Bağırsaklar, sahip olduğu kompleks yapısı ve sağlığımız üzerine olan önemli etkileri nedeniyle son yıllarda yapılan araştırmaların odak noktası haline geldi. Yapılan bu çalışmalar şunu gösteriyor; bağırsaklarımız bağışıklık sistemimizi, hormonal düzeni, metabolizmayı ve zihinsel durumumuzu etkiliyor. Öyle ki bağırsaklarda yaşanan bir rahatsızlık uzun süreli kaygı, anksiyete ve depresyona neden olabiliyor. “İkinci beyin” olarak da anılan, şimdiye kadar sindirim sistemimizin bir parçası olarak gördüğümüz bağırsaklarımız, hayatımızı bu denli nasıl etkileyebiliyor? Peki, antidepresanların yerini alması teorileştirilen probiyotikler ruh sağlığını iyileştiren özelliklerini neye borçlu?
Bağırsak ekosistemi nedir?
Bağırsaklarımız insan hücreleri ve bu hücrelerin on katından daha fazla sayıda, yaklaşık 1014 , mikroorganizmalardan oluşuyor . Probiyotik olarak adlandırılan bu yararlı bakteri ve mantarların oluşturduğu ekosistemin dengede olması sağlığımız için büyük önem taşır. Bu küçük canlıların dağılımı parmak izlerimizin farklı olması gibi kişiden kişiye büyük ölçüde değişiklik gösteriyor.
Bağırsak ekosistemi; gıdalardan alınan enerjinin arttırılması, vitamin, amino asit ve hormon üretimi, bağışıklık sisteminin düzenlenmesi ve sinir sisteminin uygun çalışmasını sağlıyor. Sağlıklı bir bireyde dengede bulunan bu yapı bilinçsiz antibiyotik kullanımı, stres, sağlıksız beslenme ve yaşam stilimiz gibi çeşitli faktörler tarafından etkilenir. Olumsuz faktörlerin bir araya gelerek bağırsaklarda yaptığı bu sağlıksız değişimler önce gaz, şişkinlik gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına ardından alerji, obezite, diyabet, anksiyete ve depresyon gibi sinir sistemi problemlerine neden olabiliyor.
Probiyotikler yeni antidepresanlar olabilir mi?
Polonya’da yapılan bir araştırmada, bağırsaklarımızda oluşan rahatsızlıkların beyin sağlığımızı etkileyen çeşitli maddelerin salgılanmasını uyardığı ve böylece anksiyete, depresyon ve hatta kısa süreli hafıza kayıplarına neden olduğu ifade edilmiştir. Yine aynı çalışmada bağırsaklardaki olumsuzlukların bireyin ruh halinde değişimlere neden olduğu ve stres hormonu olan kortizolün seviyelerini arttırdığı görülmüştür.
İrlanda’da yapılan başka bir çalışmada ise probiyotik takviyesinin antidepresan benzeri etki göstererek motivasyon ve hareketliliği arttırmaya yardımcı olduğu ifade edilmiştir.
Probiyotik tüketiminin antidepresan benzeri etki gösterebileceği konusu üzerine başka bir inceleme ise İngiltere’de 132 sağlıklı bireyle yapılmış, bu bireylerden probiyotik içeren yoğurdu belirli sürelerle tüketmeleri istenmiş ve sonrasında genel ruh hali ve stres seviyeleri gözlemlenmiştir. Alınan sonuçlar daha önce kronik stresi ve depresyon belirtileri olan bireylerin bu şikayetlerinde azalmaların olduğu, eskisine göre daha mutlu oldukları şeklindedir.
Fransa’da yapılan başka bir çalışmada ise probiyotik kullanımının anksiyete, depresyon ve stres üzerine etkisini incelemek amacıyla depresif sendromu olmayan sağlıklı bireyler iki gruba bölünmüş ve bir grup probiyotik tüketirken diğer grubun antidepresan kullanması sağlanmıştır. Probiyotik kullanan bireylerde stres hormonu olan kortizolün seviyelerinde azalma görülürken genel ruh hallerinin ve psikolojik durumlarının en az antidepresan kullanan bireyler kadar iyi olduğu ifade edilmiştir.
Amerika’daki bir grup araştırmacı da yukarıdaki sonuçları destekleyecek şekilde probiyotik tüketiminin bağırsak ve psikolojik sağlığımızı geliştirerek iyi hissetme ve mutluluk sağlayan hormonların seviyelerini arttırdığını ve kişide pozitif bir ruh hali oluşmasına katkı sağladığını göstermiştir.
Probiyotikler açısından zengin beslenme
Probiyotik tüketiminin sağlık üzerine olumlu etkisi çeşitli takviyeler alınarak arttırılabileceği gibi doğal besinler yoluyla da gerçekleşebilir. Örneğin;
- Yoğurt
- Kefir
- Ayran
- Mozzarella, Cheddar ve Süzme peynir gibi peynir türleri
- Lahana turşusu
- Fermente soya fasulyesi
- Kimchi ve Miso gibi geleneksel Kore ve Japon yemekleri
- Kombucha
Bağırsak sağlığımızın genel ruh halimizden kilomuza kadar bu denli geniş yelpazede sağlığımızı etkiliyor oluşu son derece şaşırtıcı olmasıyla beraber beslenme ve yaşam stilimizi düzenleyerek daha mutlu ve sağlıklı olabileceğimiz düşüncesini akla getiriyor. Tükettiğimiz her besin, yaşadığımız çevre ve olaylar bizimle birlikte bağırsaklarımızda yaşayan bu küçük canlıları ve bunların aktivitelerini de etkiliyor. Bu etkinin farkında olarak alacağımız her sağlıklı ve zinde yaşam kararı bizi mutluluğa bir adım daha yaklaştırıyor.