüz konular karşı taraftan çok sizin geçmiş davranış ve sözleriniz üzerineyse öz şefkat kasınızı aktive etmeniz gerekiyor. Sevdiğiniz bir arkadaşınız aynı durumu yaşasa neler der, nasıl davranırsanız aynı iyi niyetli ve şefkatli tutumu kendinize de göstermeli, geçmişi geçmişte bırakmaya çalışmalısınız. Herkes hata yapar ve zihninizin en kötü düşüncesi gibi her hatanız karşı tarafın sevgisi ve ilgisinden anında götürmez. Kendinizden düşünün, sizin için çok değerli olan bir kişi aynı hatayı size yapsa siz nasıl hisseder, düşünür ve davranırdınız? Muhtemelen karşınızdaki kişi de az çok o şekilde yapıyor!

Büyük perspektiften bakın

Şu an zihninizden bir türlü atamadığınız o kişi veya düşünce bundan 5-10 sene sonra da hayatınızı bu denli negatif etkilemeye devam edecek mi? Gündelik yaşamı dolduran mikro stres kaynakları yaşamın ne denli büyük, uzun, değişimler ve sürprizlerle dolu olduğunu unutturabiliyor. Tek gerçek o anda aklı kurcalayan problemmiş, hissedilen duygular sanki daimiymiş gibi gelebiliyor. Aslında hayat bir düşünceden, histen ve bir kişiden (!) çok daha fazlasını içeriyor. Gerçekliğinden bile emin olmadığınız endişeli düşüncelerin, kendi kendine yarattığınız minik problemlerin, mutluluğunuzu ve sağlığınızı elinizden almasına izin vermeyin!



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP