Beslenme konusu son derece basit olduğu gibi, çok da karmaşık bir konu. Bugün, mevsimi olsun ya da olmasın, istediğimiz her yiyeceğe kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Ne yiyip ne yemeyeceğimizden emin olamadığımız için sürekli danışıp araştırıyoruz. Raflarda içindekilere bir göz attığımız zaman ‘yiyecek’ olma niteliğini yitirmiş onlarca paketli ürünle karşılaşıyoruz. Kimyasal tarım ilaçları ve hormonlardan köşe bucak kaçmaya çalışsak da, birinden kaçsak ötekine tutuluyoruz. Besinlerimiz adeta zehirlenerek soframıza ulaştırılıyor ve biz tüm bu hengamenin içinde buna da alışıyoruz.

Beslenme alışkanlıklarımız cildimizin kalitesini, sağlığımızı, dış etkilere dayanıklılığımızı, duygularımızı, davranışlarımızı, farkında olmadığımız pek çok konu başlığını; kısaca yaşam kalitemizi, hatta ve hatta kimliğimizi belirliyor. Hipokrat’ın dediği gibi yiyeceklerimizi ilaç olarak kullandığımız takdirde pek çok sağlık (zihinsel, bedensel ve ruhsal anlamda) sorununa ve ilaca “elveda” diyebileceğiz. Fakat bundan haberdar edilmediğimiz, besinler konusunda pek çok anlamda karanlıkta tutulduğumuz içler acısı bir çağda yaşıyoruz.

Sağlıklı beslenmeyi önemsiyor fakat nereden başlayacağınızdan tam olarak emin olamıyorsanız, sizin için bir liste hazırladım:

1. Günlük ihtiyacınıza göre, yeteri kadar ve kaliteli yağ, protein, karbonhidrat, vitamin ve mineral alın. Ben vejetaryen olduğum için et, tavuk, balık ve yumurta tüketmiyorum. Siz yiyorsanız, mümkün olduğunca et ve tavuğun yağsız kısımlarını tüketmenizi tavsiye ederim. Eğer vejetaryenseniz, günlük ihtiyaçlarınızı karşılamak için çok çeşitli yemelisiniz.

Kaliteli karbonhidratlar: Esmer tahıllar (çavdar, esmer pirinç, arpa), fasulyeler, tüm meyve ve sebzeler.

Kaliteli yağlar: Bitki yağları (fındık yağı, susam yağı, ayçiçek yağı, zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, avokado, tüm çiğ kuruyemişler -badem, kaju, fıstık, ceviz, ay çekirdeği, kabak çekirdeği-)

Kaliteli proteinler: Bakliyatlar (mercimek, bezelye, fasulyeler, nohut, genetiği değiştirilmemiş soya) kinoa, keten-kenevir, kuruyemişler (çekirdekler, fıstık, fındık, badem, ceviz), yeşillikler (ıspanak, brokoli, süt, peynir)

2. Yerel yiyeceklerle ve mümkün olduğunca mevsim sebze-meyveleriyle, hatta kendi yetiştirdiğiniz otlar ve sebzelerle beslenin. (Maydanoz, reyhan, biberiye, çeri domates, dereotu, semizotu kolaylıkla yetiştirebilirsiniz.)

3. Bol su için. Suyun pek çok faydasının arasında toksin atımı, hücrelerin yenilenmesine yardımcı olmak, cildi taze ve sağlıklı tutmak da var.

4. Teflon ya da alüminyum tencere ve tava yerine demir, toprak, seramik veya cam kullanılarak yapılan malzemeleri tercih edin.

5. Ev yemeği her zaman daha sağlıklıdır (birkaç gün beklemiş yemek tüketmeyin).

6. Beyaz şekerle ve beyaz unla vedalaşın. Şekeri azaltın. Alternatif olarak bal, pekmez, hurma, akçaağaç şurubu kullanabilirsiniz. Balı ılık suya karıştırın çünkü sıcak suda bal toksik hale gelir.

7. Mutfağınıza mümkün olduğu kadar çok çeşit ve renk sokun (meyveler, sebzeler, tahıllar, baklagiller, kuruyemişler).

8. Azar azar, yavaş yavaş ve oturarak yiyin. En sağlıklı yiyeceklerin bile fazlası zarar.

9. Stresliyken, sinirliyken ve olumsuz duygular içindeyken yemek yemeyin.

10. Lifli yiyeceklerle beslenin. Lifli yiyecekler, besin değeri yüksek yiyecekler olmakla birlikte kan şekerini sabit tutar, kötü kolesterolün düşmesine yardımcı olur, uzun süre tok tutar ve sindirimi kolaylaştırır (lif oranı yüksek yiyecekler çoğu sebze ve meyve başta olmak üzere; yulaf, kuru erik, armut, narenciyeler, sarı ve yeşil mercimek, nohut, greyfurt, böğürtlen, muz, kayısı, elma, domates, kereviz, kabak vb…).

11. Her sabah kalkar kalmaz ve gün içinde bir dilim limonla ılık su için. Ilık su sindirimi kolaylaştırır, metabolizmayı hızlandırır ve bağırsakları temizlemeye yardımcı olur. Suyu ılık içemiyorsanız, gün boyu bol bol sevdiğiniz ısıda (çok soğuk olmamak şartıyla) su içmeyi ihmal etmeyin. Özellikle sabah kalkar kalmaz yarım litre suyu yudum yudum içmek metabolizmanızın hızlanmasına ve güne enerjik başlamaya yardımcı olur.

12. Öğün saatleriniz belli olsun. Bu, sindirim sisteminizin kolay çalışmasına yardımcı olur. Kendinizi aç bırakmayın.

13. Dondurulmuş gıdalardan uzak durun. Yemeklerinizi dondurmayın.

14. Yemekle beraber su içmeyin. Yemekle beraber su içmek, mide asitlerine “nasıl olsa su var, boş ver yat” mesajı vermektir.

15. Yeme-içme saatlerine dikkat edin. Metabolizmanın en hızlı olduğu zaman sabah saatleridir. Özellikle 7 ile 10 arası. Sağlıklı bir kahvaltı (ılık yulaf ezmesi, taze portakal suyu ve meyve gibi) güne enerjik başlamanızı sağlayacaktır. Akşam yemeğini erken yiyin. Akşam 21.00’den sonra vücudun istirahate çekildiği saattir. Bu saatten sonra yediğiniz en faydalı şey bile fayda getirmez.

16. Beslenmenin yanı sıra, “iyilik” halini yakalamada önemli bir nokta da “rahat bir zihin durumu”dur. İyi olacağım, olumlu düşüneceğim, olumlama yapacağım gibi zorlamalarla iyilik halini yakalamak pek mümkün değil. Olumlu düşün olumlu olsun, zorlamayla olacak iş değil. Bünye eğer “satvik” yani temiz ve saf değilse, istediğiniz kadar olumlu düşünmeye odaklanın daha da karamsarlaşırsınız. Zihin, zihin seviyesinden yönetilemez. Ancak belli doğal uygulamaları (meditasyon, nefes ve yoga gibi) yaşama geçirerek duygu ve düşüncelerimizle daha kolay başa çıkabilir, iyilik halini yakalayabiliriz.



Arzu Özev

1983 yılında İstanbul’da doğan Arzu, Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra University of Massachusetts Amherst’te psikoloji okuduğu yıllarda, Sudarshan Kriya nefes tekniği ve yoga öğretisiyle tanıştı. Hindistan başta olmak üzere, Yeni Zelanda, Güney Afrika, ABD ve Almanya’da kişisel gelişim ve yoga konusunda birçok eğitim alarak, sertifikalı eğitmen oldu. Dünya çapında 150...



BLOOM SHOP