YAZAN: KLİNİK PSK. NAZLI KOACABAŞA

Aşılanan insan sayısının artmasıyla birlikte, eski hayatımıza dönebilme umudumuzda gün geçtikçe artıyor. Önceden olduğu gibi rahatça kalabalıklara karıştığımız, yakınlarımızla doyasıya sarılıp öpüşebildiğimiz, evden çıkarken maskeye ihtiyaç duymadığımız günler artık daha yakın sanki. Ama bu gerçek hepimizi aynı derece heyecanlandırmıyor. Nedeniyse bazılarımızın içinde bulunduğu yepyeni bir rahatsızlık: Mağara sendromu. Psikiyatrist Dr.Arthur Bergman’ın ortaya attığı yeni nesil sosyal anksiyete; mağara sendromu nedir ve nasıl aşılır, Klinik Psikolog Nazlı Kocabaşa ele aldı.


Mağara sendromu nedir?

Kimi ülkeler, aşılama ve eski hayata dönme konusunda daha hızlı ilerleyebildiler. Tam da bu nedenle mağara sendromunun ilk mağdurları bu ülkelerden çıktı. Bir yıldan daha uzun bir süreden beri kalabalığa karışmayan, gerekmedikçe markete bile gitmeyen, çalışma hayatını uzaktan çalışarak sürdüren bu kişiler, kısıtlamalar kalksa da eski hayatlarına dönemediler. Pandeminin etkisi ve kişinin enfeksiyon kapma riski azalsa da bu kişiler, evlerinin “güvenli” ortamından ayrılamaz hale geldiler.

Mağara sendromu bizleri nasıl etkiledi?

Fırtına geçtikten sonra nasıl atlattığınızı hatırlamayacaksınız. Nasıl hayatta kaldığınızı da. Ancak bir şey kesindir; fırtınadan çıktıktan sonra fırtınaya girenle aynı insan olmayacaksınız.

Haruki Murakami

Murakami’nin bu sözü, bence bugünümüzün koşulları için çok önemli. Çünkü hepimiz bu uzun salgın döneminden çok etkilendik. Öğrencisi, velisi, yalnız yaşayanı, ailesi ile yaşayanı, çocuğu, yetişkini, içe dönüğü, dışa dönüğü herkes kendine göre ayrı ayrı etkilendi. Pandeminin ilk aylarında “Bu izolasyon bana iyi geldi.” diyenlerden de olsanız aslında istisnasız hepimiz zorlu bir süreçten geçtik, geçiyoruz. Her şeyden önce, farkında olsak da olmasak da, içimizde bir sürü duygu tetiklendi. Bu süreç hepimizin geçmiş yaralarına dokundu, korkularımızı körükledi, kendimizi oyaladığımız tüm dikkat dağıtıcılarımızı; seyahat, restoranlar, sinema ve nicesini elimizden alıp bizi iç dünyamızla karşılaştırdı.

Yani üstümüzden bir fırtına geçti. Şimdi bu fırtınadan çıkmaya bu kadar yaklaşmışken, fırtınadan çıkan yeni ben nasıl bir ben olacak? Daha da korku dolu bir ben’e gerçekten ihtiyacımız var mı? Biliyorum ki bazılarımız virüsün birebir mağduru oldu; fiziksel zarar aldı ya da yakınlarını kaybetti. Hemen toplarlanmamız gerekmiyor evet ama sizin içinizdeki fırtınanız bittiğinde nasıl bir ben olmak istiyorsunuz? Bunu düşünmeye zaman ayırmanızda fayda var.

Mağara sendromu yaşıyorsam, ne yapmalıyım?

Salgın döneminin bize verdiği kendini koru mesajını bir dönem üstümüzde taşımamız normal olsa da beklentimiz, bu etkinin yavaş yavaş üstümüzden kalkması bekleniyor. Eğer günler, aylar geçiyor, salgının etkisi azalıyor ama bizim kaygılarımızda azalma olmuyorsa, bir uzmandan psikolojik destek almak iyi bir seçenek olabilir.



Klinik Psk. Nazlı Kocabaşa

1986 yılında İstanbul'da doğan Nazlı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesini bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Uzmanlığına klinik psikoloji üzerinde devam eden Nazlı aynı zamanda psikodrama, aile danışmanlığı ve emdr terapistliği eğitimleri aldı. Şuanda "Tempora Aile Danışmanlık Merkezi"nde yetişkin ve çift-aile terapisti olarak hizmet vermektedir....



BLOOM SHOP