YAZAR: BURCU ERBAŞ

Hepimizin birbirinden çok farklı çalışma biçimleri ve verimli olduğu anlar bulunuyor. Kimimizin zihni en iyi sabahın erken saatlerinde çalışıyor, kimimize ise tüm gün bulamadığı ilham, gecenin bir vaktinde geliyor. Bu durum yaratıcı işler yapan kişiler için belki de daha da büyük önem kazanıyor. Nitekim modern yaşam tüm bu farklılıklarımızı göz ardı ederek hepimizi belirli kalıplara sokuyor. Toplumun büyük bir kısmının kendi çalışma rutini üzerinde bir söz hakkı olmuyor. Herkes, zorunlu olarak, sabah insanı olmaya, 9’dan 6’ya kadar çalışmaya itiliyor. Bu da özellikle farklı ritimlerde başarılı olan insanların ilhamını, motivasyonlarını, yaratıcılıklarını yitirmesine sebep olabiliyor. Halbuki tüm önemli sanatçılara ve büyük düşünürlere bakınca görüyoruz ki, herkese uyan tek bir çalışma rutini veya yaratıcılığı besleyen tek bir sihirli formül yok. Önemli olan tek unsur yaratıcılığın serbestçe akmasına izin vermek ve ona alan açmak. Kimisi gerekliliklerinden, kimisi içgüdülerinden, kimisi ritüellerinden güç alan yaratıcı kadınların günlük rutinleri de bu nedenle modern yaşamın bu zorunlulukları arasında sıkışmışlık hisseden herkese ilham verici gelebilir. Yazının sonunda hala aradığınız ilhamı bulamıyorsanız, sizin için yaratıcı düşünceyi desteklediği kanıtlanan günlük alışkanlıkları da listeledik!


Yaratıcı kadınların günlük rutinleri nelerden oluşuyor?

Tarih boyunca kadınların yaratıcı süreçlerini ve ideallerini, toplumsal beklentiler ve sorumlulukları ile dengelemesi, yapması gerekenler ile yapmak istediklerini tek bir güne sığdırmaları her daim erkek meslektaşlarına göre daha zorlayıcı olmuştur. Öte yandan daha büyük bir hassasiyet ve denge gerektiren rutinler inşa etmeleri onları daha verimli, yaratıcı, düşündürücü ve provakatif olmaya itmiştir. Sanattan edebiyata uzanan kariyerleri ile dünyayı değiştiren ve güzelleştiren aşağıdaki kadınlar birbirinden farklı ama ilham verici günlük rutinlerine sahip. Onların alışkanlıkları bize yaratıcı olmak için herkese uyan tek bir doğru formülün olmadığını, çalışmak kadar kendimize zaman ayırmanın da ne denli önemli olduğunu hatırlatıyor.

Frida Kahlo

Belirli bir rutini takip etme, düzenli ve disiplinli şekilde çalışma konusunda diğer sanatçılara nazaran daha çok zorluk çeken Meksikalı ressam Frida Kahlo gününe partneri Diego ile beraber yaptıkları geç ve uzun kahvaltılarla başlıyor. Bu sırada ikisi de aldıkları mektupları okuyor, gün içerisinde yapmaları gerekenleri planlıyor. Daha sonra Kahlo, ya çalışmak üzere stüdyosuna çekiliyor ya da arkadaşlarıyla buluşmaya gidiyor. Yaşamının sonlarına yaklaştığında, onu yatağına bağlayan rahatsızlığı nedeniyle Kahlo daha disiplinli ve günlük şekilde resim çizmeye başlıyor. Çektiği bedensel, zihinsel ve ruhsal acılardan ancak resim pratiği ile bir nebze olsun kaçabildiğini belirtiyor.

