Sağlıklı beslenmenin “moda” olduğu ve sağlıklı beslenme konusunda karmakarışık fikirlerin ortalıkta dolandığı garip bir dönemde yaşıyoruz. Anoreksiya, bulimia ve tıka-basa yeme bozukluğundan sonra yeni bir beslenme bozukluğu daha çıktı ortaya: “Ortoreksiya” sağlıklı beslenme takıntısı!

Bütün bunlar, beslenme konusunda içinde bulunduğumuz içler acısı karanlığın en açık göstergesi bana sorarsanız. Kinoa, goji, chia, matcha gibi daha önce adını sanını duymadığımız yiyeceklerin hayatımıza girmesi, bu yiyeceklerin en temel ihtiyaçlarımızmış gibi gösterilmesi de işin piyasası.

Öte yandan, kötü beslenme alışkanlıkları (hazır gıdalar, işlenmiş karbonhidratlar, trans yağlar, fast food zincirleri, vs…) dünya çapında insan sağlığını o kadar olumsuz etkiledi ki, bu sağlık hareketi kaçınılmazdı. Araştırmalara göre her tarafımızı çepeçevre sarmış olan bu hareket işe yaradı ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları hızla yayılmaya başladı.

Bu hareket sırasında da bir dolu yeni diyet baş gösterdi, hangisini seçeceğimizi şaşırdık. Kibrit kutusu kadar beyaz peynir ve galetadan kurtuluşumuzu paleo, çiğ (raw) beslenme, veganizm, ketojenik diyet gibi yeni yeni diyetlerle bayram havasına girerek kutladık. Uçları seven bir çağda yaşadığımız için sağlıklı beslenme alışkanlığını da aşırı uçlara çekmeyi başardık.

Sabah kahvaltısında ıspanaklı avokado shake içmezsek sağlıklı olamayacağımızı düşünmeye başladık.

Kafamız karma karışık! Haklıyız da ama. Çünkü istisnasız tüm yiyeceklerimizin zehirlendiği, bize yiyecek adına sunulanların yiyecek bile olduğu şüpheli bir devirde dünyaya geldik. Yediğimiz tüm sebze ve meyveler, ilaçlı ve hormonlu. Peynir, yoğurt ya da süt buzdolabında bir ay bozulmuyor.

Tükettiğimiz hayvanların yaşam koşullarından bihaberiz. Ve en önemlisi de vücudumuzla iletişim kurabileceğimizi ve bize ihtiyacımız olan en doğru yiyecekleri bu iletişim sayesinde bulabileceğimizi hiç kimse bize öğretmedi. Bizim ne yiyeceğimizi diyetisyenlerden, sağlık uzmanlarından ve moda dergilerinden öğrenmemiz gerekti. Çoğu zaman da bu otoriteler bize gerçekten neyin faydalı olduğunu bildirmekte yetersiz kaldı. Fındık kadar beyaz peynir, avuç içi kadar ceviz, serçe parmak kadar salatalık bizi kesmedi, düz duvarlara tırmandık.

Son zamanlarda (on yıl kadar önce) bir hareket başladı: Temiz beslenme hareketi!

Peki “temiz beslenmek” aslında ne demek?

Temiz beslenme, orijinalinde vücudun kolay hazmedebileceği, yakarken toksin oluşumuna sebep olmayan, taze, organik, besin değeri yüksek, mevsimine uygun, yerel, kimyasal işlemlerden geçmemiş yiyeceklerden oluşan ve iyi yağlar kullanılarak, çoğunlukla ev yapımı beslenmeyi salık veren beslenme biçimi. Tam tahıllar, mevsim sebze ve meyveleri ağırlıklı ve daha az et odaklı beslenmek, paketli gıdalar ve şekerden uzak durmak.

Bu tip bir beslenmeyi hangi beslenme uzmanına sorsanız onaylayacaktır. Eşimle birlikte Kushi Enstitüsü’nde geçirdiğimiz bir ayın ardından temiz beslenmenin tam olarak nasıl bir şey olduğunu ikimiz de deneyimledik. Aslında bir yandan da vücudumuza istemeden bile olsa nasıl zarar verdiğimizi de gözlemleme fırsatımız oldu.

New York’a döndüğümüzde yediğimiz restoran yemekleri bizi rahatsız ettiği için yemeklerimizin çoğunu evde yaptık. “New York’a gidip evde yemek neyin kafasıdır?” diyebilirsiniz, haklısınız! Ama onca ay temiz beslendikten sonra bir anda sokak yemeğine geçiş yapamadık. Temiz beslenmeyi alışkanlık haline getirdiğiniz zaman vücudunuzda o kadar büyük değişiklikler oluyor ki! O günden beri arada kaçamaklar yapsak dahi genel olarak “temiz beslenme” ilkelerine uyarak yaşıyoruz. Çünkü temiz beslenmeyi geleceğe, keyif alarak yaş almaya ve hastalıksız bir yaşama yaptığımız bir yatırım olarak görüyoruz.

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:

Kaynak: BBC , Eating Well, PwC Blogs



Arzu Özev

1983 yılında İstanbul’da doğan Arzu, Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra University of Massachusetts Amherst’te psikoloji okuduğu yıllarda, Sudarshan Kriya nefes tekniği ve yoga öğretisiyle tanıştı. Hindistan başta olmak üzere, Yeni Zelanda, Güney Afrika, ABD ve Almanya’da kişisel gelişim ve yoga konusunda birçok eğitim alarak, sertifikalı eğitmen oldu. Dünya çapında 150...



BLOOM SHOP