Farkındalığıma işlemesini sürekli dilediğim bir söz bugün sabah Sensin kartları ile yeniden karşıma çıktı. Kartlar beni mi izliyor acaba dedim, tam da bugün birinin bana hatırlatması gereken bir sözü okumak şüphelerimi arttırdı. Dünden beri yaşam sanki benden önde gidiyor ve ben ona yetişemiyor hissi içinde panikleyerek yaşıyorum. Meditasyonlar, yogalar, nefes çalışmalarını denedim fakat tam da ihtiyacım olan yardımı alamadım. Böyle zamanlarda bilge bir sesin, bana hatırlatma yapmasını dilerim. O ses zihnimden veya bilincimden geliyor sandığım zamanlar olmuştur fakat aslında kalbimden geliyor. Kalbim beni herkesten iyi tanıyor. Çünkü o benim özüm. O sesi duymak için de canım, hocam Zeyneb Uras‘ın Sensin kartları araç oluyor.
Anda, kalpten, akışta, gönülden yazılmış 58 adet kartın yaratıcısı Zeyneb Uras ile Sensin Yaşam Yogam Destek Kartları’ndan, 2019’da atlattığı önemli kazadan doğa, farkındalık ve yoga ile harmanlanmış yaşam yolculuğuna kadar çeşitli konuyu konuştuk. Kalbinden kalbinize doğru bir yolculuğa hazırsanız başlayalım.
Zeyneb Uras ve yoga nasıl bir araya geldi, nasıl bir birliktelikleri var ve nasıl süreçler geçiriyor?
Los Angeles’dan Türkiye’ye taşındıktan sonra 3 çocuk büyütürken Yeniköy’de yoga derslerine gitmek beni zorlamaya başlamıştı. Çok istememe rağmen zaman bulamıyordum. Acaba buralarda bir stüdyo mu açsam diye düşünürken o dönem Cihangir’de stüdyo kurmuş Zeynep Aksoy eğitimine katılmamı ve bu eğitimle en azından Cihangir’e stüdyoya gitmek için bir sebebim olacağını söyledi. Akış bu şekilde ilerlerken kendimi İstinye’de stüdyo açma yolunda buldum. Eşim Emir sabah 5’lerde gidip stüdyo ile ilgilenirken aklımda hoca olmak olmadan, eş dost gelir olmadı ben kendim giderim diyerek stüdyo ile ilgilenmeye başladım. Sonrası tamamen kendi kendine gelişti ve bu gelişimin içine kendimi teslim ederek stüdyo ortaklığı, yoga hocalığı, eğitimler, hocaların hocası olmak gibi sıfatlar, beraberinde gelen sorumluluklar, stüdyonun idari işleri başladı.
Henüz yaşamımda yoga ile bağlantılı net bir yol yoktu fakat dharmamın olduğunu hissetmeye başlamıştım. Dersime gelenlerin gün ve gün değişimini görmek, bu değişime doğru yerde ve doğru zamanda araç olabilmek, insanlara elimden geldiğince yardımcı olma misyonunu yükledi. Bu benim için yük değildi fakat zamanla özel yaşamımı etkiler duruma geldi. 2019’un başında stüdyodaki derslerimden ayrılma kararımı açıkladığımda hala stüdyonun ortağı olarak eğitimlere devam etmekteydim.
Bu süreçte kendi sitem ve logomun tasarlanması gibi işler için bir grafik stüdyosu ile görüşüyordum. Onlara çok istediğim bir proje olarak kartları götürdüm. Kartların henüz içeriği yoktu fakat ne yapmak istediğimi biliyordum. İlk kartların dizaynı ve logom bu zaman diliminde ortaya çıktı.
Bu süreç içinde herkes kitap yazmam gerektiğini söylerken, içimdeki ses ise bana kartların yolundan gitmemi fısıldadı. Bu fısıltının sesi yükselmeye başladı ve kartları yapma isteğim önceliğim oldu. İçimdekini paylaşmak; yoga hocalığım, kartlarım, stüdyolar hepsi paylaşım yapma niyetimle, kendiliğinden geldi.
Zeyneb Uras; öğrenci, reklamcı, halkla ilişkiler uzmanı, ülke değişiklikleri, aşk, annelik, yoga, stüdyolar, eğitimler, paylaşımlar, hizmet, uyanış, farkındalık, sevgi… katman katman. İster doktor ister muhasebeci, istersen yoga hocası ol; kendi oluşumunla hizmet etmek, dokunmak, fakat önce kendine dokunmak! Doğduğumuz zamandan beri var olan ışığımızı parlatmak ve onu açarak paylaşmak ve paylaştıkça çoğaltmak, çoğalmak; hepsi Zeyneb Uras’ı tanımlayanlar.
Canım hocam ve mentörüm Zeyneb Uras, 2019 Kasım ayında karşıdan karşıya geçerken hızla gelen bir aracın kendisine çarpması sonucu ağır yaralandı. Yaşama sıkı sıkıya tutunan kalbi ile yeniden aramıza döndü.
2019 yılında önemli bir kaza atlattın, sonrasında yaşamında neler değişti? Önceliklerin, olmazsa olmazların, vazgeçtiklerin ve vazgeçemediklerin neler oldu?
Kaza sonrası hastanede uyandım ve ilk başlarda ne olduğunu anlayamadım. Gelenler, gidenler oluyordu fakat tam olarak ne olduğunu anlayamadığım bir süreç yaşadım. Hastanede uyanmak aslında yaşamsal bir uyanış oldu benim için. Bazı aile olaylarında, ilişkilerimde ve işimde bu uyanışım idraklarla kendini göstermeye başladı. O karanlığın içinde uyanış oldu ve bu uyanış hala devam ediyor. Kazadan önce kendime diyordum ki ne güzel hizmet ediyorsun, adanmışsın, çevrene iyilik yapıyorsun; tamamdır artık oluyorum derken yaşadığım kaza bana aslında hiç birinin sandığım gibi olmadığını, uçsuz bucaksız olduğunu gösterdi. Yaşamadığım için bilmiyordum neler açıkta neler karanlıkta. Kaza sonrası fark ettim o karanlıkları. O karanlıklara ışık tutarak, aydınlatma yolunda olmanın huzuru var şimdi. Kalbimin eskiye göre daha da genişlediğini, daha fazla alan açıldığını hissediyorum.
Zeyneb Uras’ın hayatındaki değişiklikler kazadan sonra mı oldu ya da daha önceden başlamış mıydı? Dışarıdan bakınca çok sıkı bir kaza, sonrası İstanbul’dan uzaklaşma, güneye taşınma, büyük işleri bırakma, kalpte derinleşme ve tabii ki doğanın içinde var olmak. Bunların hepsi böyle bir kaza sonrası beklenen durumlar olsa da şimdilerde daha net fark ediyorum ki zaten tüm bunlar kaza öncesi başlamıştı.
Doğada yaşamı ne kadar zamandır istiyorduk. Akyaka’daki evi almıştık fakat çalışmaktan, işlerimizden ve vazgeçemediğimiz bazı şeylerden dolayı erteliyorduk. Kendime zaman ayırmak, doğada olmak, işimi hafifletmek, hayatımı basitleştirmek ve kendimle özenle yaşamak için girişimlere başlamıştım. Kaza geldi ve tüm bu niyetlerimin yansımaları değişimleri hızlandırdı. Bu tabii benim bakış açım, belki başkası farklı düşünür. Kazanın sonrasında daha öncelerinden kalan tatmadığım ve deneyimlemediğim acılarının etkisinin oluşturduğu zorlanma halim pratiklerle, Allah’ın bana sunduklarıyla, karma temizliğiyle, aydınlanmayla, cesaretle, uyanışla, kalp açıklığıyla, hayatın akışına güvenle ve teslimiyetle olarak ortaya çıktı.
Kaza sonrası yaşadığım değişimin tohumları aslında kazadan önce atılmıştı. Kaza bunlara katalizör etkisi yaparak her şeyi hızlandırdı. Ben doğru mu yapıyorum, öyle mi yapıyorum soruları için zaman yoktu.
Böyle bir doğa görmemiştim. O doğanın içinde olduğumda ondan aldığım cesareti, sevgiyi, hafifliği, desteklenmeyi fark ettim. Tüm bunları okurdum, çevreme ilgili ile bakardım ama sonra gene günlük yaşamın içine dalıp giderdim. Doğa ile bir olmak benim için büyük bir değişim oldu. Bütünlüğü ve birliğin en derin halini yaşamama alan açtı. Akyakaya bir şey beni götürüyormuş, hayatı basitleştirmek istiyormuşum, kendime özen göstermek istiyormuşum; ancak hayat bana öyle bir şekilde gösterdi ki bunu önce canımı almak üzereydi ve ben vermedim. Bunu çok sonra anladım. Hastanede kaldığımın 3. haftası, yeni yeni uyanışa geçerken, eşim şu veya bu geldi diyor, ben de şaşırıyordum. 20-30 senedir görmediğim kişilerin gelmesi beni şaşırtıyordu çünkü ufak bir kaza geçirdiğimi sanıyordum. Henüz tam yürüyemiyordum. Pandemi de üstüne gelince 3 ay eve kapatılma hali ile kendime göre depresyon, içime göçüş, anksiyete, nefessizlik her şeyi yaşadım. Bir gün eşimle yürüyüşe çıktığımda bir an durdum ve ben sessizliği duyuyorum dedim.
Eşiniz Emir Uras’ın yaşamınızdan, ailenizden ve ilişkinizden etkilenerek yaptığı çiçek resimlerinin kitabını hatırlıyorum. Zeyneb için 500 Çiçek isimli bu kitap kalbimize de ışık tutmuştu. Ve sonra bu resimleri Sensin kartlarında gördük. Sensin kartları nasıl oluştu, bu kartları farklı kılan nedir?
Kaza öncesi paylaşımlarım için kartlar fikri vardı ve üzerlerine küçük küçük notlar almaya başlamıştım. Cesaret, aşk, gibi kelimeler yazmıştım ama onların altına herhangi bir içerik belirtmeden öylece duruyorlardı. Kaza sonrası bir gün eşime ben bu kartları yeniden elime alacağım dedim.
Grafik tasarım ofisine gidip kartları paylaştığımda acaba üzerlerinde yazı ile beraber hangi resim veya fotoğraf olmalı karar vermemiştim. Üzerlerine yoga fotoğrafları koymak gelmedi, doğa mı yapsam derken kendime dedim bunun için meditasyona oturayım. Zaten o dönem düzenli bir meditasyon pratiğim vardı. Meditasyon sonrası kalktım dedim ve kendime 500 Çiçek resmedilmiş senin için, ne duruyorsun işte o kartların üzerindeki resimler.
58 adet resmi Zeyneb için 500 çiçek kitabından seçtim. Eşim Emir bu resimleri 4 sene içinde yapmıştı. Bazıları küçük, bazıları büyük resimler; her daim beyaz tuvalin veya kâğıdın önünde oturuşu ile o resimler canlanmaya, hayat bulmaya başlardı. O bembeyaz, boş alanın içini kalbi ile doldururdu. Resimler öncesi içeriklerini yazmaya başlamıştım. Kartların içeriğini oluşturmaya başlamam hastane sonrası gerçekleşiyor. Bu süreç içinde herhangi bir paylaşım da yapmamıştım yani ilk defa boş bir alanım vardı, Sensin kartları da o saf, boş alandan ortaya çıktı.
Eşim bana kartlar için: “Senin ve benim tam ve saf öz halimizden çıktı.” der. İkimizde kalbimizden kalplere dokunmayı niyet etmişiz. Ve eşimin de yorumu ile kalp açıklığının gerçekte güç olarak kendini gösterdiğini kazadan sonra fark ettim.
Zor zamanlardan geçerken bilinçli ya da bilinçsiz olarak ihtiyacımız olan gücü nereden bulabiliriz? #YaşamYogam ile paylaşımların dikkatimi çekmişti. Yoga bize bu gücü bulma konusunda nasıl bir farkındalık katar?
Kalbi duyabilecekleri ve onu pratik haline getirebilecekleri yer bu an, nefesin. Gücü ortaya çıkaran kalbinin açıklığı ve o da şimdide. Kalbin açıklığı onun sesini duymamızı sağlıyor. Onu bunu dinliyorsun fakat asıl açılma kendi idrakınla oluyor yani kendi kalbinle bağlantıda olduğunda gerçekleşiyor.
Kendi hocalığım, paylaşımlarım, eğitimlerim en başlarda bana stres yaratırdı. Şimdi herkes benden bir şeyler söylememi, ilham yaratmamı bekliyor ve ben ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bir gün gene stüdyodan eve doğru giderken bir aydınlanma anı yaşadım. Kendime hoca, derslerime de ders, öğreti demeyeceğim. Oradan nereye gideceğimi hiç bilmiyordum. Kendime dedim ki ben bunu paylaşmak için oradaysam istediğimi paylaşırım. Başladım kendimle ilgili konuşmaya, her birini oraya getirmeye başladım. Paylaşımlarımın konusu da an farkındalığı ve kalbini ortaya çıkarma olarak gelişmeye başladı.
Beden bir araç, ama şart değil. Yaşam Yogam öncesi “Dur bakalım!” demeye başlamıştım. Nerede zorlandım orada dur bakalım deyip biraz nefeslendikçe arındım. Kalp bana hafiflik, özgürlük olarak geldi. Rahatsız edildiğinde; planlar, çabalamalar, bir kal ve bedeninde nerede sıkışmış hisler var izle, onunla kal. Carlos Pomeda farkındalık burnunun ucunda demişti. O kadar hazırmışım ki o an her ana dönüştü. O sırada çabalıyordum. Bu uyanışla hayatın bana dönüşümüm için her unsuru verdiğini, bu acı çektirme bile olsa, gördüm ve sevildiğimi hissettim. Göz ardı edilmediğimi anladım. Tüm bu düşünceler, zihnin şartlanmaları: “Bak istediğin gibi gitmiyor, planlarına uymuyor.” cümleleri birer yanılsama, yargıymış.
Eşim bana kaza sonrası neyi neden ve nasıl istediğine çok dikkat et dedi. Ben başta anlamadım. Kaza öncesi sevgide gelişmeyi niyet ediyordum, daha ne kadar alabilirim, daha ne kadar açılabilirim dedim ve gerçekten o sevgiyi kaza sonrası en derin hali ile yaşamaya başladım. Okuduklarım, takip ettiklerimden aldığım ilhamlardan birinde aslında tüm bu yaşadıklarıma ışık tutan bir öğreti karşıma çıktı.
Ne oldu değil de onun senin yaşamına nasıl etki gösterdiğini fark etmekle dönüşüyorsun.
Onca acıya rağmen şu an yaptığım çok şükür diyebilmek ki bu sevildiğimin göstergesi.
Hayatın akışını artık bekleyerek değerlendireceğim. Kalbime düşen her ne ise hayatın akışı ile beraber kendi yolculuğum, dönüşümüm, pratiklerimle buradan küçük küçük, hayatın aktığı şekillerde paylaşabilmek, çevreme ve Evren’e katkı sağlayabilmek niyetim. Ne olacağımı bilemiyorum fakat kalbimdeki şu an bu şekilde. Zeyneb Uras’ın dharması paylaşmak, hizmet, dokunmak. Bu nasıl olacak şu an bilmiyorum.
Canım Zeyneb hocama deneyimlerini paylaştığı, ilham olduğu için çok teşekkür ederim. Yaradanın güzelliğini görebilen, fark edenlerden biriydi Zeyneb hocam ama şimdi bu öğretilerin vücut bulmuş haline dönüşmüş. Kalbinden yaptığı sınır tanımayan paylaşımları, içini bizlere sorgusuz bir şekilde açması ilham verici. Tüm sohbetimiz boyunca bir savaşçı vardı karşımda ve o savaşçı yaradanın güzelliğini yaşadığımız dünyada görebilme ve kalpten hissedebilme yeteneğini kazanmış. Sensin kartlarında Zeyneb hocamın kalbi var. İnsana dair her şey; geçmiş, gelecek ve şimdi var.
Hayatın kendisi, Sufizm öğretilerinde söylendiği gibi, bir mücadele ve bizler savaşçılarız. Yaşamın katmanları içinde kaldıkça, “Bir dur bakalım!” dedikçe büyümeye ve alan yaratmaya başlıyoruz.
Uras, Akyaka’da doğanın içinde sürdüğü yaşamında Lemongrass Cafe’de yaptığı dersleri, online paylaşımları, inzivaları ile kalbiyle tanışmak isteyenlere alan açıyor. Bu açtığı alanların detaylarına linkten erişebilirsiniz.