YAZAN: ALEYNA TEPE İPER

İnsan doğası gereği, sürekli bir anlam arayışı içinde olabilir. Her şeye bir sebep bulmaya; yaşantımızı, çevremizi ve hatta benliğimizi tanımlamaya çabalayabiliriz. Kendimizi tanımlamamız gerektiğini hissettiğimiz bir dünyada, “Ben kimim?” sorusu zaman zaman bunaltıcı ve içinden çıkamadığımız bir hal alabiliyor. Kimlik, yalnızca bir isimden, meslekten ya da rolden ibaret değildir; nasıl düşündüğümüzü, hissettiğimizi ve dünyayla nasıl etkileşimde bulunduğumuzu şekillendiren deneyimlerin, inançların ve duyguların bir bütünüdür. Toplum, bizi genellikle tek bir kimliğe yönlendirir: “Ben bir ebeveynim”, “Ben bir öğretmenim” ya da “Ben bir sanatçıyım”. Oysa, tek bir kimlik, kim olduğumuzu tamamen ifade etmeye yetmez. Hayatın akışının sürekli değişmesi gibi kimliğimiz de sürekli değişir, gelişir ve evrilir. Kimliğimizin nasıl şekillendiğini, neden bazen tek bir kimliğe sıkışıp kaldığımızı ve birden fazla kimliği benimseyerek daha tatmin edici bir yaşam sürmenin yollarını anlattık!


Ben kimim?

Bu soru, cevaplaması çok basit görünen ancak bir o kadar karmaşık bir sorudur. “Sen kimsin?” ya da “Ben kimim?” sorusu ile karşılaştığınızda aklınıza gelen ilk cevap ne oluyor? Muhtemelen isminiz, mesleğiniz ya da sizi tanımlayan güncel bir durum… Aslında bu sorunun doğru ya da kalıcı bir yanıtı yok. Çünkü kimlik, sabit bir kavram değildir; hayatınız boyunca değişip dönüşür. Mizacınız, hayatın farklı dönemlerinde yaşadığınız deneyimler, karşılaştığınız insanlar, aldığınız kararlar ve üstlendiğiniz roller, kimliğinizin sürekli değişen parçalarını oluşturur. Örneğin, çocukken kimliğiniz daha çok ailenizle, okul hayatınızla ve arkadaş çevrenizle tanımlanırken; yetişkinlikte kariyer, ilişkiler ve kişisel hedefleriniz ön plana çıkar. Yaşlandıkça ise hayatınıza kattığınız anlam ve bıraktığınız izler kimliğinizi yeniden şekillendirir.

Öte yandan kimlik sadece dış etkenlerle tanımlanmaz. Kendi iç dünyanızda şekillendirdiğiniz değerler, inançlar ve hayaller de kimliğinizin önemli yapı taşlarını oluşturur. İçinde bulunduğunuz kültür, toplumsal normlar ve beklentiler ise bu kimliği zaman zaman yönlendirebilir ya da sınırlandırabilir. Toplumun, bizi belli başlı kalıplara sokma eğilimi, çoğu zaman kendi kimliğimizi keşfetmemizi zorlaştırır. Oysa, “Kimim?” sorusu, derin bir içsel yolculuğu temsil eder. Bu yolculuk sırasında, yalnızca kendinizle yüzleşmekle kalmaz, aynı zamanda farklı kimliklerinizi kucaklamayı öğrenirsiniz.

Yalnızca tek bir kimliğe mi sahip olmalıyım?

Elbette hayır! Bir düşünün, hayatınızdaki roller ne kadar çeşitli olursa, dünyayı o kadar farklı perspektiften deneyimleme şansınız olur. Aynı anda bir öğretmen, ebeveyn, sporcu ve sanatsever olabilirsiniz. Kimliklerinizin her biri, sizi siz yapan özelliklerin farklı bir yansımasıdır. Farklı kimlikleri bir arada taşımak, yalnızca daha zengin bir yaşam deneyimi sunmaz; aynı zamanda değişimlere daha esnek bir şekilde uyum sağlamanızı da kolaylaştırır. Bu nedenle, kim olduğunuzu sorgulamak yerine, kimliklerinizin farklı yönlerini keşfetmek ve kabul etmek, sizi daha özgür ve tatmin edici bir hayata götürebilir.

Bu keşif yolculuğunda, kendinize yalnızca “Ben kimim?” diye sormayın, “Kim olabilirim?” sorusunu da düşünün. Sonsuz ihtimalin var olduğu yaşam yolunuzda, kimliğinizin değişmesi, yeni kimlikler edinmek ve kendinizi farklı rollerde bulmak oldukça normaldir. “Kim olabilirim?” sorusu, bu ihtimalleri keşfetmeniz için bir fırsat sunar. Öte yandan, “Kim olabilirim?” diye sormanın, cesaretlendiren de bir tarafı vardır. Bu soruyu sormak, sınırların dışına çıkmaya, yeni beceriler öğrenmeye, alışılmış kalıpların ötesine geçmeye ve yeni yollar denemeye cesaret etmenizi sağlar. Bu sayede, tek bir kimlik içinde sıkışıp kalmaz, sınırsız potansiyelinizi keşfedebilirsiniz.