Joan Didion

Amerikalı gazeteci, senarist, deneme ve roman yazarı Joan Didion, yeni nesil haberciliğin öncülerinden sayılmakla beraber O Yılın Büyüsü ve Mavi Geceler gibi şu sıralar popülerliğini yeniden kazanmış yas, aile, politika, kültür üzerine otobiyografik kitapları ile akla geliyor. Çalışma sürecini yavaştan alan Didion, gün boyu belirli zaman aralıklarında yazı yazıyor. Daha sonra akşam yemeği vaktinden bir saat önce elinde içeceği ile gün boyunca yazdıklarını gözden geçiriyor, yeni notlar alıyor, yazıların kenarlarına düzeltmeler yapıyor. Ertesi günün sabahında ise ilk iş aldığı bu notları okuyor. Bu şekilde yaratıcı düşünce sürecine kaldığı yerden devam edebiliyor. Didion’ın kitabını bitirmeye yaklaştığında yazdığı sayfaları baş ucuna koyarak uyuduğu da biliniyor.

Joan Mitchell

Soyut manzara tabloları ile tanınan ünlü ressam ve sanat eleştirmeni Joan Mitchell kötü alışkanlıklarla dolu bir gençlik zamanı geçiriyor. Nitekim yaşı ilerledikçe günlük rutinleri de giderek sakinleşiyor. Saat 1’de öğlen yemeği yiyen Mitchell, daha sonra bulmaca çözüyor ve “terapi programları” izliyor. İnsanların gerçek terapistlere kişisel sorunlarını anlattığı ve terapistlerin önerilerde bulunduğu bu televizyon programlarını çok seven Mitchell, kendisiyle benzer sorunları yaşayan kişilerin olduğunu bilince rahatlama duyduğunu belirtiyor. Yaşamı boyunca zihinsel ve ruhsal rahatsızlıklarla boğuşan Mitchell, pek çok kere depresif dönemlere giriyor. Psikiyatristi Edrita Fried’ın rehberliğinde bu dönemleri atlatan Mitchell’a sanatı ve stüdyosunda zaman geçirmek de çok yardımcı oluyor.

Maya Angelou

Amerikalı şair, insan hakları savunucusu ve anı yazarı Maya Angelou, güne saat 5 buçukta bir bardak kahve ile başlıyor. Evinde çalışmayı sevmeyen Angelou, yazı pratiğini mutlaka bir otel odasında yapıyor. Sabah 7 gibi herhangi bir otelin odasına yerleşen Angelou yanına İncil, bir sözlük ve bir şişe Sherry, İspanyol şarabı da mutlaka alıyor. Daha sonra öğleden sonra 2’ye kadar çalışıyor. Eğer o gün iyi çalıştığını düşünüyorsa daha geç odadan ayrılıyor. Evine döndükten sonra da o gün yazdıklarını son bir kere okuyor ve kenara koyup çalışmayı bırakıyor. Duş alıp akşam yemeğini hazırlıyor. Yemekten sonra kocasına o gün boyunca yazdıklarını son bir kez daha okuyor. Daha sonra erkenden yatağa gidiyor.

Susan Sontag

Dünyaca ünlü Amerikalı deneme, roman yazarı, eleştirmen ve insan hakları savunucusu Susan Sontag, kitapları Yoruma Karşı, Fotoğraf Üzerine ve Satürn Yıldızı Altında kadar inanılmaz uzun saatler süren yoğun yazma seansları ile biliniyor. Bazen 18 bazen 20 saate kadar sürebilen bu uzun çalışma seanslarına ise Sontag’ın sürekli olarak ertelediği ancak teslim tarihinin yaklaşması nedeniyle artık daha fazla göz ardı edemeyeceği işler sebep oluyor. Sontag’ın bu yoğun çalışma anlarında yemek yemeyi unuttuğu, üzerini değiştirmediği, ya uyumadığı ya da çok az kestirme yaptığı biliniyor.

