YAZAN: MELTEM FAKABASMAZ

Hepimiz günlük yaşamın getirdiği stresle başa çıkmaya çalışıyoruz. İş, aile, sosyal ilişkiler ve kişisel beklentiler derken üzerimize binen yükler zaman zaman ağır gelebiliyor. Stres, vücudun tehlikeye karşı hazırlık amacıyla kortizol ve adrenalin gibi hormonları salgıladığı biyolojik bir “savaş ya da kaç” tepkisiyle tetikleniyor ancak modern yaşamın sürekli baskısı bu tepkinin kronik strese dönüşmesine yol açabiliyor. Yaygın stres kaynakları arasında işle ilgili baskılar, zaman sınırlamaları, iş güvencesizliği, kişiler arası çatışmalar, finansal endişeler, sağlık sorunları, gürültü ile kirlilik gibi çevresel faktörler yer alıyor. Büyük yaşam değişiklikleri, kontrol eksikliği, gerçekçi olmayan beklentiler ve dijital çağın getirdiği bilgi akışı da stresi artırarak zihinsel ve fiziksel sağlığı olumsuz etkileyenlerin başında geliyor. Yaşadığımız bu çağda stres alanları epey çeşitli ve kişinin yaşam koşullarına göre şekillenebiliyor. Peki stresin etkilerini bedenimizde nasıl yaşadığımızı biliyor musunuz? 


Bedenimizdeki stres alanları nelerdir? 

Stresin etkileri genellikle fiziksel ve psikolojik belirtiler olarak ortaya çıkar. Stres nedeniyle cildimizdeki değişikliklerden bedenimizdeki kas gerginliğine, uyku bozukluklarından kilo dalgalanmalarına kadar pek çok belirti ortaya çıkabilir. Stresin etkisi altında olan bir birey, yüz ifadesinde belirgin olarak donuklaşma, göz altlarında koyu halkalar, akne, egzama gibi cilt problemlerinin kötüleşmesi ve erken yaşlanma gibi sorunlar yaşayabilir.

Kronik stres, kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarının salgılanmasına yol açar. Bu durum zamanla yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları gibi kardiyovasküler sorunlara neden olabilir. Kas gerginliğine sebep olarak baş ağrılarına; sindirim sistemini bozarak irritabl bağırsak sendromuna; bağışıklık sistemini zayıflatarak hastalıklara karşı daha savunmasızlığa, uyku düzenini bozarak yorgunluğa yol açabilir. Tüm bu genel etkilerin yanı sıra vücudun belli noktaları stresi doğrudan bedenimizde hissedebileceğimiz yerlerdir. Gelin bu alanlara daha yakından bakalım ve her bölgeye göre stresin etkilerini nasıl hafifletebileceğimizi öğrenelim.

Boyun ve omuzlar

Bu bölgelerdeki gerginlik ve ağrı, stresin bedende en sık görülen fiziksel yansımalarından biridir. Stres altında kaldığımızda, vücudumuz “savaş ya da kaç” tepkisini tetikleyen hormonlar salgılar. Bu hormonlar kaslarımızın kasılmasına neden olur. Boyun ve omuz bölgesi, bu tepkiye en duyarlı olan alanlardır çünkü bu bölgeler genellikle omurgayı desteklemek ve başı dik tutmak için sürekli bir kas aktivitesine sahiptir.

Stresli olduğumuzda, bu kaslar istemsizce ve sürekli olarak gerilir. Bu sürekli gerilim, kaslarda kan akışının azalmasına ve laktik asit birikimine neden olur. Bu da kasların daha da sertleşmesine ve ağrıların artmasına yol açar. Ayrıca, boyun ve omuzlardaki bu kronik gerginlik zamanla sinirlerin sıkışmasına neden olabilir. Böylece kollara ve ellere yayılan ağrı, karıncalanma veya uyuşma gibi belirtiler ortaya çıkarabilir. Bu durum uzun süre devam ettiğinde, “gerilim tipi baş ağrıları” dediğimiz bir baş ağrısı türü gelişebilir. Bu baş ağrıları genellikle alın, şakaklar veya ense bölgesinde hissedilir ve genellikle sürekli bir basınç veya sıkışma hissi olarak tanımlanır.

Stresle ilişkili boyun ve omuz ağrıları, zamanla duruş bozukluklarına da yol açabilir. İnsanlar, ağrıyı hafifletmek için omuzlarını yükseltme veya başlarını öne eğme eğiliminde olabilirler. Bu durum omurga hizalamasını bozarak uzun vadede daha ciddi kas-iskelet problemlerine yol açabilir.

Bu tür bir gerginliği hafifletmek için boyun ve omuzları rahatlatmaya yönelik yoga, nefes egzersizleri, sıcak kompresler ve düzenli masaj gibi rahatlatıcı yöntemler uygulanabilir. 

