“Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceğin önünü açar.”  Paule Boese

Haksızlığa uğradınız, mağdursunuz, birileri yüzünden üzülmüş, hayal kırıklığına uğramışsınız ve buna sebep olan kişileri affedemiyor hatta affetmek istemiyorsunuz.

Bu ruh hali çok sık görülen bir durumdur. Mağdur olduğunu düşünen kişi, kendisini mağdur edeni affetmeyerek bir şekilde olayı unutmamaya çalışır. Böylece kendisini bu tip durumlardan koruyabilecektir. Ayrıca eğer onu affederse, kendinden vermiş olacak, diğerinin de yanına kar kalmış olacak, yaptığının bedelini ödememiş olacaktır.

Hem artık onu görmek bile istemiyordur neden affetsin ki?

İnsanların affetmemek için hep çokça bahanesi vardır, oysa affetmek kişinin karşısındaki için değil kendisi için yaptığı bir şeydir. Affetmenin üzerimizden nasıl bir yük aldığını deneyimlemeden bilmek mümkün değildir. Kişiyi iyileştirir, özgürleştirir, önünü açar. Yapılan birçok bilimsel araştırma, affetmeyen kişinin, sahip olduğu negatif duygular yüzünden aynı zamanda fiziksel anlamda da olumsuz etkilenmekte olduğunu vurgulamaktadır. Uyku problemleri, mide, bağırsak sorunları, sırt ağrıları, baş ağrıları bu fiziksel sonuçlardan sadece bazılarıdır.

Affetmek, peki nasıl?

Bazı durumlarda kişi affetmek istemekte ama yapamamaktadır. Bu insanlara öncelikle kafalarındaki “affetme” tanımını değiştirmelerini tavsiye ederiz. Bir düşünün, sizin için affetmek ne demek?

Sanılanın aksine affetmek zayıflık, saflık değil, güçlülük göstergesidir. Affetmek kolay olan değil, zor olandır. Affederek aslında geçmişteki bir dosyayı kapatmış oluruz ve bu tahmin edeceğiniz gibi, bir süreçtir. “Tamam, affettim.” diyerek ruhsal olarak affetmiş olamayız. Ne zaman ki bu olay artık günlük modumuzu, kararlarımızı, ilişkilerimizi etkilememeye başlar, işte o zaman gerçek anlamda affetmiş olabiliriz.

Geçmişteki olaylara sıkı sıkıya tutunmaya devam edersek farkında olmadan “bugün” elimizden kayıp gitmiş olur, siz bugünü yaşayamamış olursunuz.

Geçmişi bırakmak istiyorsanız vazgeçin. Onlara haklı olduğunuzu anlatmaktan, onların haksızlıklarını ispat etmekten, onlara inat yaşamaktan vazgeçin. Olan olmuştur ve bu geçmişte kalmıştır, siz gerekli dersleri çıkarmışsınızdır.

Unutmayalım affetmeyerek sadece onu cezalandırmıyorsunuz, aynı zamanda kendinizi cezalandırıyorsunuz. Kendinizi, kin, nefret, hırs hapsine kilitliyorsunuz. Açın kilitleri, kaldırın hem ona hem kendinize kestiğiniz cezayı ve önünüze bakın.

Neden sizi de gelecekte iyi günler bekliyor olmasın?

İlginizi çekebilir!



Klinik Psk. Nazlı Kocabaşa

1986 yılında İstanbul'da doğan Nazlı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesini bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Uzmanlığına klinik psikoloji üzerinde devam eden Nazlı aynı zamanda psikodrama, aile danışmanlığı ve emdr terapistliği eğitimleri aldı. Şuanda "Tempora Aile Danışmanlık Merkezi"nde yetişkin ve çift-aile terapisti olarak hizmet vermektedir....



BLOOM SHOP