Farklı kimliklerimi nasıl keşfeder ve benimserim?

Farklı kimliklerinizi keşfetmek ve benimsemek, kendinizi daha derinlemesine tanımanın, yaşamınıza zenginlik katmanın ve potansiyelinizi tam anlamıyla ortaya çıkarmanın önemli bir yoludur. Ancak bu süreç, belirli bir farkındalık, cesaret ve açık bir zihin gerektirir. Kendinizi keşfetme yolculuğunuzda size yardımcı olacak bazı önerileri derledik!

Hikayenizi yeniden gözden geçirin.

Çeşitli kimliklerinizi keşfetmenin ilk adımı, bugüne kadar yaşadığınız deneyimlere, aldığınız kararlara ve üstlendiğiniz rollere dönüp bakmaktır. Hangi deneyimler sizin için anlamlıydı? Hangileri size mutluluk, tatmin ya da başarı hissi verdi? Zaman zaman hayatın akışına, çevremizdekilerin yorumlarına ya da hırslarımıza kapılıp hiç hayal etmediğimiz bambaşka bir kimliği yaşarken buluyoruz kendimizi. Oysa bir durup geçmişe baktığımızda, aslında kendimiz için hiçbir zaman hayal etmediğimiz bir kimliğe bürünmeye çalıştığımızı anlıyoruz. Dolayısıyla akışın içindeyken zaman zaman bir an durmak ve hikayenizi değerlendirmek, arzuladığınız kimlikleri keşfetmenize yardımcı olabilir.

Kendinize yeni alanlar yaratın.

Rutinlerin içinde sıkışıp kalmak, kimliğinizi keşfetmenizi zorlaştırabilir. Bu nedenle, alışılmış kalıplarınızın, alışkanlıklarınızın ve rutinlerinizin dışına çıkabileceğiniz yeni alanlar yaratmak faydalı olabilir. Yeni bir dil öğrenmek, farklı bir spor denemek ya da bir sanat dalında kendinizi geliştirmek, potansiyelinizi keşfetmeniz için harika fırsatlar sunabilir. Belki de hiç denemediğiniz bir kimlik, aslında arzuladığınızdır.

Sınırlarınızı kaldırın.

Bazen, konfor alanımızın dışına çıkmaktan korktuğumuz için “Ben bu konuda iyi değilim” ya da “Bu bana göre değil” gibi sınırlayıcı inançlarla kendimizi kısıtlarız. Ancak bu düşünceler, çoğu zaman doğru değildir; yalnızca denemekten korktuğumuz şeylerin bir yansımasıdır. Bu sınırları sorgulayarak kimliğinizin keşfedilmemiş yönlerini ortaya çıkarabilirsiniz. Örneğin, daha önce hiç düşünmediğiniz bir liderlik rolünü üstlenmek ya da topluluk önünde konuşmayı denemek, kendiniz hakkında yeni şeyler öğrenmenizi sağlayabilir.

Kimliklerinizi uyum içinde kucaklayın.

Birden fazla kimliği taşımak, zaman zaman içsel çatışmalara yol açabilir. Örneğin, hem kariyerinizde başarılı olmak hem de çocuğunuzun her anında yanında bulunmak isteyebilirsiniz. Bu iki kimliği dengelemek bazen zorlu bir süreç gibi görünebilir. Ancak, kimliklerinizi kıyaslamaktan ya da birini diğerine üstün kılmaya çalışmaktan vazgeçmek, bu çatışmayı önleyebilir. Farklı kimliklerinizin birbirine rakip olmadığını, aksine bir arada uyum içinde var olabileceklerini kabul ettiğinizde, kendinizi daha özgür ve huzurlu hissedebilirsiniz.

Değişime açık olun.

Kimliklerimiz, hayatın akışıyla birlikte değişir ve dönüşür. Bugün kendinizi belirli bir rolle tanımlarken, yarın tamamen farklı bir kimliğinizi keşfedebilirsiniz. Bu değişim, korkutucu gibi görünse de aslında büyümenin ve kendinizi keşfetmenin doğal bir parçasıdır. Değişime direnmek yerine, onun getirdiği fırsatları kucaklamak sizi daha esnek, güçlü ve öz güvenli kılar. Hayatın farklı dönemlerinde önceliklerinizin değişmesine ve her yeni kimliğin size yaşamın farklı bir yönünü keşfetme şansı sunmasına izin verin.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP