“Kendime bunu neden yaptım ki?”

Bu soruyu kendinize sıkça soruyorsanız farkında olmasanız da siz bir kurbansınız. Habersiz bir kurban. Kendi kötü alışkanlıklarınızın kurbanı. Kısaca çok bilinçli olmasa da kendi kendini sabote eden bir kurban.

Kendimizi nasıl sabote ediyoruz?

Günlük yaşamda, kendimize yarattığımız problemler aslında self-sabotaj. Bir nevi kendimize karşı hareket etme sanatı. Sadece anlık sorun ya da anlık zarar değil, uzun vadeli ve sürüncemeli kararlar ya da ilişkiler de olabilirler.

Bazen kazara olmuş gibi kendi ayağımıza sıkarız. Bazı davranışlarımızın bize zarar verdiğini bile bile onları sergilemeye devam ederiz. Bazı müziklerin bizi mutsuz ettiğini bile bile sürekli dinleriz. Bazı ayakkabılar canımızı acıttığı halde sık sık onları giyeriz.

Geniş açıdan baktığımızda ise self-sabotaj çeşitleri ertelemek, ilaç ya da alkol ile kendini uyuşturmak/hissizleştirmek, strese bağlı yemek yemek ve bireyler arası çatışma yaratmak olarak karşımıza çıkabilir. 

Tam da bu yüzden, habersizce kurban oluruz kendi alışkanlıklarımıza. Bir tartışma, sağlığımızı tehdit eden bir kaçamak (ilaç kullanımı veya yeme düzenini bozma eylemi), verilen ani bir tepki, bize o an fazlaca yararlı ya da normal gelebilir. Ancak bu küçük sinsi taşçıklar kimi zaman etrafımızda, kimi zaman ruhumuzda, kimi zaman da zihnimizde birikerek bizim bile aşamayacağımız bir duvar örer çevremizde.

İşte bu duvarlara çarpmaya başladıkça fark ederiz kendimizi sabote ettiğimizi.

Peki bunu neden yapıyoruz?

1. Kendimizi yeteri kadar değerli görmüyor olabiliriz

Mutluluğu, başarıyı, huzuru ya da rahatlığı hak etmediğimizi düşünüyor olabiliriz. Bunlara sahip olabilmek için eşit imkanlara sahip olmadığımızı ve herkesten çok çabalamamız gerektiğine inanıyor olabiliriz. Kendimizi bu tür olumlu ortamlarda göremiyor olabiliriz. Çok güçlü olmamıza rağmen o güce ulaşamadığımızı ya da o gücü kullanamadığımızı düşünüyor olabiliriz. Nedeni ise küçük bilişsel uyumsuzluklarımız.

2. Kontrolü seviyoruz

Hatamızın kontrolünü ele alıp kabul etmek, hatamız tarafından kör edilmekten daha mantıklı geliyor bize. Ateşe atlamaktansa kontrollü bir yanığı tercih ediyoruz.

3. Okları kendine çevirme alışkanlığını bırakamıyor olabiliriz

Algılanan sahtekarlık seviyesi arttıkça kendimizi korumak adına başkalarından zarar görmektense okları kendimize çevirmeyi de seçebiliyoruz. İş yerinde yükseldikçe, çevremiz genişledikçe, sosyal medyada takipçi sayımız arttıkça kendimize koyduğumuz çıtayı hep yükseltiyoruz. Yeni sorumluluklar, yeni görevler, aşılması gereken yeni zorluklar, yeni kısıtlamalar, tanınması, dikkat edilmesi belki de beğenisinin kazanılması gereken yeni insanlar, yeni tehditler…

Bunların bizlere geri dönüşü yine bizden oluyor; yine büyük oynuyor, yine ikilemlere düşüyor, yine taşları topluyoruz çevremize.

4. Rahat bölgede kalmayı seviyoruz

İnsan alışkanlıkları sever. Hatta kimi zaman alışkanlıkları mutluluğa tercih ederiz. Gözardı edilmiş, suistimal edilmiş, ihmal edilmiş ya da sömürülmüş bile olsak garip bir şekilde kendimizi yine o pozisyona koyarak rahat hissederiz. Mantıksız olduğunu kabul etsek de rahat bölgemizde kalmayı bazı şeylerle yüzleşmek ya da hoş olmayan yolu seçmeye kendimizi sabote etmeye tercih ederiz. Mutsuz olan rahat bölge kendimizi sabote etme yöntemimizdir aslında.

Bu döngüyü nasıl kırabiliriz?

Self-sabotajın bilinen semptomları, sıkça “yapmalıyım” ya da “yapamam” kelimelerini sıkça kullanmaktır. Umutlar, arzular, başarısızlıklar ve çabalar arasındaki çatışmada acı çekmek, düşük öz-saygı, sürekli başarısızlık hissi duymak, ertelemek, depresyon hissi, sürekli düşük mod ve yeteri kadar iyi olmadığına dair güçlü inanç, hayatında iyi giden şeyleri riske atmak, istismarcı ilişkiye dur dememek, kendine kızmak ve mükemmeliyetçilik olarak sıralanabilir. Kendimizi neden ve nasıl sabote ettiğimizi anladıktan sonra temel amacımız tabi ki bu döngüyü kırmak. Bunun için;

  • Kendinizi sabote eden davranışın farkına varın.
  • Bu davranışı yaparken/yaptığınızda içinde bulunduğunuz olumsuz duygu ve düşüncelerinizi gözlemleyin.
  • Kendinizi sabote etme düşüncenizi tanıyın ve buna meydan okuyun.
  • Gücünüzün azaldığı yerde, pilinizi tekrar dolduracak sosyal desteği sağlayın.
  • Değişime açık olun. Yazıya dökün.
  • Unutmayın siz çok değerlisiniz. Bu değeri yani kendinizi destekleyecek davranışlar geliştirin.
  • Temel inançlarınızı bulun, kendiniz olun.
  • Çok yönlü sağlığınızı (fiziksel, zihinsel ve toplumsal) koruyun ve geliştirin.

İlginizi çekebilir!



Selen Kelecek

1988 yılında doğan Selen, Başkent Üniversitesi Spor Bilimleri Bölümü'nden mezun oldu ve Başkent Üniversitesi Spor Bilimleri Egzersiz ve Sportif Performans Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisansını tamamladı. Hacettepe Üniversitesi, Sporda Psiko-Sosyal Alanlar üzerine doktorasını bitiren Selen, Başkent Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta. Yarışmacı olarak yer aldığı aktif spor hayatının ardından, farklı...



BLOOM SHOP