Virginia Woolf

20. yüzyılın en etkili modern edebiyatçılarının başında Kendine Ait Bir Oda, Dalgalar, Mrs. Dalloway, Deniz Feneri gibi nice başarılı eserleri bulunan İngiliz roman, deneme yazarı, eleştirmen ve kadın hakları savunucusu Virginia Woolf geliyor. Her gün sabah saat 10’dan öğleden sonra 1’e kadar yazan Wolf daha sonra öğlen yemeği molası veriyor. Yemekten sonra ise ya yürüyüşe çıkıyor ya yazdıklarını gözden geçiriyor ya da baskıcıya gidiyor. İşi bittikten sonra ise bir çay molası veren Wolf bu esnada günlük tutuyor ve ona gönderilen mektuplarına cevap yazıyor. Akşamları ve geceleri çalışmayan Wolf bu vaktini insanlarla buluşmak veya kitap okumak için değerlendiriyor.

Yaratıcılığı destekleyen günlük alışkanlıklar neler?

Peki ilk bakışta birbirinden farklı günlük rutinler izleyen bu başarılı kadınların hayatlarına yüzlerce önemli eser sığdırmalarına, motivasyonlarını ve yaratıcılıklarını korumalarına yardımcı olan ortak alışkanlıkları bulunuyor mu? Sadece kadınların değil dünyadaki tüm büyük zihinlerin nasıl çalıştıklarını ve ilham bulduklarını araştıran Mason Currey, kitabı Daily Rituals: How Great Minds Make Time, Find Inspiration, and Get to Work‘de belirli alışkanlıkların etkili olabileceğini belirtiyor. Yaratıcı zihinlerden öğrendiğimiz dersler ise aşağıdaki gibi sıralanıyor:

  • Gündüz insanı olmak: Mozart, Marcel Proust, Georgia O’Keeffe, Frank Lloyd Wright ve diğer pek çok başarılı isim gününe çok erkenden başlıyor. Gerçekten çok erken! En geç sabah 6’da uyanmış olan bu nice isim ailevi sorumluluklar, yapmaları gereken işler başlamadan önceki bu sessizlikten faydalanıyor ve en verimli saatlerini daha güneş doğmadan geçiriyor.
  • Uzun yürüyüşlere çıkmak: Özellikle Beethoven, Tchaikovsky, Mahler gibi önemli bestecilerin günlük rutinlerinde sıklıkla rastlanan alışkanlıkları genellikle doğada yaptıkları uzun yürüyüşler oluyor. Bilimsel olarak da yaratıcılığı desteklediği, zihni sakinleştirdiği bilinen doğa yürüyüşleri derin düşünme halini besliyor.
  • Bir çalışma programını takip etmek: Her büyük düşünür ve sanatçı birbirinden çok farklı çalışma rutinleri takip ediyor. Nitekim büyük bir çoğunluğu kendilerine has çalışma programlarını çok disiplinli şekilde takip ediyor. Örneğin Immanuel Kant’ın komşularına göre Kant her gün çıktığı yürüyüşüne mutlaka saat 15.30’da başlarmış! Yapılan araştırmalara göre de çok belirli bir rutine sadık kalmak yaratıcılığın ve hayal gücünün ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Belirli bir rutin inşa etmek için de kendimize “Gün içerisinde ne yapmak istiyorum veya ne yapmam gerekiyor?” diye sormak ve verdiğimiz cevabı her gün hiç yılmadan, aynı saatlerde uygulamamız gerekiyor.
  • Her yerde çalışabilmeyi öğrenmek: Erteleme alışkanlığını en çok tetikleyen davranışlardan birisini çalışmak için her daim ideal bir ortama sahip olmamız gerektiği inancımız oluşturuyor. Sanatçıların hayatlarına bakarsak en önemli çalışmalarını sessiz kütüphanelerde değil, bulabildikleri her yerde yaptıklarını görüyoruz. Örneğin Jane Austen en verimli yıllarını oturma odasında, annesi dikiş dikerken yazarak geçiriyor. Agatha Christie‘nin ise bir çalışma masası bile bulunmuyor! Yanına aldığı daktilosu sayesinde Christie bulduğu her masada yazı yazabiliyor.


Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP