“Östrojenin altın kuralı: Kullan daha sonra yok et.” Kadın sağlığı uzmanı doktoru Sara Gottfried’a göre konu östrojen hormonuna gelince hepimizin aklında tutması gereken gerçek bu. Bedenlerimizin östrojeni ihtiyaç duyduğu kadar kullanıp kalan fazla östrojeni detoksifiye etmesi gerekiyor. Eğer östrojenin parçalanmasından oluşan bu ikinci kısımda belirli nedenlerden ötürü aksaklıklar yaşanıyorsa östrojen tekrardan kan akışına karışarak istenmeyen bazı semptomlara hatta uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Yüksek östrojen denilen bu durumda yaşam tarzı değişimleri ile östrojenin aşağıya çekilmesinin ve hormonal mekanizmaların onarılmasının amaçlanması öneriliyor. Peki nasıl? Dr. Sara Gottfried fonksiyonel tıp bakış açışı ile yüksek östrojen semptomlarını minimize etmenin ve yeniden östrojen dengesini sağlamanın yollarını paylaşıyor.
Dr. Sara Gottfried kimdir?
Sara Gottfried, 25 yıllık profesyonel deneyimi ile çalışmalar yapan bir bilim insanı, araştırmacı, konuşmacı, yazar, akademisyen ve kadın hastalıkları üzerine uzmanlaşmış bir doktor. New York Times Çok Satanlar Listesi’ne giren kitapları ile kadınların optimal iyi olma hallerine beslenme, egzersiz, yaşam stili değişimleri gibi basit araçlarla ulaşmalarını amaçlıyor. Kendi ismini verdiği “Gottfried Protocol”ü ile özellikle 35 yaş üzeri kadınların hormonal dengeyi yakalamalarında, metabolizma sağlıklarını korumalarında böylelikle diledikleri kiloda olabilmelerinde onlara yol gösteriyor.
Yüksek östrojen nedir?
Gottfried’a göre, kadın hormonal sağlığının temelinde östrojen dengesi yatıyor. Optimal östrojen dengesi için de bedenimizin fazla östrojeni parçalama mekanizmasının çok iyi çalışır durumda olması gerekiyor. İdeal şartlar altında fazla östrojen bedenden dışkı ve idrar yolu ile atılıyor. Eğer bu mekanizma çalışmaz yani beden bir nedenden ötürü östrojen “inaktivasyonu”nu yapamazsa, östrojen seviyeleri kontrolden çıkarak yükselebiliyor.
Yüksek östrojene ne sebep olur?
Gottfried’a göre östrojen dengesi direkt olarak progesteron hormonuna da bağlanıyor. İdeal olarak bu iki hormon arasında bir ritim bulunması gerekiyor. Yani östrojenin dengeleyici hormonu progesteronken progesteronun dengeleyici hormonu ise östrojen oluyor. Her ikisi de birbirini optimal seviyede tutmaya yarıyor. Yüksek östrojen seviyeleri yaşandığında iki farklı tablo görülebiliyor. İlki normal progesteron hormonuna karşı yüksek östrojen oluyor. Bu durum sıklıkla ideal kilosundan yüksek bir kiloya sahip kadınlarda veya ksenoöstrojenlere maruz kalan kişilerde görülüyor. İkinci tabloda ise yüksek östrojene karşı düşük progesteron yaşanıyor. Bu östrojen baskınlığı olarak biliniyor ve daha yaygın rastlanıyor. Yaş almanın doğal bir parçası olarak 35 yaşından itibaren çoğu kadın bu kombinasyona sahip olmaya başlıyor.
Bu doğal yaş alma sürecinin dışında yüksek östrojene neden olan durumlar aşağıdaki gibi sıralanabiliyor:
- Perimenapoz ve yumurtalık rezervlerinde azalma.
- Kortizol seviyeleri yüksekliğine bağlı yüksek östrojen seviyeleri.
- Ksenoöstrojenler yani sentetik yapılı, dışarıdan çeşitli yollar ile bedene girerek östrojen gibi davranan kimyasallar.
- Devamlı yüksek seyreden kan şekeri seviyeleri.
- Yüksek kilo ve obezite.
- Beslenme yanlışları ve besin değeri eksiklikleri.
Yüksek östrojenin semptomları nelerdir?
Gottfried’a göre kadınların 50 yaşına varmadan yüksek östrojen seviyelerine sahip olmaları oldukça yaygın bir durum haline geldi. Peki yüksek östrojen kendini hangi semptomlar ile gösteriyor? Aşağıdaki “can sıkıcı” tüm semptomlar yüksek östrojen ile ilişkilendirilebiliyor:
- Su tutma yatkınlığı.
- Göğüs hassasiyeti.
- Saç dökülmesi.
- Kilo vermede zorluk çekme.
- Yorgunluk.
- Düşük libido.
- Ağrılı regl dönemleri.
- Endiometriosis.
- Ruh hali değişimleri, öfke patlamaları.
- Anksiyete ve/veya depresyon.
- Beyin sisi.
- Uyku problemleri.
- Baş ağrıları.
- Kızarık yüz.
- Kadınlarda artan göğüs, rahim, serviks kanseri riski.
- Erkeklerde artan prostat kanseri riski.
Yüksek östrojen nasıl dengelenebilir?
Gottfried’a göre yüksek östrojenin dengelenmesinde yaşam tarzı seçimleri büyük rol oynuyor. Bağırsak sağlığı ve östrojenin yakın ilişkisinden dolayı östrojen metabolizmasının iyi çalışır durumda olmasının en etkili yolu bağırsak sağlığını, işlevini korumak ve desteklemekten geçiyor. Bunun için de Gottfried şunları öneriyor:
- Rafine şeker ve alkol kullanımını mümkün olduğunca minimumda tutmak.
- Stresi egzersiz ve rahatlama teknikleri ile azaltmak.
- Günlük su alımını arttırmak.
- Bağırsakları taze sebzeler ve prebiyotikler ile beslemek.
Ona göre özellikle sebzeler detoksifikasyonun anahtarını oluşturuyor. Bağırsaklarda biriken dışkının dışa doğru hareketini kolaylaştırarak bedenden toksinlerin ve fazla östrojenin atılmasını sağlıyorlar. Eğer sadece beslenme yolu ile yeterince lif alamıyorsak Gottfried bir lif tozu takviyesi kullanmayı öneriyor. Optimal olarak her gün 35-50 gram lif alınması, sağlıklı bağırsak işlevini sağlamaya yeterli geliyor.