Sırt

Stres altında olan kişiler sırtlarının hem üst hem de alt kısmında gerginlik ve ağrı yaşayabilirler. Üst sırt bölgesinde omuzların yukarı çekilmesiyle trapezius kasları gerilir. Böylece omuz ve sırt ağrısına, hatta “gerilim tipi” baş ağrılarına yol açabilir. Alt sırt bölgesinde ise stres, kasların kasılmasına ve bel ağrılarına sebep olur. Bu durum omurga hizasını bozarak bel fıtığı gibi ciddi sorunlara zemin hazırlayabilir. Masa başı işleri yapan ya da uzun süre oturmak zorunda kalan kişilerde stresle birleşen hareketsizlik, alt sırt kaslarının zayıflamasına ve esnekliğini yitirmesine neden olur. Bu da sırtın alt kısmındaki omurlar üzerinde ekstra baskı yaratır ve uzun vadede kronik ağrılara yol açabilir. Kronik sırt ağrıları, stresin uzun vadeli etkileri arasında yer alır ve yalnızca fiziksel bir sorun olmakla kalmaz, aynı zamanda yaşam kalitesini de düşürebilir.

Sürekli ağrı çeken bireyler uyku sorunları, yorgunluk, konsantrasyon kaybı ve depresyon gibi diğer stresle ilişkili belirtilerle de karşılaşabilirler. Stresle ilişkili sırt ağrılarını hafifletmek için stres yönetimi büyük önem taşır. Sırtı güçlendiren ve esneten yoga, meditasyon, nefes teknikleri ve düzenli egzersizler yapmak bu gerginliği azaltmada etkili olabilir. 

Çene

Stresli zamanlarda çene kasları, farkında olmadan yoğun bir şekilde kasılabilir ve özellikle çene eklemi (temporomandibular eklem) üzerinde büyük bir baskı oluşturur. Bu kasılmaların en yaygın belirtilerinden biri diş sıkma veya diş gıcırdatma (bruksizm) olarak bilinir. Diş sıkma genellikle uykuda fark edilmeden gerçekleşir ancak gündüz saatlerinde de stresin yoğun olduğu anlarda bilinçsizce yaptığımız bir şey olabilir. Bu sürekli kasılma, çene kaslarında ağrı, sertlik ve yorgunluğa neden olur.

Diş sıkma ve çene kasılmasının uzun vadeli sonuçları oldukça ciddidir. Öncelikle, dişlerde aşınma, çatlama veya kırılmalar meydana gelebilir. Bu durum, diş minesinin zayıflamasına yol açarak dişlerde hassasiyete ve uzun vadede daha ciddi diş problemlerine neden olabilir. Ayrıca, çene ekleminde (TMJ) yer alan yapılar üzerinde sürekli bir baskı oluşur. Bu baskı, temporomandibular eklem bozukluklarına (TMD) yol açabilir. TMD, çene hareketlerinde kısıtlılık, çene kilitlenmesi, tıklama veya çene açılıp kapanırken ağrı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Çene kaslarının sürekli kasılması, baş ağrılarına da yol açabilir. Bu ağrılar genellikle şakaklarda, kulak çevresinde veya başın arka kısmında hissedilir. 

Çene kaslarını rahatlatmak için gevşeme egzersizleri, meditasyon, yoga gibi etkili yöntemlerin yanı sıra diş hekimi tarafından önerilen gece plakları, diş sıkmayı ve çene kasılmasını önleyerek diş ve çene sağlığını korumaya yardımcı olabilir. 

Baş

Stres, baş bölgesinde belirgin gerilim tipi baş ağrılarına yol açabilir ve bu ağrılar genellikle alın, şakaklar ve ense bölgesinde yoğunlaşır. Alında sıkışma, şakaklarda zonklama ve ensede gerginlik şeklinde kendini gösteren bu ağrılar, stresin neden olduğu kas kasılmalarının bir sonucudur. Özellikle boyun kaslarının gerginleşmesi, enseye yayılan ağrılara yol açabilir ve bu durum baş ağrısını daha da şiddetlendirebilir. Gerilim tipi baş ağrıları, genellikle hafif ila orta şiddette olur ancak sürekli hale geldiğinde yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. 

Bu tür baş ağrılarını hafifletmek için stres yönetimi çok önemlidir. Düzenli egzersiz, yoga, meditasyon ve nefes alma teknikleri, kas gerginliğini azaltarak baş ağrılarının önlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, sık sık ara vererek bilgisayar ekranından uzaklaşmak ve boyun kaslarını rahatlatıcı egzersizler yapmak da bu tür ağrıları hafifletmeye fayda sağlayabilir. Ağrıların sık ve şiddetli olması durumunda ise, bir sağlık profesyoneline başvurmak gerekebilir.

Meditasyon, derin nefes alma teknikleri ve mindfulness uygulamaları, zihni sakinleştirir ve stresi azaltır. Günde birkaç dakika derin nefes almak, nefes odaklı meditasyon yapmak stres seviyenizi önemli ölçüde düşürebilir.



Meltem Fakabasmaz

İstanbul’da doğan Meltem, Doğu Akdeniz Üniversitesi Endüstri Mühendisliği, 2002’de Bilgi Üniversitesi’si Sinema-TV Yüksek lisans tamamladı. 10 yıla yakın medya dünyasında çalıştıktan sonra, 2015 yılında başladığı yogada uzmanlaşmayı seçerek, insanın iyi olma yolculuğu yoluna da başlamış oldu. E-RYT® 500, YACEP® Yoga Alliance onaylı sertifikalı yoga eğitmeni ve Ayurveda uygulayıcısı, aynı zamanda...



BLOOM SHOP